Felicite translate French
1,208 parallel translation
NARKOTİK ŞUBE MEMURU McFEE GENÇLİK PROJESİ İÇİN ÖDÜL ALDI
L'INSPECTEUR McFEE, DES STUPEFIANTS FELICITE POUR UN PROJET POUR LES JEUNES
Mighty Mo nehrini geçtik ve evet daha fazla saygınlığı hakettik!
On a traversé le Missouri et je veux qu'on nous félicite.
Seni kutlamalıyım.
Je vous félicite.
Hakkını vermem lazım.
En tous cas, je vous félicite.
Doktor ve Profesör, denizaltı izleme sisteminin geliştirilmesindeki başarınızdan dolayı her ikinizi de kutlarım.
Je vous félicite tous deux pour votre excellent travail sur le développement du système de localisation de sous-marins.
Oldukça iyisin, Jim. Hakkını vermem lazım.
Tu es fort, Jim, je te félicite!
İtiraf etmeliyim ki kızının çok çekici hanımefendi.
Vous avez une fille adorable. Je vous félicite.
Stratejinizi tebrik ederim General. Çok tiyatral.
Je vous félicite pour votre stratégie, général.
Sorun değil. Muhasebecim kötü bir zamanlama dedi.
Mon comptable ne m'a pas félicité.
Bravo eski dostum.
Mon cher, je vous félicite.
Başka biri bana bağırırsa, yine incinirim.
Une autre me félicite, je souffre encore.
Makinen için seni tebrik etmeliyim.
Je vous félicite de cette invention.
Bir diğeri of çeker mutluluk kendisinden esirgendiği için.
L'autre soupire que la félicité universelle n'est pas pour demain.
Sizi tebrik ederim.
Je vous félicite
Kısmen, kadın olduğu için.Bir kadın olarak, bu tür manzaralara hakkı var. Ve kısmen Katarina olduğu için, tanrı tarafından özellikle seçilip yaratılmış.
D'une part, parce que c'est la Femme, la grande Prêtresse du Sang et de la Terre, et d'autre part, parce que c'est Katarina, élue et créée par Dieu dans la félicité!
Seni kutlarım.
Je te félicite.
Bir muhafız seni bekleme odasına götürecek.
En salle d'attente. L'heure de la félicité a sonné.
Felâha ne zaman erecek? Ne zaman kendini korkunç ölümün kollarına atıp, agzını açarak diğerleriyle şarkı söyleyecek?
Quand viendra cet instant de félicité où il acceptera sa sombre mort, et chantera avec d'autres?
Nasılsın, yiğidim?
Très bien, je vous félicite.
Partinin Merkez Komitesi Birinci Sekreteri..... seçilmeniz vesilesiyle genç mühendisten tebrikler ve zor işlerinizde başarı için..... en iyi dileklerimle.
" Je vous félicite à l'occasion de votre accession au poste du premier secrétaire du POUP.
Sizi tebrik ederim.
Je vous félicite. - Baron... pardon?
Kutluyorum seni. Gel buraya.
Enfin, je te félicite, va.
Onları tebrik ederim.
Je les félicite.
Duygularımı tekrar gözden geçirdim ve mutlu hissediyorum.
J'ai recommencé le geste, je connais la félicité.
İyi bir iş başardınız.
Je vous félicite.
Özgün bir düşünce sistemi çıkardım.
On m'a félicité pour mon idée originale.
Beni tebrik et!
Félicite-moi!
- Benim ki de mutlu.
- Et moi j'suis Félicité.
Aferin.
Je te félicite.
Gelini değil, damadı tebrik et.
On félicite pas la mariée, mais le marié.
O kadar çok gemide çalıştım ve kendimi ispatladım, övgüler aldım tam da kaptanlarımın aradığı kişiydim ve aynı ticaret gemisine yıllarımı verdim.
J'ai déjà servi sur tellement de bateaux... et me suis distingué, ai été félicité, étais un travailleur selon le goût de mes capitaines, même j'étais quelques années sur le même voilier marchand, et ici sur cette caisse,
Yıldız Federasyonu ve Rylos'un bütün vatandaşları adına sizi, göz kamaştırıcı zaferinizden dolayı kutluyorum.
Au nom de la Ligue des étoiles et des citoyens de Rylos, je vous félicite de votre brillante victoire.
Onu sever ve mutlu ederseniz, bu köpek açılır sıcak ve sevgi dolu, harika bir insana dönüşür.
On l'admire, on le félicite, et le chien s'ouvre, devient chaleureux, merveilleux, un superbe être humain.
Tebrikler vatandaşlar.
Je vous félicite, citoyens.
Bırakın bu ikisi iğrenç mutluluklarında debelensinler, benim rızam var.
Qu'ils se vautrent dans leur félicité avec ma bénédiction.
Kharita Ignatievna, tebrikler!
Kharita Ighnatiévna, je vous félicite... pour votre fille.
Seni tebrik ediyorum, Holmes.
Holmes, je vous félicite!
Kesinlikle evet. O zaman, tekrar tebrik ederim.
Alors, encore une fois, je vous félicite, monsieur Jabez Wilson, pour ce poste important que vous avez eu la chance d'obtenir.
Evet, şu anda emniyet güçlerinin şevkatli kollarına doğru koşuyordur.
Je vous félicite. Et moi de même. Je suis Sherlock Holmes, le détective.
Tebrik ederim.
Je vous félicite.
Benim aptal ismim Felicity, ama elbisenizi çok beğendim.
Je m'appelle Félicité, et j'aime bien votre robe.
Felicity!
Félicité!
Bayan Felicity Spurway, hatasız tur.
Mlle Félicité Spurway, parcours sans faute.
Felicity de oldukça iyiymiş.
Elle est incroyable, cette Félicité.
Biliyor musun, Felicity benimle gelmek istedi... ve sen hoşlanmazsın diye neredeyse hayır diyecektim.
Félicité m'a demandé si elle pouvait venir... et j'ai presque dit non car j'ai pensé que ça ne te plairait pas.
Felicity'den hoşlandığımı mı sanıyorsun?
Tu crois que je m'intéresse à Félicité?
Vay be! Dünya tersine döndü, seni kutlarım Mangin.
Alors, la, c'est le monde a l'envers, alors j'te félicite, Mangin.
Halkımızın gönlünü kazandılar.
Tout le pays les félicite.
Tebrikler, Tampopo. Kazandın!
Tampopo,... je vous félicite!
Seni tebrik etmek lazım dostum.
Sois-en félicité, l'ami.
Bunun yerine kendi kendimizin ne kadar büyük olduğunu söyleyerek avunuyoruz.
Mais on se congratule... on se félicite mutuellement.