Farid translate French
96 parallel translation
Lütfen, bu taraftan efendim. - Adın Farid mi?
Oui, par ici.
- Evet efendim. Adım Farid.
- Vous êtes Farid.
- Farid ilgileniyor.
Farid s'en charge.
Farid yapmayacak belli ki.
Il ne fera pas l'affaire.
- Farid, büyük adamsın. - Kim, ben mi?
- Farid, vous êtes génial.
- Farid, şimdi nasıl olduğunu biliyorum. - Evet efendim, biliyoruz.
Maintenant, on sait comment.
Farid, hayatımda ilk kez Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin kaçıp gitmesini istiyorum.
Pour une fois, j'enverrais bien la RAF au diable!
Farid talimatları aldı. Cesedi penceresinin altındaki kumlarda bulunacak.
On trouvera le corps dans le sable sous la fenêtre.
Farid'le birlikte çalışacaksınız.
Vous ferez équipe avec Farid.
Farid'le ben mi?
Farid et moi?
Ben oraya ulaşana kadar Farid'le durumu idare etmelisiniz.
Alors vous devez me couvrir, Farid et vous.
Şimdi de İngilizlere dönebilmen için Farid'le durumu idare etmemizi istiyorsun. Öyle mi? Yine Dunkirk'deki gibi mi?
Et maintenant, il faut vous couvrir, et vous allez rejoindre les Anglais, comme à Dunkerque.
Hadi Farid.
Parlez, Farid.
- Farid'i tanıyor musunuz?
- Tu connais Farid?
Farid daha sonra gelir.
Farid viendra plus tard, si Dieu le veut.
Corci'ye söyleyeyim de saçını Zübeyde Tarvat'ın Farid el Atraş'la oynadığı filmdeki gibi yapsın.
Je demanderai à George de te coiffer comme Zbeida Tarwath dans le film avec Farid Al-Atrash.
Ayrıca kardeşi Farid ile de bağın vardı, o da bize senin Hamid'e karşı pek arkadaş canlısı olmadığını söyledi.
Vous étiez également en contact avec son frère, Farid, qui dit que vous étiez n'étiez pas vraiment amis avec Hamid.
Farid doktorunun genetik bir hastalıktan süphelendiğini söyledi.
Farid a dit que son médecin suspectait un désordre génétique.
Bakın, bilmek istediğim tek şey Hamid ve Farid'i zehirleyip zehirlemediğinizi anlamak için temmuz ayının ilk haftasında nerede olduğunuzu bilmek istiyorum.
Ecoutez, je veux simplement savoir où vous étiez en juin, la première semaine, pour voir si vous avez empoisonné Hamid et Farid.
Farid evliliklerine burnunu sokuyordu.
Il mettait son nez dans leur mariage.
- Orası Farid'in yaşadığı yer.
- C'est là où vit Farid.
FBI, Farid!
FBI, Farid!
Farid burda bi'şey yapıyormuş.
Farid faisait quelque chose ici.
Bombayı kesinlikle Farid yaptı.
Farid a fait la bombe.
Farid'in apartmanının karşısındaki kaldırımda bir bakkal var.
Il y a une superette en face de l'appartement de Farid.
Dükkan sahibi Farid'in otobüse binip şehirmerkezine gittiğini söylüyor.
Le propriétaire l'a vu monter dans un bus qui allait en direction de la ville.
Farid'in kardeşini neden öldürdüğünü anlamıyorum.
Je ne comprends toujours pas pourquoi Farid aurait tué son frère.
Çünkü ikisi de aynı semptomları gösteriyordu, ve insanlar sorular sormaya başlayacaktı, ve böylece Farid'in ne yaptığı açığa çıkacaktı.
Parce que tous les deux développaient les mêmes symptômes, et que les gens commençaient à poser des questions, et Farid aurait été exposé. Il avait une mission à accomplir.
Eğer bomba Farid'deyse, ve onları fark ederse, bu kötü olabilir.
Si Farid a la bombe et qu'il les découvre, ça pourrait mal tourner.
Farid?
Farid?
İşte Farid.
C'est Farid.
- Farid!
- Farid!
Veya Farid?
Farid?
Adı Farid.
Il s'appelle Ferret.
Oum Kalthoum şarkıları çalınırdı, birde... Farid El Atrash.
Oum Kalsoum y chantait, et aussi Farid El Atrache.
Büyükannem Farid'i severdi.
Ma grand-mère adorait Farid.
Ferit El Etraş çalıyorlar, onun müziğini anlayabileceklermiş gibi.
Ils écoutent Farid El-Atrach, comme s'ils le comprenaient!
Farid.
- Farid! Oh!
Farid, senin için de bir kaç elbise.
Farid, quelques vêtements pour toi. Autrement ici tu vas mourir de froid.
- Ve Farid'e de.
Quoi?
- Ne? - Farid'e de iyi bak.
- Prenez soin de Farid aussi.
Devam eden bir soruşturma var ve Farid Benaissa'nın yalan söylediği sonucuna varılırsa,... Komiser Rossi'nin hatırası gerektiği gibi temizlenir ve tüm hakları iade edilir.
Il y a l'enquête. Si on prouve que Benaissa a menti, le commandant Rossi sera réhabilité, et sa mémoire, blanchie comme il se doit.
Ben olsam yapmazdım Farid. Ama kim, nerede?
Ne fais pas ça.
Ama biz çekmedik, Farid'le ben.
Pas par nous, en tout cas.
Farid kilere almaya gitti.
Farid est allé en chercher.
- Farid'i tanıyor musunuz?
- Vous connaissez Farid?
- Ne yapacaksınız Farid'i?
Pourquoi tu veux voir Farid?
- Ama Farid'le sadece bir filmde oynadı.
Avec lui, dans un seul.
- Adın ne?
Comment tu t'appelles? Je m'appelle Farid.
- Farid.
- Tu es un des 40 voleurs?
- Tamam.
- Et de Farid aussi.