Fades translate French
57 parallel translation
# Gökten bir yıldız kayıyor
"And fades " In the afterglow
Gördüğüm en sade kadınlardan biri Saçları da aynı şekilde.
C'est l'une des femmes les plus fades que j'ai vues. Sa coiffure.
erdemli olmanın ödülü soğuk, kokusuz ve tatsızdı ve günah ile yanlış davranışların verdiği zevkle asla kıyaslanamazdı.
les récompenses de la vertu sont froides, insipides et fades. Rien à voir avec le plaisir intense du péché et des mauvaises actions.
Benimkiler banal, anlamsız, donuk.
Les miens sont banals, insignifiants, fades.
Patatesler çok az yumuşak.
Les patates sont un peu fades.
Benim hayal gücüm olmadan,... senin hislerin Rousseau'nun rüyaları gibi dümdüz olur!
- Sans mon imagination, tes sensations seraient aussi fades qu'une rêverie de Rousseau.
Biraz tatsiz tuzsuz olmus.
Un peu fades.
Öğle yemekleri sensiz aynı tadı vermiyordu.
Les déjeuners étaient fades sans vous.
Hmm. Çok az baharatlı.
Ils sont toujours si fades.
Onları turtanın içine koyabilirsiniz.
Elles rendent les tartes moins fades.
Balık yumurtasının eti de, baharatın da tadı gidiyor.
Les boules de poisson deviennent fades, comme tout le reste.
Ama zamanımızda böyleleri tutuluyor işte. Gösterişler, kırıtmalar altında sabun köpüğü gibi bir beyin. Böyleleriyle en parlak, en ince görünüşlü insanların ağzından girip burnundan çıkmayı becerirler.
Comme beaucoup de la même couvée, dont notre frivole siècle raffole, il ne sait qu'adopter le jargon du temps et collectionner les phrases creuses qui lui permettent d'émettre sur tout de fades opinions.
Heykellerimiz bazen oldukça mesaj verici olabiliyor, öyle değil mi?
Nos statues sont tellement... fades parfois, n'est-ce pas?
ama Bay Malhotra, çok sıkıcı kıyafetler giyiyorsunuz.
Vos tenues sont fades.
Babanızın kararına uymazsanız bundan sonra bir rahibe olarak yaşayacaksınız. Karanlık manastıra kapatılacak hayatınız boyunca yalnız bir rahibe olarak geceye ve aya hasret dolu mısralar düzeceksiniz.
Rejetant le choix paternel, pourrez-vous endosser l'habit de religieuse et, dans l'ombre d'un cloître, mener une vie de nonne stérile, chantant des hymnes fades à la lune froide et morne?
Dünya iki tip kadınlardan oluşur "Basit kızlar" ve "Katie kızlar."
II existe deux genres de femmes : Ies filles "fades" et Ies filles "Katie".
Ama tüm bu hikayeler biraz gayleri anımsatmakta, çünkü hepimiz tatilimizi kimin aydınlatacağını biliyoruz.
Mais tous ces beaux contes paraissent un peu fades Car maintenant, on sait qui va venir pour les fêtes
/ / / / [Music Fades]
[La musique descend]
Bilemiyorum, onlar sanki şey gibi falan-filan!
Je ne sais pas. Ils sont un peu fades.
Falan-filan?
Fades?
Bu sardalyeler, mesela, yavan ve tatsız.
Ces sardines, par exemple, sont fades et insipides.
Hayatındaki tüm öteki öpücükleri bununla kıyaslayacaksın ve eksik olduklarını göreceksin.
Tu le feras. Tu compareras tous les baisers que tu donneras à celui-là... et tu les trouveras fades.
- Senin evinde mi? - Hem daha rahat, hem de bir sürü abur cubur var.
Ce sera plus confortable, les casse-croûtes seront moins fades.
- Sıkıcı, sıkıcı, sıkıcı.
Fades, très fades.
Umutlar solar
Hope fades
Evlerine taşındıkları akşam yaptığı makarna çok tuzlu olmuştu. Karl'ın gömleğinde ruj lekesi bulduğu akşam çok tuzlu olmuştu.
