Fantastik translate French
720 parallel translation
Şu fantastik renkli kadından kurtulmanı dilerdim.
Et si tu renvoyais cette fille de couleur?
Ülkenin ekonomik sıkıntılar yaşadığı ve sosyal huzursuzluk tehlikesi geçirdiği bu günlerde davalının amaçladığı gibi tuhaf, fantastik ve gerçek dışı bir planın uygulanması atlatamayacağımız karışıklıklara yol açabilir.
En ces temps, où le pays est frappé d'impuissance par ses maux économiques... et sous la menace de troubles sociaux... La réalisation d'un plan si mystérieux, fantastique et inapplicable... comme l'envisageait le défendeur est capable d'entraîner des troubles... dont le pays ne se relèverait pas de sitôt.
Bu çok fantastik. Çocukça, madam.
C'est fantastique!
İnsanlar Frankenstein hakkında hep fantastik öyküler anlattı... Şimdi kesinlikle doğru olduğuna inanıyorum.
A présent, je crois toutes les histoires fantastiques... que les gens de Frankenstein m'ont racontées.
Boynumdan asıIıp ölmek varken neden bu fantastik ilacı aldım ki!
Être pendu jusqu'à ce que mort s'ensuive... ou prendre la vie aux conditions de cette drogue phénoménale!
Onlara böyle fantastik bir hikaye anlattın, öyle mi?
Et vous leur avez raconté cette histoire fantastique?
Fantastik mi?
Fantastique?
Elbette onlara, bu fikrin çok fantastik olduğunu böyle bir suçlamanın dayanağı olmadığını senin, böylesi bir olaya karışmanın mümkün olamayacağını söyledim.
Je leur ai dit, bien sûr, que c'était une suggestion fantasque... qu'une telle accusation n'était basée sur absolument aucun fait... qu'il était impossible que tu sois impliqué dans une telle affaire.
Vazife ve kişisel sorumluluk gibi eski kafalı, fantastik kavramlar.
Des notions fantastiques comme le devoir et la responsabilité personnelle.
- Fantastik olurdu.
Ce serait formidable!
- Öyleyse fantastik olsun.
Alors, c'est formidable.
Diğer tarafın yazarları fazla fantastik oluyor.
Ces écrivains d'outre-atlantique font trop de dentelle.
Bir insanın yapabileceği en fantastik cinayet.
On en voit rarement d'aussi beaux.
Bu da onu trende öldürdüğü, veya daha fantastik şekilde, başka yerde öldürüp cesedi raya koyduğu anlamına gelir.
Soit on le tue dans le train, soit... Et là, c'est du raffinement! Soit on le tue ailleurs et on le met sur la voie.
Fantastik Keyes, hatta biraz fazla fantastik.
Oui, c'est fin. Peut-être trop.
- Burası çok fantastik bir yer.
Quel endroit formidable. Comment?
Bu çok fantastik.
C'est incroyable!
Cidden bu fantastik entrikayı gerçekleştirme niyetinde misiniz?
Vous croyez en votre stratagème?
Fantastik bir düşünce!
Quelle belle pensée!
Yani siz şimdi daha önce hiç görmediğiniz bir kadının tıpatıp tablosunu yapmanızın hayal edilebilir en şaşalı fantastik tesadüf olmadığını mı söylüyorsunuz?
N'est-ce pas la plus extraordinaire des coïncidences que de peindre une femme que vous n'avez jamais vue?
Korkularım absürt, fantastik duruyordu.
Mes craintes semblaient extravagantes.
Arp çalacak başka birini bulmak zorundasın. - Fantastik bir yemek olması gerekmez.
Tout simplement le meilleur lin, la meilleure argenterie...
Bu onun hikayesinin en fantastik bölümü.
C'est l'épisode le plus fantastique de son histoire.
Ön görüleri cesurcaydı. Yazdıkları fantastik kurgu olarak değerlendirilmişti ama çoğu gerçeğe dönüştü.
Ses prédictions audacieuses étaient, de son temps, considérées comme pure fiction.
Bu beyefendi, imkansız değil, ne kadar fantastik gözükse de.
Ceci, Monsieur, n'est pas insurmontable. Aussi fantastique que cela semble...
- Tamamen fantastik bir şey gerçekleşti.
- Quelque chose comme ça s'est passé.
o kadar fantastik ki kimse böyle bir şey olmasını akıl bile edemez.
Si incroyable que personne n'y a pensé.
Böylesine fantastik bir hikayeye kim inanırdı?
Qui aurait cru une telle histoire?
- Fantastik!
- Sensationnelle.
Fantastik.
C'est formidable.
Max, bu radar işi değil. Gerçekten fantastik bir şey ve çalmak için iyi bir fırsatım var.
C'est quelque chose de vraiment fantastique et je suis bien placé pour le voler.
- Ne tür manasız sözler? - Tarifi mümkün olmayan bir hilkatin çoğunlukla oğlum Sebastian'ın nezih kişiliğine karşı çirkin saldırılarla şekillenen fantastik hezeyanları ve manasız sözleri.
De fantastiques élucubrations... d'une nature inqualifiable... qui consistent surtout à calomnier odieusement... les mœurs de mon fils.
Onun beyin ürünü, cam burunlu fantastik ve şaşırtıcı atom denizaltısı, şimdi Kuzey Kutbu'nun buzları altında son testlerini yapıyor.
Son invention, Ie sous-marin nucléaire au nez de verre, subit ses derniers essais sous Ies glaces du pôle Nord.
Bilmiyorum Grogan, her şey bana sanki Ay'a fantastik bir uçuş gibi geliyor.
Je ne sais pas Grogan. Ça me semble être... un incroyable envol pour la Lune.
Gözlemevlerinde, astronomlar bu fantastik olayı dikkatle izliyor...
Dans les observatoires, les astronomes constatent ce fantastique phénomène.
Romalılar banyolarım hizmetçilerim ve ahlakım hakkında fantastik hikayeler anlatıyorlar.
Les Romains racontent des légendes sur mon bain... mes servantes... et mes moeurs.
Kesinlikle fantastik!
C'est tout à fait fantastique!
Boğa kendi fantastik postunda ölür.
Regardez, le taureau meurt dans sa chimère.
Fantastik.
Incroyable.
Fantastik.
Formidable.
Fantastik! En ince sınırına kadar elle yapılmış,
Finitions à la main, microvision et laser à nano-impulsion.
Şu Galyalılar gerçekten fantastik, Alexandria'ya varamamalarına rağmen...
Ils sont sortis de la pyramide. Ces Gaulois sont prodigieux.
Tam anlamıyla fantastik.
C'est absolument fantastique.
Fantastik aletin, kapatma düğmesi yok!
Quelle merveille, on ne peut pas l'éteindre!
O, yaklaşık beş yıl önce tıp dünyasının mutlak hiddetine sebep olan insan beynini nakletmek gibi bazı fantastik ve şeytani görüşlere sahip olan bir doktor.
Il a mis le monde médical en émoi... il y a cinq ans, avec... l'idée diabolique d'une greffe du cerveau.
Tabii ki Dr. Cory aslında size fantastik gelebilir ama hoşgörünüze sığınıyorum.
Bien sûr. Dr Cory, cela va vous paraître étrange, mais je vous demande d'être patient.
Whateleyler söz konusu olduğunda fantastik olmayan çok az şey vardır.
Dés qu'on parle des Whateley, il n'est rien qui ne soit étrange.
Fantastik.
C'est tout simplement fantastique.
- Tamamen fantastik!
- Trop incroyable, David.
Fantastik armağanlar.
Trois anneaux pour 10 cents.
Fantastik.
Fantastique!