English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Fedakârlık

Fedakârlık translate French

586 parallel translation
Vatan için ve sadakatiniz için alınan zaferlerde, Majesteleri yapılan hiç bir fedakârlık, büyük önem arz etmez.
Pour Votre Majesté, la patrie, la loyauté à votre égard, et pour la gloire, nul sacrifice n'est trop grand!
Fedakârlık dolu yıllarının ödülünü şu anda almakta olan annesini ve kız kardeşini gönülden tebrik ediyorum.
Je félicite sa mère et sa soeur, pour qui ce moment récompense des années de sacrifice.
Ama sizin için, hiçbir fedakârlık fazla değildir.
Non, mais pour vous, monsieur l'inspecteur, nous sommes prêt à tous les sacrifices!
Beni sevdiğini düşünerek verdiklerini kabul ettim. Daha fazlasını verecekler varken fedakârlık yapmasına izin verdim.
J'ai accepté ses faveurs et ses sacrifices, croyant qu'elle m'aimait!
Büyük bir fedakârlık yaptığını sanıyordu.
Elle se prend pour une martyre et ne quitte plus ce rôle.
Fedakârlık ve kıskançlık.
Le martyre. Et la jalousie.
Bundan memnundum. Buna fedakârlık denemez.
De bon gré, je ne me suis pas forcée.
- Vermek, fedakârlık yapmak.
C'est donner, se sacrifier.
Bu bir fedakârlıktı. Gurur verici bir fedakârlık.
C'était un sacrifice, un sublime sacrifice.
Alberti Sirki büyük bir fedakârlık ve özveri ile şehrinize gelmiş bulunuyor ve bu gece daha önce hiç görmediğiniz güzellikteki bir gala ile sizleri büyüleyecek.
Au prix d'énormes sacrifices de toutes sortes, Ie cirque Alberti est venu chez vous! Ce soir, un Grand gala de Famille hors pair!
Halkımızın şanı için hiçbir fedakârlık çok büyük değildir.
La gloire de notre peuple vaut tous les sacrifices.
O da fedakârlık yapmak zorundadır!
Avez-vous peur?
Esas fedakârlık yapan, Majesteleridir.
C'est elle qui est à plaindre.
Görev çağrısının ötesindeki fedakârlık, kahramanlık nerede?
Où est l'esprit de sacrifice? Où est l'héroïsme?
Kitapta yazıyor, altın onun uğruna fedakârlık edenler için büyük bir engeldir ve bunun peşine düşen her aptal için.
Le Saint Livre dit : "L'or fait trébucher ceux qui l'adorent et les sots tomberont dans ses pièges."
Fedakârlık maskesi altında bana olan aşkını gizledin.
Tu as caché ton affection pour moi derrière un masque de sacrifice.
Bir yabancı olarak, başka bir adamın ülkesi için böyle büyük bir fedakârlık yapmanıza gerek yok.
Il n'y a aucune raison pour qu'un étranger risque un tel sacrifice pour un autre pays.
Bu fedakârlık niye?
Pourquoi ce sacrifice?
Av merakım yüzünden hayatımdaki bir çok şeyden fedakârlık ettim.
J'ai fait beaucoup de sacrifices pour pouvoir m'y adonner.
Sizin sevginiz benden sürekli fedakârlık talep ediyor.
Votre amour exige de moi des sacrifices sans cesse nouveaux.
Aynı fedakârlık duygusu!
C'est la même chose.
Birsürü fedakârlıkta bulunmuş olmalısınız... Kızınızı tıp okuması için zorlamışsınız.
Puis-je vous demander de nous parler des sacrifices... qu'impliquent envoyer votre fille... à la faculté de médecine.
Fedakârlık mı? Hiç olmadı.
Des sacrifices, il n'en a pas eu.
Hamiyetli ve ihtişamlı fedakârlığı, devrimci ruhunu fedakârlık ruhunu ve atalarımızın mücadelesini bir kez daha yüceltti.
Cette mort héroïque, preuve de sa grande loyauté, aidera à répandre l'esprit révolutionnaire qu'ont illustré tant de héros.
En büyükleri olarak fedakârlık yapmak zorundasın.