Trop salés quand ils emménagèrent, trop fades quand elle découvrit du rouge à lèvre sur la chemise de Carl,
Evleneli daha henüz sadece 6 ay olmuşken her şey sıradan, tatsız ve monoton olmaya başladı.
Ça ne fait six mois depuis notre mariage et les choses paraissent devenir plus ennuyeuses, fades et banales tous les jours.
Evlendikten sonra yalnızca altı ay normal gitti. ... ondan sonra her şey çok sıkıcı ve... monoton olmaya başladı.
Cela fait seulement six mois que nous sommes mariés... et les choses paraissent devenir plus ennuyeuses, fades et banales... tous les jours.
Dişiler daha gösterişsiz olabilir. Ama çok seçicidirler.
Les femelles, quoique des beautés fades, sont très difficiles.
Ama tüm bu sırlar yaşlı bir kadının bodrumunda sakladığı sırla karşılaştırılamazdı bile..
Mais ces secrets étaient fades par rapport à celui qu'une vieille femme cachait dans son sous-sol.
Ama simdi de sizi böyle ezilmiş ve normal görmek beni öldürüyor.
Mais ça me tue de vous voir si fades et ordinaires.
Hatta senin gibi kafası bilgisayardan başka bir şeye çalışmayanların bile.
Même vous, les techniciens fades du laboratoire d'informatique.
İnsanlardan, dolaylı anlatımlardan kaçınıp kelime dağarcıklarını azaltmalarını beklersek basın veya konuşma özgürlüğünden bahsedebilir miyiz?
La liberté de la presse et la liberté d'expression existeraient elles si notre vocabulaire se réduisait à de fades euphémismes?
Çok yüzeysel ve anlamsız olduklarından.
Et combien ils sont superficiels et fades.
The Fades'in önceki bölümlerinde...
"Dans les épisodes précédents..."
♪ Geçmiş silinip gidiyor ♪
♪ The past fades away ♪ ♪ Le passé disparaît ♪
♪ Geçmiş solup gidiyor ♪
♪ The past fades away ♪
Şimdi, basit, terbiyeli vecizelere olan tutkun seni başka işlere kaldırabilir. Ve tabi ki, yetişkin arkadaşının olmaması, sübyancı bir doğum günü palyanço kariyerinde yardımı olacak.
Ton penchant pour les aphorismes fades et simples pourrait être utile dans des agences de pub, et évidemment, l'absence d'amitié avec des adultes montre que tu es en bonne voie pour devenir clown pédophile.
* Her öpücükle giderek zayıflayıp, kaybolacağını *
♪ that it fades out from kiss to kiss ♪
Sonra siyaha dönerdi perde. Gülümseyerek bakardık geriye.
but when the screen fades to black we can smile and look back and for you, darling
Ve şimdilik sonuçlar bana biraz tatsız geldi.
Et en ce moment ils me paraissent bien fades.
.. sound elde ediyorsunuz. - Rupert Neve lanet olası..
[ "Hit Me with Your Best Shot" fades ]
Ooh, ooh
[ " Ooh, ooh [music fades]
Doktor bir hafta soğuk espriler yapacağımı söyledi, sonra düzelirmişim.
Le docteur a dit que je serais faire des plaisanteries fades pendant environ une semaine, alors je serais comme neuf.
Çok tekdüze giyinmiş o yüzden ona bayan tavus kuşu diyeceğiz.
Elle porte beaucoup de couleurs fades. donc on va la nommer Mme Paon.
Haklı olduğunuzu unutun. En mülayim kıyafetlerinizi giyin. Bu arada umarım bu giydiğindir.
Ignorez que vous ayez raison, portez vos habits les plus fades, donc ceux là j'espère, et sortez faire des excuses publiques.
Hepimiz değersiz yaratıklarız.
on est bien fades!
Şinackuyu salamuradan erken çıkarmışsın. Bu yüzden de tatsız ve nemli.
Les pousses de bambou même pas marinées, elles sont flasques et fades.
Yitip gitmesinin ardından
Fades away
You can't fix this
[ " You can t fix this [music fades]
Whoo
[ " Whoo [extended guitar chord ] [ music fades]