Fanî translate French
261 parallel translation
Yüce Tanrım, Kutsal Babamız biz zavallı fani kullarını o yüce makamında oturup izlerken.
Ô Dieu, notre Père... Tu nous regardes d'en haut nous, pauvres mortels... pardonne-nous nos faiblesses.
İnsan şu fani dünyada diğer insanlarla yaşamayı bilmelidir.
Un homme doit vivre dans le monde avec d'autres gens.
Baban bu fani dünyadan çoktan göçtü.
Votre Père n'est plus vivant.
Şu fani dünyada çok az zamanımın var.
Le temps nous est mesuré, à nous pauvres mortels.
"Ey Allah'ım, fani olayım ya da olmayayım, ben ölüyorum".
"Ô Père, mortel ou immortel, maintenant je meurs."
Dediğin gibi, hayat fani.
Comme vous dites, la vie est éphémère.
Kraliyet mumyası, Prenses Ananka'nın fani bedeni.
La momie royale, restes mortels de la princesse Ananka,
Fani gözlerin bakmaması gerekeni gördüm.
J'ai vu ce qu'un humain devrait pas voir.
Fakat unutma ki bu fani hayatta tekrar karşına çıkamayabilecek... bir fırsatla karşı karşı karşıyasın.
Mais cette opportunité ne se présentera peut-être plus jamais, Au cours de Son temps éternel,
Fani hayatlarımız hakkındaki hislerinden konuştuk.
Il parlait avec émotion du caractère éphémère de la vie.
Herkes gibi fani olduğunu göstermek için mi geri gelsin?
Pourquoi reviendrait-il en simple mortel?
Ey sadık yıldız bana ne zaman daha fani bir görev vereceksin bütün bunlardan uzak ebedi kesinliğin mabedi senin kendi bölgende?
Étoile, étoile fidèle... quand me donneras-tu un rendez-vous moins éphémère loin de tout dans ta région d'éternelle certitude?
"Fani, madem bir gün öleceksin, işte o gün geldi!"
Si vous devez mourir, ou bien dans la beaute.'
Elbise ve vücut temizliği sadece fani şeyleri düşünen insanlara yakışır...
propreté du corps et les vêtements Adapte aux hommes du monde...
Fani zeka sonsuzluğu anlamaz,... ve Tanrı'dan gelen ruh sonsuzdur.
Un esprit fini ne peut englober l'infini, et l'âme, venue de Dieu, est infinie.
Çünkü Yüce Kilise'nin idaresini, fani bir insan... bir yasa çikarıp kendi üstüne alamaz.
Le gouvernement suprême dont aucune personne ne peut par aucune loi se prévaloir.
Tartışmayacağız, fani.
Je refuse de discuter avec vous, mortel.
Bir adamın fani bedenine zarar veriyorsunuz.
Ça met mes entrailles en capilotade.
Ebediyet kapısından sizi yolcu edeceğim. Bu fani halkayı taşımanıza yardım edeceğim.
Vous allez franchir les portes de l'éternité, et quitter votre enveloppe charnelle.
İki kadına aşık bir adam erişilemez bir tanrıça ve fani bir kadın.
On a deux amours : une déesse inaccessible... et une mortelle.
Fani kadını, Lillie Langtry'e taptığından iki misli fazla seviyor.
Et on aime la mortelle deux fois plus... grâce à la vénération de Lily Langtry.
Zavallı bir ruh fani bedeninden ayrılıyor. - Biliyordum!
Une âme quitte son corps.
Yücelerin yücesi, merhametli Babamız. Bizler senin fani kullarınız.
Nous, Tes serviteurs indignes...
Fiziksel güzellik geçiyor. Fani bir iyelik.
La beauté physique passe, possession transitoire.
İnanç ilkeleri, fani şüphelerden üstündür.
On ne doit pas discuter un dogme religieux!
Tanrı'nın selameti tüm fani çekişmelerden üstün olduğundan kalplerimizi İsa Mesih adına esirge.
"Que la paix de Dieu, " plus haute que toute raison humaine, " garde nos cœurs en Jésus Christ.
Ve fani sözlerimizi.
Le quotidien vocabulaire d'homme,
Aşkım, gel bugün. Her şey fani bu hayatta.
Viens, mon amour, viens aujourd'hui, où chaque chose en vie est éphémère.
"Şimdi görüyoruz ki, sen fani yaratılıştan üstünsün."
