English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Fiber

Fiber translate French

252 parallel translation
Beyler bu spreye, fiber-ot adı verilir.
Cet aérosol, messieurs, s'appelle de la'" fibre d'herbe'".
Optik fiber yardımıyla ışının yönünü değiştirebilir yanıItmak için ayna kullanabilirsiniz ama bunun en kolay yolu ondan kaçınmaktır.
On peut dévier le faisceau à travers de la fibre optique... utiliser un miroir pour le renvoyer. Mais le plus simple, c'est juste de l'éviter.
D-fiber.
Défibrillateur.
Mikro devre fiber cihazları etrafındaki DNA normale dönüyor.
L'ADN autour des implants revient à la normale.
Fiber optik.
Fibre optique.
Çünkü bu fiber cam.
Il est en fibre de verre, c'est un autre type de verre.
- Eğer metalik koruma sıvası bulamazsanız- - - Uh-huh? -... karbon-fiber sıva kullanın.
- Si vous n'avez pas de lattes de métal, utilisez des lattes en fibre de carbone.
Şartlı tahliye görüşmesi bitince Fiber-optikleşiriz.
Je vous fibr'optiquerai après les audiences.
Beyaz katmanlı, korumasız fiber kaplamalı.
"Le panneau de fibres, non-protection, ondulé, recouvert de stratifié blanc."
Bir çeşit fosfolid fiber olabilir mi?
- Est-ce une fibre phosopholipidique?
Varıştan önce ki lazer teknolojisinde, yara cerrahi fiber ile birleştirilip doğal yol ile iyileşmesi beklenirdi.
- Avant les technologies au laser, on utilisait des fibres chirurgicales pour recoudre les blessures.
Kısıtlı bir süreliğine, tamamı otomatik olan fiber-optik kontrol sistemini bedava sunuyoruz.
Avec en prime le contrôle optique.
Fiber optikler.
Fibres optiques...
Fiber-optik laringoskop verin.
Laryngoscope à fibres optiques!
Fiber optik röle senkronize olmadı.
Le relais de fibre optique n'était plus synchrone.
Dünyayı fiber optik kablolarla her hevesli dürtüye bağlarsın.
On relie par fibre optique le monde et les pulsions de l'ego.
Fiber optiğe geçiyorum.
Je mets les fibres optiques.
Yeni karbon fiber işine benziyorlar.
On dirait une de ces nouvelles clés en fibre de carbone.
3 hafta kadar önce fiber optik kablo döşeyen bir gemi 300 metre derinlikte bir engele çarptı.
Il y a trois semaines... un navire posant un câble entre Honolulu et Sydney... a heurté un obstacle à 300 mètres de fond.
- Yarıyor! Bitti! Size söylüyorum, fiber optikleri var DNA örnekleri var.
Ils ont des mini-caméras, des prélèvements d'ADN, des chercheurs au fbi...
- Peki ya saç ya da fiber?
- Des cheveux, des fibres?
Bu kasabaya, bu sokağa fiber optik kablolar döşenmiş.
Cette ville... cette rue est câblée en fibres optiques.
28.8 kbps'lik Internet bağlantımı 1.5 megabit'lik fiber optik T-1 bağlantıyla değiştirmek istiyorum.
Je voudrais changer ma connexion Internet de 28,8 kilobauds... en ligne T1 en fibre optique de 1,5 méga-octets.
Bana New York'ta son çare olarak fiber araştırması yaptığını söyledi - Ama gerçekten bu kelimeleri kullanmadı.
disant qu'elle était à new york en quête désespérée de boire au graal de l'inspiration elle parlait pas vraiment comme ça?
Benimle nerdeyse beş hafta odamda kaldı sonra bir gün "Dinle tatlım, sen bir çok yönden harikasın ama bir insanın midesinde ne kadar fiber olabilir?"
"chéri t'es super et tout, mais je crois que j'ai eu ma dose d'inspiration, là"
Su fiber tuvaletlerden birine.
Ces petites chiottes en fibre de verre.
O fiber tuvalete öyle bir indirdim ki eminim o kimseyi sahada öyle indirmemiştir.
J'ai fait un plaquage sur ces chiottes... qui éclipsait les siens au foot!
