Fail translate French
376 parallel translation
Fail meçhul kaldığı için ne kadar korktuğunu söyle.
Dis combien tu avais peur d'un meurtre non résolu.
Muhtemelen fail tarafından giyildi ve sonra da yere atıldı.
Probablement abandonné par le meurtrier.
Ancak, hiç kuşku yok ki... ... fail dışarıdan girmiş ve sucu isledikten... ... hemen sonra olay yerini terk etmiş.
Mais il ne fait aucun doute... que l'auteur du crime venait de l'exterieur... et qu'il est reparti tout de suite.
Hatırlarsınız ki fail ile mağdur arasındaki telefon görüşmelerini kaydetmiştik.
Nous avons envoyé les bandes... à Washington.
Ne fail onunla irtibata geçme girişiminde bulundu ne de kendisi.
Ni lui, ni elle n'ont essayé de se voir.
- Benim meslekte, onlara fail deriz.
Vous parlez des prisonniers? Dans ma profession ce sont des sujets.
Evet, çoğunlukla. Annem Fall River'lıymış.
- Ma mère était de FaIl River.
Yzb. Kosterman'a iletin fail hastaneden ayrıldı.
Dites au capitaine Kosterman que notre homme vient de quitter l'hôpital.
Bill Fail'in Chevelle'inin arkasına kustuğun zamanlar hariç.
Sauf quand tu vomis à l'arrière de la Chevrolet de Bill Fails.
Fail birkaç tabanca ile kaçmis, en az 6 tane ekstra sarjörlü 19'luk Glock ile.
Le suspect a fait main basse sur pas mal d'armes de poing, au moins six Glock 19 avec des chargeurs supplémentaires.
Görünüse göre tek bir fail var.
On dirait qu'il était seul.
Büyükelçinin öldürülmeden önceki son anları bizzat fail tarafından videoya kaydedildi.
Les terribles images des derniers instants de l'ambassadeur ont été enregistrées par l'assassin lui-même.
Narnlar tarafından halkımıza karşı işlenecek olan suçları önlemek için bir Centauri'nin bir Narn tarafından öldürülmesi karşılığında başta fail ve ailesi olmak üzere 500 tane Narn idam edilecektir.
Pour éviter d'autres actes de terreur par les Narns contre notre peuple... à compter d'aujourd'hui, tout Centauri tué... par un Narn entraînera l'exécution de 500 Narns. La famille de l'auteur du crime ne sera pas épargnée.
Kurbanı örttük, ama fail kendi pislik kalıntılarının üstünü örtmüş zaten.
C'est nous qui avons couvert la victime.
Fail tembelleşiyor olabilir... faaliyetleri yeniliklerini kaybettikçe, ilgisizleşmeye başlıyor olabilir.
Il devient peut-être flemmard, plus désinvolte car l'attrait de la nouveauté a disparu.
"Fail, iki gözkapağı kırptı."
"Le criminel a cligné des yeux..."
Tam da aradığım ergen fail.
Je cherchais une délinquante comme toi.
Öldürmenin fail için yeni olduğunu düşünüyorum.
Il n'avait jamais tué.
Fail kurbanın bağırsaklarını çıkarmış hepsini söküp çıkarmış ve organlarını toprak çömleklere yerleştirmiş.
Le tueur a éviscéré sa victime, l'a vidée et a mis les organes dans des pots en argile.
Licinus... fail için halk ordusuyla arama yap!
Licinus, que la milice cherche le responsable.
- Fail bize birşey söylüyor.
- Le criminel dit quelque chose.
Fail, eskiyi seviyor.
Il aime les vieilleries.
Fail hala içeride olabilir!
L'assassin pourrait être là!
Bu fail, uzun zamandır ortalıkta.
Notre type fait ça depuis longtemps.
Fail de o ara oradaydı.
L'assassin était là au même moment.
Adam tanık, fail değil.
C'est un témoin.
Fail zaten gözaltında ve hatta yeminli ifadesi de alındı.
Le suspect est déjà en détention et nous avons ses confessions.
İddialar, ceset bulunmadan bütün bölgeyi temizleyen bir fail üzerinde yoğunlaştı.
La balance penchait du côté d'un criminel... qui aurait quitté le comté avant la découverte du corps.
O dönemde bu temalar hakkında yapılmakta olan diğer filmler... ... Amerikada nükleer savas ... fikrini işleyen filmler.
Les autres films qui à l'époque traitaient ce sujet... l'idée d'une guerre nucléaire... ou une prise de pouvoir militaire aux USA... des films comme Fail Safe ou Seven Days in May... étaient très réalistes et assez lourds.
Çünkü kötüsün ve hata yapmazsın
'Cause you re so bad and you cannot fail
Hey kötü adam yanıldığın nokta bu
Oh bad boy Here is how you fail
O ve fail 30 yıldır evliymişler. Aile içinde şiddet geçmişleri yok.
Son mari et elle étaient ensemble depuis trente ans, aucun rapport de violence domestique.
Fail olayı lobideki duyurulardan öğrenmiş olabilir.
La fille a pu enlever son nom de la liste.
Fail Dowd'u da, Coe'yu da Man About Town'dan bulmuş.
Elle a dû louer Dowd et Coe à la même agence.
Fail bununla kurbanı susturacak kadar hızlı vurmuş.
En frappant assez fort, un coup a suffi.
Fail, Brooklyn Narkotik'ten Komiser Frank Foster.
C'est l'inspecteur Foster, des stups de Brooklyn.
- Fail de cinayet silahıyla gider.
Et le meurtrier s'en va avec l'arme du crime.
Fail arabanın dışındaymış Markum ona kapıyla vurmuş, fail bir el ateş etmiş onu omzundan, belki de bisepsten vurmuş.
Le tireur est à l'extérieur. Elle le cogne avec la portière. Il tire la première balle... qui l'atteint à l'épaule ou au niveau du biceps.
Fail yangın merdiveninden iniyor ve aşağı atlıyor. Bekle bir dakika.
Le criminel descend par l'escalier de secours et bondit dans la rue.
- Fail kim? - Benjamin Mears, yaşı 37.
- Qui est l'agresseur?
Rüstem'in yaptığı yere kadar yap, aziz kardeşim, geç oluyor.
Faites ce que "Rostam" a fail, mon cher frère, allez, il se fait tard
Hakikisi Massachusetts, Fail River'da sergileniyor.
La vraie hache n'a pas de manche. - Elle est exposée à River Fall, MA.
Böylece Fail diğer cinayetleri sorumlu değil, bekleyin, bu bir,
Donc, c'est pas lui qui a commis les autres meurtres, mais c'est ce,
Fail ya evsahibi ise?
Et pourquoi pas le propriétaire comme coupable?
Hayır. Fail epey dikkatli davranmış.
Non, le coupable a fait attention.
- İçimden bir ses, fail o diyor.
- Je parie que c'est lui le coupable.
Bu da Chaney'yi fail için iyi bir aday yapar.
Ça fait de Chaney un coupable plausible.
Fail muhtemelen ölmüştür.
Le coupable est sûrement mort.
FAİL TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ
"Tué par l'auteur"
Fail ile karşılaşıyor.
Il confronte le criminel.
Fail bir dönme hareketi yapıyor...
Le criminel pivote- -