Vous, les aînés, devriez faire plus d'efforts.
Ama gene de, bana göre küçük bir fedakârlık bu.
Mais, pour autant, dans mon cas, ce n'est... qu'un petit sacrifice.
Ayrıca bu işin büyük fedakârlık isteyen....... zor ve ciddi bir iş olduğu fikrine....... alışmaları gereklidir.
Ils doivent admettre que le cinéma est un art très sérieux et difficile, lourd de sacrifices.
Al, eğer ki Steve için bu kadar fedakârlık yapabiliyorsa sen de en azından "seni seviyorum" diyebilirsin.
Si elle se donne toute cette peine pour lui, le moins que tu puisses faire est de me dire "Je t'aime."
Böyle küçük bir şey için fedakârlık ve ıstırabın ne faydası var?
Pourquoi tant de sacrifice, tant de douleur pour si peu?
Bellerimiz büküldü bizler kurbandık boşa geçen bunca yıl ve hâlâ fedakârlık etmeye devam mı edeceğiz?
On s'est échiné, on a été les victimes, les morts de toutes ces années... on devrait encore faire des sacrifices?
Unvanı geri vermek bir fedakârlık sayılmaz. O bir utançtı.
Cette décoration m'embarrassait.
İyi, senin için asıl fedakârlık bu.
Une dévotion sans faille.
"Duygusal kaderiniz kendinizi sevgi ile ve fedakârlık yoluyla ifade etmek".
"Votre destin émotionnel est de vous exprimer " à travers l'amour et le sacrifice. "
Fedakârlık etmeyi bilmeyen, kimseden fedâkarlık göremez
Répugnant à se voir emporté Ton cœur ne veut rien donner
Diğer şeylerden fedakârlık etmeliyiz.
Pourquoi ne pas faire des sacrifices?
Eğer tüm insanlar haftada tek bir öğünlerinden fedakârlık yapsa tüm dünyayı doyurabiliriz.
En sautant un repas par semaine, on pourrait nourrir tout le monde.
Bu çok büyük bir fedakârlık.
C'est si généreux.
Ki bu benim asla yapmayacağım bir fedakârlık.
Je ne suis pas prêt à ce sacrifice.
Fazla olduğunu biliyorum ama alternatif kaynaklar bulana kadar hepimiz fedakârlık göstermeliyiz.
Je sais, c'est beaucoup... mais jusqu'à ce qu'on trouve d'autres moyens, il faut faire des sacrifices.
Aptalca davranarak büyük bir fedakârlık yaptı.
Sans y penser, tu t'es engagé!
Bu iş fedakârlık gerektirir.
Il faudra peut-être un sacrifice.
Bir fedakârlık yapmanız gerekebilir.
Même au prix d'un sacrifice.
Bir fedakârlık yapan takım arkadaşına basit bir teşekkür hoş olurdu.
Ça aurait été sympa de dire merci à un coéquipier qui s'est sacrifié.
Bir şeyden fedakârlık etmemi istedin, Delenn.
Vous m'avez demandé d'abandonner quelque chose, Delenn.
Çok şey kaybettiğini sıkıntılar çektiğini, büyük fedakârlıklar yaptığını biliyorum ama feda ettiklerinin geride bıraktığın her şeyin anısına sıkı sıkıya bağlanmışsın.
Oui, vous avez tout perdu... tout subi, vous avez tout sacrifié... mais vous vivez dans le souvenir de vos sacrifices... de tout ce que vous avez perdu ou quitté.
Başkalarının yaşayabilmesi için birileri fedakârlık yapmalı.
Certains sont sacrifiés pour les autres.
İki tarafta da bir fedakârlık yoktu.
Il n'y avait pas de rancoeur entre nous.
Fedakârlık bu... sevgi bu!
Le sacrifice...
Bütün canlıları gayretimizle arındırdık ve bu himmeti sürdüreceğiz. Tüm fedakârlığımızla, Dünya'yı temizleyeceğiz.
Et avec notre Foi, nous assainirons le monde!
Bu bir tür fedakârlık.
C'est un mal nécessaire pour être enceinte.
Fedakârlık yapabilirim.
Je ferai des compromis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]