"Nous savons à présent que tu es supérieur au commun des mortels."
Hiçbir şey, yemin ederiz! Faniler bir tanrıyla konuşamaz ki! Benim yaptığım gibi, bir fani kılığına girip, konuşmuş olabilir sizinle.
Qu'il me pourrit la vie avec le bruit de ses vagues, monte les dieux des rivières contre moi?
Fani kılığına büründüğünüz için.
Combien d'heures dors-tu par nuit? Je dors...
Şu an yine fani görünümündeyim, anlamaman normal.
Mon apparence de mortel t'a trompé, voilà tout.
Bizlerle eskisi gibi ilişkilerini sürdürebilmek amacıyla kolaylık sağlasın diye, fani halini korumaya karar vermiştir.
Et afin de garder les mêmes relations avec chacun de nous, il a décidé, pour faciliter les choses, de conserver son apparence mortelle.
"... ve bu fani dünyadan alacak beni. "
Et la mort m'étreindra.
# Bu fani için dünyadan cennete açılan...
Tu as ouvert les portes du Paradis ici sur la terre
Ve bizim dağın eteklerinde yatan Dale kasabası, fani insanların yurdu.
Au pied de la montagne Dans la vallée, s'étendait Dale... une ville habitée par les hommes.
Bence beden ölmeden, hiçbir ruh fani kabuğundan ayrılmaz.
Pour moi, l'âme ne peut pas sortir du corps avant la mort.
Bana gücünü bahşet, kurbanın fani yaşamını almak için. Eskiden olduğu gibi.
Accorde moi ta force en retour du sacrifice de ce vivant mortel.
Sen eski dostlarınla fani işlerle uğraşırken, bana İspanya'dan bir telefon geldi.
- Pendant que t'étais avec tes amis, j'ai reçu un coup de fil d'Espagne.
Islak ve ıIıktı. Sanki bana sarıIdığında ruhundaki fani bir yaradan dökülüyorlardı. Uzun saçları sanki bir ölüm flaması gibi kumsalda dalgalanıyordu.
Elles étaient lourdes, chaudes, ruisselant d'une blessure mortelle de l'âme, alors qu'elle m'étreignait, sa longue chevelure répandue sur le sol, tel un étendard de mort.
Fani kalıntılarımın belirtisi, koca bir piyanom.
J'ai un piano à queue pour y adosser ma dépouille mortelle Hé, Négro.
Muhtemelen Bayan Shields öylesine mest olacaktı ki kalan fani ömrümde beni kompozisyon yazmaktan muaf tutacaktı.
Elle me dispenserait peut-être de rédaction jusqu'à la fin de ma vie.
Bu dünya fani.
Cette vie, elle est courte.
Burada, fani ellerimde tuttuğum şey bir külçe saf "YEŞİL" mi?
Se peut-il que je tienne là, entre mes mains mortelles, une pépite du vert le plus pur! ?
Kapana kıstırdım ruhunu bu fani dünyada. Mutluyum, bir şiir gibi doğaya yazılan... ve sapkın fena halde...
J'ai piégé l'essence pure dans la matière, et ce qui ne devrait pas être plus prisé que les fleurs des champs est dressé par dérision
İntiharın fani bir günah olduğunu biliyorsun.
Vous savez que le suicide est un péché mortel.
Fani beden... efendinin artık sana ihtiyacı yok.
Chair, Ie maître n'a plus besoin de toi.
Bir insanın fani hayatını dikkatle incelersen bu dünyadaki her şey boş ve anlamsız.
Qu'est-ce que la vie humaine? Ainsi que toute chose... ce monde n'est qu'illusion.
Büyük aşçımız solunum gibi fani şeylerle ilgilenmez.
Le grand chef ne peut pas être dérangé avec quelque chose d'aussi banal que la respiration.
Bu fani kalıntıları toprağa verirken yere ektiğimiz bu şeyin bir insan değil bir tohum olduğunu biliyoruz. Zorlu kış mevsiminin ardından, onunla tanışmak için hep öne çıkacağız. Malcolm X!
En confiant sa dépouille à la terre, notre mère à tous nous savons que ce n'est plus un homme qu'on met en terre plus qu'un homme, mais une graine qui, après l'hiver de notre malheur, reviendra à notre rencontre et nous le connaîtrons alors pour ce qu'il était, et est :
Meyve toplamaya çıkmıştı, fani bir toplayıcı.
Il allait de ferme en ferme ramasser des fruits.