English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Farah

Farah translate French

144 parallel translation
Msabu, ben, Farah Aden.
Msabu, je suis Farah Aden.
İyi misin, Farah Aden?
Tu vas bien, Farah Aden?
Ona sonsuza dek şükredeceğiz. O, karşımıza Üstad Fard Muhammed kişiliğinde çıktı ve Hz. Elijah Muhammed'i diriltti.
A celui qui est venu à nous en la personne de Farah Mohamed et d'Elijah Mohamed
Anne, seks yapmış olmanı kabul ettim. Farah saçıyla dolaşmış olmanı kabullenmeye hazır değilim.
Je ne supporte pas de te voir avec une coupe pareille!
Belki de gidip Farah Fawcett'e çıkma teklifi etmeliyim.
Je devrais inviter Farrah Fawcett Majors, alors.
Ajan Farah.
Agent Farah.
Şah ve karısı Farah Diba duvarlı şehri ziyaret ediyor.
Le Shah et son épouse Farah Diba en visite dans la ville divisée.
.. Karan Verma, Farah Nadiadwala..
.. Karan Verma, Farah Nadiadwala..
Farah yakınları, Afgan - İran sınırına yakın.
C'est proche de Farah, à côté de la frontière entre Afghanistan et Iran.
- Adamımız Farah kampındaysa...
S'il est allé au camp de Farah, c'est qu'...
"Farah, onuncu seviye."
- Et il y a un nombre. "Farah, niveau 10."
Amir'in adı Farah olan bir arkadaşı var mıydı?
Amir a-t-il des amies nommées Farah?
Hayır, Farah adlı bir arkadaşı yoktu.
Non, il n'a pas d'amies qui s'appellent Farah.
Bu oyunun amacı Prenses Farah'ı kurtarmak.
Le but de ce jeu est de sauver la princesse Farah.
Ciddiyim. Farah Fawcett favorimdi.
Farrah était ma préférée.
Dude, Farah'a gidiyoruz.
Chez Farah.
Farah'ın evine. Bu doğru.
Chez Farah, exactement.
Farah odasında sırt üstü yatıyordu.
Dans le couloir, il y avait Farah.
Farrah Fawcett'ı izleyerek 31 çekip, boşalacağıma direkt Farrah Fawcett'ın üstüne boşalabilirdim.
J'aurais pu me branler sur Farah Fawcett au lieu de me branler en la matant.
Farah Fawcett, en iyi kuaförün işine hazır ol!
Gare à toi, Farrah Fawcett!
Bir gece onun odasındaydık büyük bir Farrah Fawcett posteri aşağı yatağa bakıyordu.
On était dans sa chambre, un soir. Un grand poster de Farah Fawcett en face du lit.
... Şah ve eşi Farah 11 : 05'de özel bir uçakla Tempelhof Havalimanı'na indiler.
Le shah et l'impératrice Farah ont atterri à 11 h 05 à Tempelhof.
İmparatoriçe Farah inerken kırmızı bir pardösü ve siyah beyaz çizgili bir şapka giyiyordu.
L'impératrice portait un ensemble rouge et un chapeau noir et blanc.
Üstad köşe yazarım ve aynı zamanda akıllı zevcem Majesteleri Farah Diba'ya bir açık mektup yazmış bulunuyor.
Mon épouse, chroniqueuse vedette, a écrit une lettre ouverte à Sa Majesté Farah Diba.
Neden aradığımı söyleyeyim. Acaba Amy Farah Fowler ile seks yapmak ile ilgilenir misiniz diye bilmek istedim.
Je vous appelle pour savoir si vous seriez intéressé pour avoir des relations sexuelles avec Amy Farrah Fowler.
O telefon numaralarına bakıp Farah'nın kim olduğunu bulsun.
Il pourra l'examiner et trouver qui est Farrah.
"Erkek arkadaş" olarak bilinen ve adı geçen Sheldon Lee Cooper ile "kız arkadaş" olarak bilinen ve adı geçen Amy Farah Fowler'ın hak ve sorumluluklarını belirleyen yineleyen ve sistemleştiren 31 sayfalık bağlayıcı bir sözleşme.
Un Pacte contraignant, dans ses 31 pages énumère et codifie Les droits et responsabilités de Sheldon lee Cooper, ici et après être appelé comme "petit ami" Et Amy Farrah Fowler ici présente et connue comme "ma copine"
Adım Farah.
Je m'appelle Farah.
- Merhaba Farah.
- bonjour, Farah.
- Sonra görüşürüz Farah.
- A plus tard, Farah.
- Farah at!
- Farah Facettes.
Somali'de, Saafi Ali Farah.
En Somalie, Saafi Ali Farah
Farah, operasyona dair hiçbir şey bilmiyor.
Farah ne sait rien.
Farah hiçbir şey bilmiyor.
Farah ignore tout.
İki polis memuru verdiği adresi kontrol etti ve annesini buldular, Farah Azizan. Bıçaklanarak ölmüş.
Deux officiers sont allés vérifier cette adresse, ils ont trouvé la mère, Farah Azizan, morte poignardée.
Farah ve Yasmin'e acımış olmam senin için anneme ihanet edeceğim anlamına gelmez.
Juste parce que j'ai pris Farah et Yasmin en pitié ne signifie pas que je trahirai ma mère pour vous.
- Demek Mo Farah ile yemek yiyor olsaydın...
Imagine que tu doives manger Mo Farah.
Onunla uçak kazası geçirmek Mo Farah ile yemek yemeğe eşdeğer. - Evet, evet.
C'est comme manger Mo Farah après un accident d'avion.
Harikaydın. Biliyor musun bu konuşma biraz aptalca fakat bana seçme hakkı sunarsan senin bacaklarını yemektense Mo Farah'ın bacaklarını yemeyi tercih ederim.
C'est une discussion stupide... mais je préfère les jambes de Mo que les tiennes.
Onlarda çok daha yararlı olacaktır. İlk kabul eden ben olurdum. - Sadece bir aptal Mo Farah'ın bacakları yerine benimkileri yer.
Ce sera plus nourrissant, je l'admets... seul un idiot préférerait mes jambes à celles de Mo.
Bunlar kardeşlerim ; Armegan ve Farah.
Ce sont mes soeurs, Armegan et Farah.
Farah... Daha bebekken kolerası vardı.
Farah... elle a eu la choléra quand elle n'était qu'un bébé.
Farrah, 15 dakika içinde başlıyoruz.
Farah, on est en direct dans 15 minutes!
Farah Vilayeti'ndeki bir Ordu / Denizci görev gücüne atandı.
Il était assigné à une force d'intervention conjointe Armée de Terre / Marine dans la province de Farah.
Usman Farah.
Usman Farah.
- Kabir Mehra. - Farah Ali.
Kabir Mehra.
Selam Findy, selam Jafon, selam Farah.
A la tienne, Joe...
Adı ne? - Farah.
Et ce fichier s'appelle...?
- Farah?
- Farah.
Farah.
Farah.
Farah diye biri yok.
Pas de Farah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]