Hayatımın aşkı, fiber bir tuvalette yamaçtan aşağı yuvarlanmıştı.
L'amour de ma vie a dévalé la pente dans des chiottes en fibre de verre.
Fiber optikten yapılmış.
Il est fait de... fibre optique.
Fiber-optik boru takımı yapalım. 50 mg Solu-Medrol.
On se prépare pour une intubation au fibroscope. 50 mg de Solumédrol.
Yaptığım Elimi fiber optikten çekmekti.
J'ai juste retiré ma main de la fibre optique.
O kendisine Fiber Optik derdi.
Il se faisait appelé Phiber Optik.
Fiber, hayatı yaşayarak öğrendi.
Phiber a appris en explorant.
Fiber Optiğin bilgisayarları hack etmediği ihtimali üzerinde hiç durmadılar.
Ils n'ont jamais essayé de prouver que Phiber Optik s'était introduit dans certains ordinateurs.
Fiber'i bırakmadan önce son bir kez daha duraklamıştık.
Nous avons fait un dernier arrêt avant de laisser Phiber.
Ama Bernie Frackville polisiyle Fiber'in fotoğrafını çektirecek kadar cesurdu.
Mais Bernie a eu les couilles de demander à un policier de Frackville... de poser avec Phiber.
Fiber, 10 ay sonra evine kahraman olarak döndü.
Phiber est revenu à la maison 10 mois plus tard, en héros.
- Gemiyle. Hensel internet sitesini, fiber optiklerle güncelleştiriyor.
Hensel actualise leur intranet avec des fibres optiques.
Evet. Benim, Yargıç Harm, fiber optik kablolar sağ olsun.
C'est moi, juge Harm, grâce à la magie des fibres optiques.
Saygısızlık etmek istemem Yargıç Harm ama biz kötü ebeveynler değiliz ve bu dünyada bana kötü ebeveyn olduğumu söyletecek kadar fiber optikli ip yok.
Je ne veux pas vous manquer de respect, Mme la juge, mais nous ne sommes pas de mauvais parents. Et aucune corde avec fibres optiques ne me fera dire une chose pareille.
- 45.5 kilo ham saf titanyum 61 metre fiber optik kablo yedi 100,000-wattlık endüstriyel kondansatör. Liste devam ediyor.
- 45 kg de titane pur, 60 m de câble en fibres optiques, sept condensateurs à usage industriel de 100 000 watts, et j'en passe.
Fiber optik konukçu kanalı adındaki birşey sayesinde 200 milyon dolar kazandı ve teknoloji pazarı dibe vurmadan önce değişik alanlara yöneldi.
Il a gagné 200 millions de dollars avec des adaptateurs de canal. Il a diversifié ses activités avant la chute des technologies de pointe.
- Fiber optik?
- Des fibres optiques?
Buraya, oraya ve o tarafa fiber optik kameralar yerleştirdik.
Il y a des caméras à fibres optiques ici, là et aussi par ici.
Fiber optik kameralar ufacık kameralardır.
Ces caméras à fibres optiques sont minuscules.
- Biyometrik detektörler çift kızılötesi ve mikrodalga ışınlı detektörler. - Çitlerin üstünde fiber optik- -
Capteurs biométriques à infrarouges et à micro-ondes, en fibres optiques.
Sisteme girmenin tek yolu, fiber optik kablolardan birine doğrudan bağlanmak ama en küçük bir kopukluk güvenliği alarma geçirir.
Le seul moyen d'entrer, c'est de passer par les câbles de fibre optique. Mais une interruption alerte la sécurité.
Her türlü fiber optik kablosunu doğrudan keser. Ve bilgi akışını kesmeden bağlanmanı sağlar.
Il coupe directement un câble de fibre optique en permettant un accès total sans interrompre le flux de données.
Fiber optik kamera çalışıyor.
La caméra à fibre optique tourne.
Fiber optik ağa girebildiğim zaman bir şeyler öğrenmiş olacağım.
Je le saurai dès que j'aurai forcé le réseau fibro-optique.
Fiber optik seti ayarlayın ve bir tane açma kiti açın.
Préparez le fribroscope et ouvrez un kit de trachéo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]