Fact translate French
32 parallel translation
So the fact is you were just another hard case on the dodge?
En fin de compte, vous êtes un combinard en cavale.
Sprout Fact'de öğle yemeği. "Rezervde 165"?
"De la 165e au réservoir." Ça veut dire quoi?
Bir keresinde uçarken Krist'i aradım, telefonda konuştuk, ona uyuşturucu aldığımı söyledim o gerçekten çok endişelendi.
Once I called Krist as a fact and I told him I drogavo... and...?
Biliyorum, ben de onu diyorum.
I know, in fact.
Fatura, fat... "High Times" dergi abonelik formu mu?
{ \ pos ( 192,220 ) } Facture, fact... un bulletin d'abonnement au magazine "High Times"?
* Başka türlü olamam aslında *
In fact, there s nothing I can t be
Aslında yaşamla doludur.
In fact, it s teeming with life.
Yazar, kreatör ve dünyanın en ünlü haber sitesi "Hakikat Yeri" nin baş yazarı.
Écrivaine, créatrice, la seule à contribuer à Fact Zone, le blog d'infos le plus connu au monde.
# Hatta var ya #
♪ In fact, you know what? ♪
Sonrasında bana Sugar demeye başladılar ve lakabım bu şekilde ortaya çıktı. Rodriguez'in Cold Fact isimli albümünün yayınlanmasının üzerinden 40 yıl geçti.
Puis ils on juste gardé le "Sugar" ( sucre ), et c'est devenu mon surnom depuis 40 ans, et la sortie du disque "La vérité toute nue."
Cold Fact'in ilk kopyasının Güney Afrika'ya nasıl geldiği hâlâ gizemini koruyor.
Ça reste un mystère de savoir comment la 1ère copie de "La vérité toute nue" est arrivée en Afrique du Sud.
Ve Rodriguez'in Cold Fact albümünü de görürdünüz.
Et toujours "La vérité toute nue" de Rodriguez.
Her devrim bir şarkıya ihtiyaç duyar. Ve Güney Afrika'da, Cold Fact insanlara farklı düşünmeye başlamaları ve akıllarını özgür bırakma iznini veren albümdü.
Toute révolution a besoin d'un hymne, et en Afrique du Sud, l'album "La vérité toute nue"... fut ce qui permit aux gens... de se libérer l'esprit, et de commencer à réfléchir autrement.
Cold Fact, koleksiyonumuzda sadece bir albümün olması ve 10, 20 senedir dinleyip zevk aldığımız tek bir kayıt olmasıydı.
"La vérité toute nue" n'était qu'un des albums de notre collection, et pendant 10 ou 20 ans, on l'a beaucoup écouté. On l'aimait.
Plajın oralarda oturuyorduk ve evlenip Los Angeles'e göç etmiş Güney Afrikalı bir bayan arkadaşım,... bana dedi ki,...'Cold Fact'i, Güney Afrika'da nereden satın alabilirim?
Nous étions à la plage avec un ami, et voilà une femme... Bien qu'originaire d'Afrique du Sud, elle était mariée à un Américain et avait émigré à Los Angeles, elle m'a dit : où puis-je acheter "La vérité toute nue" en Afrique du Sud?
"Cold Fact"'in üzerinde 4 isim var.
Sur "la vérité toute nue", il y a quatre noms.
"Dünyada başka hiç bir yerde onun etrafındaki kadar gizem yoktur,... çünkü iki albümü, Coming From Reality ve Cold Fact,... diğer her yerde feci bir hayal kırıklığıydı."
Ailleurs dans le monde, le mystère autour de lui est encore pire... puisque ses deux albums "Retour à la réalité" et "La vérité toute nue"... furent d'énormes échecs, partout ailleurs.
Gördüğüm en inanılmaz şey... Cold Fact dövmesi yaptırmış bir adamdı.
Le plus incroyable que j'ai vu... c'était l'homme au tatouage de "La vérite toute nue".
Ben buradayım, Rodriguez'in Cold Fact albümünü satışa sunuyorum.
J'ai remis ceci à Rodriguez... pour les ventes de l'album "La vérité toute nue".
Denetimciyken onu sürekli arardım.
J'ai souvent essayé de l'appeler quand j'étais fact-checker.
Aman Tanrım. Denetleme bürosundaki Andy olduğuna inanamıyorum.
Oh mon Dieu, je n'arrive pas à croire que vous êtes Andy de Fact-Checking.
Hatta, yıllar boyunca bu duruma o kadar alıştık ki sızmaya çalışanları korkutup kaçırmak artık ritüelin bir parçası oldu adeta.
En fait, on y est devenu tellement habitu au fil des ann es In fact, we ve grown que c'est devenu partie int grante du rituel d'effrayer les gens qui essaient d'y p n trer.
* Kimse bu gerçeği tahmin etmese de *
A fact l'll bet you never knew
The fact is that we are stuck aboard this damn train.
Le fait est que nous sommes coincés à bord de ce fichu train.
♪ Bones 8x17 ♪ The Fact in the Fiction
♪ Bones 8x17 ♪ The Fact in the Fiction Original Air Date on February 25, 2013
Açığını gördüğünde, bunu kullan.
( Bips d'alarme ) ♪ the lady s stacked, and that s a fact ♪ ( Forte sonnerie, touches cliquetis ) ♪ ain t holding nothing back
Hatta biraz da korkutucuydu...
♪ In fact, it was a little bit fritening ♪
Beni sinirlendiren ne, bilmiyorum, bunu bana yapmış olmanız olabilir... the fact that you did that to me,... ya da Beyaz Saray'a gitmeden bülbülü öldürenin kim olduğunu öğrenemeyecek olması da olabilir.
Je sais pas ce qui m'énerve le plus. Le fait que tu m'ais fait ça à moi, ou le fait que je ne saurai jamais s'ils ont tué cet oiseau moqueur avant qu'il arrive à la Maison Blanche.
# Aslında biraz da korkutucuydu #
Hyah! ♪ In fact, it was a little bit frightening ♪
Bunu takdir etmeyen bir karım var. In fact, the reason she quit is,
En fait, la raison pour laquelle elle a démissionné c'est parce que c'est devenu sérieux avec son copain.
Hatta dokuzuncudan yirmi birinciye bütün adımlar birer sır.
♪ in fact, steps 9 through 21 are secrets as well ♪
Haley'nin şu an nerede olduğunu bilmiyorsun yani?
♪ In fact, it was a little bit frightening ♪ Ok, stop, stop, stop.