Fergus translate French
242 parallel translation
Fergus Chilk. Bay Kristo'nun avukatıyım. Bu Bay Yosh.
Je suis le conseiller juridique de M. Kristo.
Bliss, Coral, Delvaux ve ben gerçek arkadaşlar değildik.
Bliss, Coral, Delvaux, Fergus et moi n'étions pas de vrais amis.
Ama ya ben? Çok mutluydum, Fergus'a yani size modellik yapacağım için.
Moins que moi, parce que j'étais... très contente quand on m'a dit, c'est pour Fergus.
Bay Fergus beni ajans gördermedi. Size yalan söyledim.
M. Fergus, c'est pas l'académie qui m'envoie, je vous ai menti.
Büyük bir zevkle Bay Fergus.
Oui, volontiers, M. Fergus.
Fergus, ressam bey. Sizi hiç görmüyoruz.
Fergus, on vous voit plus.
Fergus, onu elde ettin mi, etmedin mi?
Fergus, vous l'avez ou vous l'avez pas?
Sadece Bliss ve Fergus'u tanıyordum.
Je connaissais seulement Bliss et Fergus.
İşte son kurban, dostunuz Fergus.
Voilà la dernière victime, votre ami, Fergus.
Fergus'u da tanımıyordun. Öyleyse neden?
Et Fergus, vous ne le connaissiez pas non plus.
Bliss ve Fergus'ten ne istiyordunuz? Onlara ne düşmanlığınız var?
Qu'aviez-vous contre Bliss et Fergus?
Seni düşündüm.
Je pensais à toi. Tu sais quoi, Fergus?
Memnun oldum Fergus.
Enchanté, Fergus.
- Böyle şeyler zaman alır Fergus.
Ces choses-là prennent du temps, Fergus.
- Sana hakaret etmek istemedim Fergus.
Je voulais pas t'offenser, Fergus.
Fergus.
Fergus? Ouais?
Günaydın Fergus.
Bonjour, Fergus.
Seni zorluyorlar mı Fergus?
Tu t'es fait engueuler, Fergus? Ça arrive.
Sessizliğini, yok olarak alıyorum.
J'interprète ton silence comme un non. Deux sortes, Fergus.
Hayal gücün zayıf Fergus.
T'as pas beaucoup d'imagination, Fergus.
- Tak o şeyi kafasına Fergus.
- Remets-lui ça, Fergus.
- Başın belaya girecek Fergus.
- Tu vas avoir des ennuis, Fergus.
Bu akşam iyi uyu Fergus.
Tu devrais dormir, cette nuit, Fergus.
İyi adamsın Fergus.
T'es un bon élément, Fergus.
Pek bir işe yaradığın yok, değil mi Fergus?
T'es pas très utile, hein, Fergus?
Başlığı çıkar Fergus.
Enlève la cagoule, Fergus.
Biliyor musun Fergus?
Tu sais ça, Fergus?
Fergus. Bisiklete binmeye başladın mı Tommy?
Tu refais du vélo, Tommy?
Ne oldu Fergus?
Alors, Fergus?
Becer beni Fergus.
Baise-moi, Fergus.
- Evet. Ama olay ne biliyor musun Fergus?
Mais tu sais quoi, Fergus?
Asla bırakamazsın Fergus.
C'est jamais fini, Fergus.
Kendini düşünmüyor olabilirsin. Kızı düşün Fergus.
Tu te fous peut-être de ce qui t'arrivera, mais pense à la fille, Fergus.
- Tanrım Fergus Çok saçmalıyorsun.
- Fergus, t'es un cliché ambulant.
Başını öne eğ Fergus.
Garde le profil bas, Fergus.
- Ya geçmezseniz? - Fergus sanırım bana güvenmiyorsun.
- T'as pas confiance en moi, Fergus?
- Dil! - Al şu şeyi üstümden Fergus!
- Dis-lui d'arrêter, Fergus!
Sana ne dedi Jimmy?
- Comment elle t'a appelé? - Fergus!
- Fergus dedi!
- C'est quoi, Fergus?
Bu benim adım Dil. - Fergus nedir?
- C'est mon nom, Dil.
Fergus, aşkım.
Fergus, mon amour...
Bugün, başkanlık kütüphanesinin seremonisi için... Virginia'daki Fergus Falls'da Benson kısa bir mola verdi.
Cet après midi, le président s'est arrêté à Fergus Falls, Virginie... pour poser la 1 ère pierre de sa bibliothèque présidentielle.
Kütüphane Fergus Falls şehir merkezi yakınında inşa edilecek.
La bibliothèque s'élèvera à côté du Centre Civique.
- Fergus!
- Fergus!
- Ne var biliyor musun Fergus?
Quoi?
Bu arada ismim İrlandalı değil. Fergus.
À propos...
İki tip Fergus. Akrep ve kurbağa.
Le scorpion et la grenouille.
- Biliyor musun Fergus?
Tu sais ça, Fergus?
Öyle değil mi Fergus?
- Le plus rapide.
Ne istiyorsun Fergus?
Que veux-tu, Fergus?
- Bu doğru mu Fergus? Sen âşık mısın?
- C'est vrai ça, Fergus?