Fatura translate French
1,257 parallel translation
Bütün ofisin fatura kopyaları ve konuştuğumuz bütün şahsi ve küçük harcamalar.
Les copies des notes au siège... et tous les frais annexes et personnels comme on a dit.
- Psişik Birliği'nden aldığım fatura var. Beynime kuru temizleme yapıldığını, ütülendiğini ve kolalandığını gösteriyor.
J'ai un reçu du Corps Psi... certifiant qu'on m'a lavé, compressé et ankylosé le cerveau.
Hemşire mesaisi fatura edilmiyor.
Elles ne sont pas payées pour ça.
125 birimin toplu fatura kesmesi sayesinde aidatlar yüzde beşin altında kalıyor.
La facturation collective des 125 centres nous permet de garder ces frais sous les 5 %.
Oğlunu öldüren hastaneden 1 9.000 dolarlık bir fatura.
L'hôpital qui a tué son fils envoie une facture de 1 9 000 $.
- Eminim Fatura departmanı...
- Je suis sûr que le Service des...
Çocuğunu öldüren insanlar sana fatura yollayamaz.
Que les gens qui tuent votre gamin n'envoient pas la note.
Bana araba satıcısıyla ilgileneceğini söylemiştin. Bir fatura daha gelmiş.
Tu m'as dit que t'avais réglé la facture du garage.
Ve pediatrist sen hala sigorta şirketini... aramadığın için fatura gönderiyor.
Pareil pour le pédiatre. Parce que tu n'as pas appelé ta mutuelle.
Sonra stil numarası fatura numarası nakil tarihi.
La référence, le numéro de commande, et la date d'expédition.
Ama bana göre ilişkimizden ötürü Finley'den gelecek 18'i bize ödeyip bu masrafı başka yasal işlemleri için Michaels'a fatura edecek.
Mais vu qu'on se connaît, il est prêt à offrir dix-huit, payés par Finley et à les faire passer en honoraires à Michaels.
Fatura, fatura.
Facture, facture...
- Evet, fatura Japoncaydı.
- C'était en japonais.
Walter, halıma işeyen o Çinliye, gidip bunu fatura edemem...
Le Chinetoque qui a pissé sur mon tapis, je vais pas lui amener la facture!
Fatura ödemeyin. Çok iyidir ve titizdir.
Vous n'aurez rien à payer.
- Fatura.
Dégage. - J'ai l'addition.
Fatura önemli bir etkendi, sanırım çünkü ödeyecek param yoktu.
L'addition a été un facteur... parce que j'avais pas de fric.
Memorial hastanesinde Mark Warren için bir fatura.
Voici une note d'hôpital au nom de Mark Warren.
Bir de dün geceki fatura.
Et le reçu hier soir.
Sanırım imza atıp fatura almalıyız.
Il faut qu'on ait un reçu.
Bir fatura var...
Il y a une facture
Ve harcayabileceğimiz her kuruşu size fatura etmek için can atıyorum!
Et j'ai hâte de vous facturer chaque centime qu'on pourra dépenser!
Debra seni terk mi etti yoksa? Fatura ödeme olayını büyük mesele haline getirdi.
Debra fait tout un plat de ces histoires de factures.
Fatura olmadan olmaz.
Pas sans le reçu.
Öyleyse bütün bu fatura hapishaneye patlayacak?
C'est donc Ia prison qui paie pour tout ça? - Oui.
Evdeyse, görünüşe göre karşılaştığım bütün İngilizce "fatura, fatura, fatura" oldu.
A la maison, le seul mot d'anglais que je voyais, c'était "factures".
Eğleniyorduk Regis'i taklit ediyorduk. Ve birdenbire büyüyüp, kendi dairemin olması ve fatura ödemem gerekiyor?
on rigolait, on imitait régis et là, je dois être adulte et payer mon loyer, je te hais.
Bazen bana fatura bile kesmezdi ama bu konumuzun dışında.
Il lui arrivait de ne pas me facturer, mais c'est une autre histoire.
5.43 $ tutarındaki fatura tutarınızın yanlış hesaba yatırılmış olabileceğini düşünmekteyiz.Lütfen bizi arayınız.
Nous nous demandions si votre paiement de 5,43 $ s'etait perdu. Appelez-nous.
Çünkü istiridye artıklarının altında iki tane fatura var.
Il y avait deux factures chinoises dans son corps près de la rate.
- Sanırım bir fatura kesilmiştir.
- Il doit avoir une facture? Tout est en règle.
Fatura istiyorum.
Je garderai l'addition.
Bir fatura var...
C'est pour...
Ve sonra fatura!
Et conclusion... voici la facture!
Bu bir fatura.
C'est la facture.
Sistem. Yaptığın bütün aramaları buraya yaz. Böylece fatura geldiğinde bir sorun çıkmaz.
Si tu notes tes appels, on n'aura pas de problème au moment de la facture.
Fatura. Fatura.
Facture, facture.
Tüm aramalar ona mı fatura edilecek?
Ils facturent les numéros?
Nasıl fatura edeceğiz?
Et pour la facture?
Furlow... Fatura konusu?
Furlow... à propos de la facture...
Fatura yok, baş ağrısı yok. Aile saçmalığı yok.
Ils n'ont pas de factures, de migraines, d'embrouilles.
Fatura gösteremeyiz. Çalmalarını mı istiyorsun?
On n'a pas de reçus, ils seront confisqués.
Bahsettiğiniz fatura Üçüncü Dünya ülkelerinde tıbbi teknolojinin geliştirilmesi için...
Ça tient debout? Cette loi va financer et approvisionner l'Organisation mondiale de la santé,
Hayır. Bu fatura Senatoda oylanacak.
- La loi devait être votée au Sénat.
- Fatura tehlikede Senatör.
La loi est en danger, sénateur.
Her şeyi Japonlara yaptırdık. Ve hükümete üç misli fatura çıkardık. Her zaman bunu yaparız.
On a sous-traité aux Japonais et on a triplé la facture du gouvernement.
Fatura, fatura.
Marge, le courrier est arrivé. Facture, facture...
Fatura?
Le reçu?
Ona, bu öz için fatura çıkartmıyorum.
était-ce l'intérêt de notre client? - Je facture pas l'esprit.
Rekabet edenlerin, ortakların hafta sonu mesaileriyle birlikte, yılda iki bin saat fatura eden avukatları var.
2 000 heures par an, week-ends compris.
Yüklü bir fatura.
- Une très grosse facture.