Faim translate French
17,525 parallel translation
- Ben hâlâ açım.
J'ai toujours faim.
Açlıktan ölüyorum.
Je le suis. Je meurs de faim.
Aç değildim ve bu yüzden gittim.
Je n'avais pas faim donc je suis parti.
Evet, aç değilim zaten.
Non, je n'ai pas faim.
- Aç değilim ama yine de teşekkürler.
Il n'y a toujours pas de courant. Je n'ai pas si faim que ça, mais merci.
- Açıktım.
J'ai faim.
Eğer acıkırsan mutfak şu tarafta ve banyo da burada.
Si t'as faim, la cuisine est ici et la salle de bain est là.
Açım.
J'ai faim.
Hala açım.
Encore faim.
Bir kadının ölümünü izledikten sonra hep bir şeyler mi atıştırırsın?
Vous avez toujours faim après avoir vu une femme mourir?
Açım bir de.
Et m'a donné un peu faim.
Kafamda hala bazı sorular var, ama sen acıkmış olmalısın.
J'ai des questions à te poser mais tu dois avoir faim.
- Siz acıkmadınız mı?
Vous n'avez pas faim?
Acıktım!
J'ai faim!
Açıktığım zaman. sinirim artıyor.
Et pour votre information, quand j'ai faim, j'ai tendance à devenir irritable.
Kim aç?
Qui a faim?
Acıktın demek.
Ah! Vous avez faim.
Amara aç. O büyüme sürecinde bir çocuk.
- Elle a faim, elle grandit.
Ben acıktım.
- J'ai faim.
Sana acıktım dedim.
J'ai dit que j'avais faim.
Acıktım.
J'ai faim.
Aç değilim.
Je n'ai pas faim.
isyan, ölüm orucu ve en sonunda da atildigi cehennem çukurunda ölüm.
Torture, grève de la faim, et probablement mort. dans le trou où on l'aura jeté.
Ne yazık ki şu an hissettiğim tek şey yorgunluk ve açlık.
Merci. Malheureusement, la seule chose que je ressens maintenant c'est de la fatigue et de la faim.
Aç kalmana izin vermem.
Je ne te laisserai jamais mourir de faim.
Hepimiz aç kalıp öleceğiz.
Nous souffrirons de la faim, et nous mourrons
Açlıktan öldün mü?
Est-ce qu'on meurt de faim?
Eli boş dönersek ya açlıktan ölürüz ya da soğuktan donarız!
Si on revient les mains vides, on mourra de froid ou de faim!
Biz açlıktan ölüyoruz.
On va mourir de faim!
İyi bakalım, acıkırsan dolapta tavuk var.
Il y a du poulet au frigo si tu as faim.
- Aç mısın?
- Tu as faim?
Pek aç hissetmiyorum zaten.
Je n'ai pas vraiment faim.
Cırcır böceği suyu için teşekkürler, Carol ama ben biraz anlarsınız ya, biraz... karnım pek aç değil bugün.
Merci pour le jus Carol, mais... je n'ai pas très faim aujourd'hui.
Aç kalmamız olasılığına karşı yemek getireyim mi?
Je devrais apporter à manger, pour que personne ne meure de faim?
Hiç iştahım yok.
Je n'ai pas faim.
# Dünyadaki kıtlığın sonunu getirdiğin için.
♪ Il mit fin à la faim dans le monde ♪
Bu insanlar aç.
Ces gens ont faim.
Belki de acıkır ve bir gece seni yemeye karar verir.
- Peut-être ou peut-être qu'une nuit elle aura faim et te mangera.
Hâlâ açım.
J'ai encore faim.
Aklı bir hayatı almanın açlığıyla uçuyordu.
Son esprit était consommé par la faim de prendre une vie.
Şimdi açlıktan ölmesini bekleyeceğiz.
Maintenant, nous attendons qu'elle meure de faim.
Kimler acıktı bakalım?
Qui a faim?
Açlıktan ölüyorum.
Je meurs de faim.
Bu yıl tanrıların aç kalacak.
Et bien, cette année, tes dieux vont avoir faim.
Açlıktan öleceğiz.
On va mourir de faim.
Acıkmaya başladım.
Je commence à avoir faim.
Çok iyi fikir ama şu an pek aç değilim.
Ça a l'air sympa, mais... Je n'ai pas très faim pour l'instant.
Gerçekten aç hissediyorum.
Vraiment putain de faim.
Evet, yalnızca benim iştahım yok.
Oui, je n'ai juste pas faim.
Açlıktan ölüyorum.
J'ai faim.
- Tabii.
Tu as faim.