Fatal translate French
864 parallel translation
Şimdi yılbaşı gecesinde neden ölümcül bir şey olmasından korktuğumu biliyorsunuz.
"Maintenant vous savez pourquoi j'ai peur" "que quelque chose de fatal ne se passe la veille du jour de l'An."
Sen, benim ölümcül kaderim
Ah mon fatal destin,
Bu da erkeğin sonunun gelmesi demektir burada.
Et c'est fatal pour un homme dans ce pays.
Bir zorlama ölümcül olabilir.
Tout surmenage serait fatal.
Ama kariyerini etkilemesine izin veriyorsun, bu vahim.
Mais cela interfère avec ta carrière, ce qui est fatal.
Bu saçmalık değil.
"L'amour fatal" des blagues!
Hepsi de "Lanetli Aşk" tan alınma.
Et tout ça c'est pourri dans "Amour Fatal"!
Karışmanızdan ve sonucunun ölümcül olmasından korkuyorum.
J'ai peur que vous ne vouliez intervenir et que ce soit fatal.
- Bu kadar yumruk ölümcül olmasın?
Ce traitement ne risque-t-il pas de lui être fatal?
Çok fazla içiyorsun ve bu ölümcül değil.
Tu bois trop, et ce n'est pas fatal.
İyinin fazlasından zarar gelmez.
Un excès serait fatal. On ne peut pas avoir un excès de bien.
Böyle geçip giderdi günlerim
Jusqu'au jour spécial Jusqu'au jour fatal
Benim geldi. Duygularını halının altına süpürdü.
Moi non, c'était fatal :
Ve vahim gecikme olmaksızın barış zamanında bu şeyler bir yerden bir yere aktarılamaz.
Ces ressources ne peuvent pas être mobilisés par le gouvernement en temps de paix ou cela engendrerait un retard fatal.
Kötü kader yüzünden ismini lekelediğimi söyleyin.
Dites-lui qu'un destin fatal a flétri l'honneur de son nom.
Evet, hayat bir hayaller silsilesidir ama bazen bu hayal dipsiz bir kuyuya dönüşebiliyor.
La vraie vie est dans le rêve. Mais le rêve est aussi un abîme fatal! Un abîme fatal!
O güzel nehirler hala akmaya devam ediyor. Sadece o uğursuz gün yaptıkları gibi.
La rivière y passe, paisible, tout comme ce jour-là, ce jour fatal.
O büyük, güzel gökyüzü duruyor. O uğursuz gün olduğu gibi.
Le ciel y déploie sa grande beauté, tout comme ce jour-là, ce jour fatal.
Demek istediğim, seni suçlamıyorum.
C'était fatal...
Üzücü bir asalet hissi duyuyor. Bir komik için en feci olay bu.
Un sentiment de dignité, fatal pour un comique, le pénètre.
Bu olacaktı, içime doğmuştu.
C'était fatal... je l'avais prédit.
Ağır Sıklet Şampiyonluk Adayı, Ölümcül Nakavttan Sonra Eldivenlerini Asıyor
" Le champion dépose les gants après un K.O. Fatal.
# Konusu da, salak Willy'yi doğurduğu talihsiz gün.
Le jour fatal où elle a eu son imbécile de Willy
Senin koşturup durmanın bir faydası yok.
Si vous le fatiguez, ça pourrait être fatal.
Kitabımda kronik bir hastalık olduğundan bahsediyor, öldürücü olduğundan değil.
J'ai lu que c'est chronique, mais pas fatal.
Üzücü bölüm ikinci sayfada.
Page deux, le paragraphe fatal.
Tüm dünyadaki iletişim araçlarına girip bu mesajı yayınladılar. Uyarı kesintisiz 12 saat boyunca dünya halkına tekrarlandı.
Les communications électroniques dans le monde entier... transmirent douze heures durant le message fatal.
Bir iki dakika erken olabilirdi ama 10 saniye geç kalması herşeyi mahvedebilirdi.
Une minute ou deux trop tôt, ça allait, mais 10 secondes trop tard serait fatal.
Eğer uyandığında ben buradaysam ve olanlardan sonra beni görürse bu onun için ölümcül olabilir.
Si je suis là quand il reviendra à lui et qu'il me voit, après tout ce qui s'est passé, ça pourrait lui être fatal.
- Ben biliyorum. Ve bu, ölümcül.
Et je sais que c'est fatal.
Korkarım o sanatoryuma tekrar gitmek onu öldürür.
Je crains qu'un retour au sanatorium lui soit fatal.
Devleşme bildiğin gibi hipofiz çukurunun ön lobundaki aşırı tepkiden dolayı oluşabilir.
Le gigantisme va crée un développement fatal du cerveau.
Seni öldürecek silah sesini duymazsın.
On n'entend jamais le coup de feu fatal.
Güneş ışığı öldürücüdür.
Le soleil lui est fatal.
Tekrar ediyorum, öldürücü.
Je dis bien fatal.
Tek sebebi buydu demiyorum ama bu aşağılama bardağı taşıran son damlaydı.
Je ne conclus pas ainsi, mais ça lui a donné le coup fatal.
Doktor, "Sizi temin ederim başka bir şoku daha atlatamazsın" dedi.
Les médecins m'ont dit qu'un autre choc me serait fatal.
İşte Haganah'ların ölümcül iyimserlikleri.
Par cet optimiste fatal, tu fais partie de la Haganah.
Çevik kılıcının
" ll a envoyé l'éclair fatal
Onun gibi bir çocuk sana tasa verir
Un tel amant te sera fatal
Öldüren yara kalpteki.
Le coup fatal a été donné dans le cœur.
Bu, sizin için olduğu kadar, onlar için de ölümcül olabilir.
Cela pourrait leur être fatal, aussi bien qu'à vous-même.
Eğer bundan birisine bahsedersem, bunun ikimiz için de ölümcül olacağını söyledi.
- Il a dit que si j'en parlais à quelqu'un... ça pourrait lui être fatal aussi bien qu'à moi.
En küçük bir rahatsızlık ölümüne yol açabilir.
Le moindre incident peut lui être fatal.
Bir geceliğine bile olsa burada kalmak ölümcül olabilir. Buna inanın.
Demeurez ici, ne serait-ce que pour une seul nuit... pourrait bien vous être fatal, croyez-moi.
- Vahim ve öldürücü bir zehirden.
- Contre un poison fatal.
Ölümcül olsun.
Qu'il soit fatal!
Udo'nun cinayet davasında kararın bu gece açıklanması bekleniyor.
Le témoignage de Bianco portera un coup fatal à la défense
Ölümcül?
Fatal.
Bu bizim kaderimiz.
C'était fatal.
# Komutanlarını bulun # Ona öldürücü bir darbe indirin
Sus à leur Général, donnons-lui le coup fatal. "