Fales translate French
40 parallel translation
- Denver polisinden Dedektif Fales yine aradı.
Détective Fales de la police de Denver a rappelé.
Ben Denver Polis Departmanı'ndan, Dedektif Fales.
Je suis l'inspecteur Fales, du département de la police de Denver.
Ve Denver Polis Departmanı'ndan şu dedektif, Fales uğradı.
Et, euh, cet inspecteur, euh, Fales de la police de Denver s'est arrêté en passant.
- Dedektif Fales kim? - Teşekkürler, Ruby.
- Qui est cet inspecteur Fales?
Dedektif Fales, sana bakmak için evime geldi.
L'inspecteur Fales est venu chez moi pour te chercher.
Dedektiflerinizden, Dedektif Fales'i arıyorum.
Je cherche un de vos inspecteurs...
Fales.
Fales.
Dedektif Fales?
Le détective Fales?
Dedektif Fales. Sizden haber gelmesini umuyordum.
Détective Fales, j'espérais avoir de vos nouvelles.
Dedektif Fales, seni araştırıyor.
L'inspecteur Fales enquête sur toi.
Dedektif Fales, beni araştırmada ısrarlı davranırsa, bunu yapmakta özgür.
Si l'inspecteur Fales insiste pour enquêter sur moi, il est libre de le faire.
Eğer Dedektif Fales beni soruşturmakta ısrarlı ise, istediğini yapabilir.
Si l'inspecteur Fales insiste pour enquêter sur moi, il n'a qu'à le faire.
Dedektif Fales'in şehirde olduğunu biliyor muydun?
Tu savais que l'inspecteur Fales est en ville?
Bana lazım olan senin Dedektif Fales ile konuştuğun her şeyi bana anlatman.
J'ai besoin que tu me dises tout ce que tu as dit à l'inspecteur Fales.
Dedektif Fales ile.. .. yaptığınız görüşmeyi hala bana anlatmadın.
Tu ne m'as toujours pas raconté ta discussion avec le Détective Fales.
Dedektif Fales, neler oluyor burada?
Inspecteur Fales, que se passe-t-il ici?
Fales burada ofisimi arıyor.
Fales est en train de fouiller mon bureau.
Fales büyük ölçüde ofisi ele geçirmiş durumda.
Fales a investi le bureau.
Denver'a gittiğimde Dedektif Fales'e yardım ettiğimi bilmiyordum.
Je ne savais qu'en allant à Denver, j'aidais l'inspecteur Fales.
Peki niye Fales senin yaptığını düşünüyor?
Alors, qu'est-ce qui fait croire Fales que tu l'as fait?
Fales, anneni öldüren adamın çantadan 700 $ aldığını söyledi.
Fales m'a dit que le gars qui a tué ta mère a récupéré 700 dollars de son sac à main.
Asıl tanığımız, Dedektif Fales, bir ay içinde görevden ayrılacağı için... ifadesini almamız gerekiyor.
Notre témoin clé, le détective Fales, quitte l'État dans un mois. Le procès doit se tenir avant pour obtenir son témoignage.
Sayın yargıç, savcılık kolaylıkla Fales'in ifadesini kayıt altına alabilir.
M. le juge, le bureau du procureur peut enregistrer son témoignage.
Baba hiç dedektif Fales'in Henry hakkında... çeşitli ırkçı veya aşağılayıcı bir dil kullandığını hatırlıyor musun?
Papa, tu te souviens si le détective Fales a déjà employé des termes racistes ou péjoratifs à propos d'Henry?
Bu yüzden Dedektif Fales'in... bir nevi ırkçılık güderek Henry'i... cezalandırmak istiyordu diye dava açabiliriz.
Oui, donc je me dis qu'on pourrait plaider que le détective persécutait Henry avec des idées racistes.
Belki Fales ırkçı değildi.
Peut-être que Fales n'était pas raciste.
Fales ilk arama emrini çıkarttığında, aradığı tek şey tüyler oldu.
La première fois que Fales a demandé un mandat, il cherchait juste des plumes.
Fales'in Miller Beck'in cesedinde de, karga tüyü bulduğunu mu düşünüyorsun?
Tu penses que Fales a trouvé une plume sur le corps de Miller Beck?
Seni Fales zorladı, değil mi?
C'est Fales qui t'a éjecté, pas vrai?
Fales hırslıdır, davaları çözmek yerine kapatılması için daha çok çaba... harcadığını düşünüyorum.
Fales est ambitieux, et il préfère boucler une affaire que de la résoudre correctement.
Fales'in masum bir adamı tutuklamaya çalıştığını düşünüyorum.
Je pense que Fales veut piéger un innocent.
Fales'e en son bulaştığımda, kariyerimi bitirdi.
La dernière fois, Fales a ruiné ma carrière.
Fales... kabul etmedi.
Fales l'a écartée.
Fales'in çıkartmak istediği ilk arama emrinde yazılmıştı... yargıç kabul etmedi.
C'est mentionné sur le 1er mandat de perquisition de Fales, celui refusé par le juge.
Detective Vogel Fales'i çok korkutmuş, O ifade vermeyecek.
Le détective Vogel a tellement peur de Fales qu'il ne témoignera pas.
Orjinal dava dosyalarını, ele geçirmeliyiz, ama Fales'e gitmek zorunda kalabiliriz.
On pourrait essayer de mettre la main sur les dossiers originaux, mais il faudrait l'aide de Fales.
Detective Fales, sizi burada görmek süpriz oldu.
Détective Fales, je suis surprise par votre présence.
Dedektif Fales benim baş müfettişim oldu.
Le détective Fales est mon chef enquêteur.
Özellikle sayın Fales gibi, deneyimli bir dedektifin kaçırmaması gereken bir ayrıntı var, ama bir otopsi ne zaman 14 dakika sürerse, çok şey kaçırırsın.
C'est un détail difficile à manquer, particulièrement pour un détective expérimenté comme M. Fales, mais quand l'autopsie ne dure que 14 minutes, on en rate beaucoup.
Adı Fales?
Fales