English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Fiyata

Fiyata translate French

861 parallel translation
Ama istediği fiyata satamadım.
" Mais je n'ai pas obtenu son prix.
Bizim biramizi ayni fiyata satabilirsin.
Tu peux vendre la nôtre au même prix.
Şimdi baylar, bu fiyata bu mülkü bırakamam.
4400? 4500! 600!
6 bin, 6 bin için Centry bölgedeki en iyi yer. 6 bin, 6 bin düşük bir fiyata düşük gidiyor.
Continuons. Ce n'est pas sa valeur. 5800!
- Bu fiyata anlaştık o zaman.
- Très bien, c'est d'accord.
Sağlıklı, güçlü bir adam £ 10 ila £ 20 arasında bir fiyata satılabilir.
Un homme vigoureux y vaut de 10 à 20 livres.
"Bilinmelidir ki beyler, tam önünüzde duran şu görmüş olduğunuz mahkumlar... "... en doğru ve uygun fiyata satılmışlardır. " Sülfür madenlerinde çalışabilir...
Sachez que ces prisonniers vont être vendus au meilleur prix pour travailler dans les mines de soufre ou les plantations, durant 10 ans.
Sevgili Albayım, Kral'ın isteğine göre. Bu tatlı satışta ilk sırayı sizin almanızı istiyor hem de istediğiniz fiyata.
Cher Colonel, à la demande du Roi, choisissez dans le bouquet fraîchement arrivé!
İnanırım madam bu fiyata bile...
Croyez-moi, même à ce prix...
Payımız düşene bakınca... Belki de malları iyi fiyata satamıyorsun.
Peut-être qu'on ne te paie pas la marchandise à un bon prix.
- Size uygun bir fiyata verirdim.
Je vous fais un prix!
İstediğiniz fiyata bağlı çocuklar.
Combien vous en voulez?
- Hayır, Mike fiyata dahil.
- Non, Mike est compris dans le prix.
Asalakça olmak fark etmez de, indirilmiş fiyata razı olamam.
Oublie le parasite, c'est le miteux que je n'aime pas.
- Hiçbir fiyata satılık değil.
- Je ne vends à aucun prix.
Şikayetler yüzünden. Böyle söylentiler bir yeri satmaya çalışıyorsan fiyata darbe indirir.
A cause des "perturbations".
Evini kurduğunda yaşlı babanın makul fiyata gümüşleri olduğunu unutma.
Et n'oubliez pas, quand vous monterez votre ménage, que le bon vieux papa a de beaux couverts d'argent et à des prix très raisonnables.
İyi bir fiyata bırakırım.
C'est un bon prix.
- O fiyata cam bile alamazsın.
À ce prix-là, tu as du verre.
Ucuz fiyata.
Et pour un petit prix.
Bu eşekleri istediğin fiyata satabiliriz.
On peut vendre ces mules à un aussi bon prix que toi.
Ve araziyi sizden satın alırım. Ödediğinizden daha fazla bir fiyata.
Je vous rachèterai les terres aussitôt, à un prix supérieur.
İyi bir fiyata verebilirim. - Daha iyi.
Je préfère celui-là.
Albay, sizi, Çiçero'nun söylediği kişi bir casus olduğuna, bize değeri yüksek... gerçek belgeleri yüksek bir fiyata sattığına ikna edecek şey nedir?
Colonel von Richter, distes-moi seulement ce qui vous convaincra que Cicéron est vraiment ce qu'il dit, un espion nous vendant de vrais documents de grande valeur pour une grande somme d'argent?
Ödememiz gerekse bile, böyle bir kaldırma iki kat fiyata göre ucuz olacaktır.
Et même s'il faut payer, ce n'est pas cher.
Hiçbir fiyata olmaz.
Aucun prix ne m'intéresse.
Tabi ki en makul fiyata.
Et pour un bon prix encore!
Heyecan, ürperti, pislik dolu hepsi bir arada tek bir fiyata.
Et passez la journée avec les plus grands tueurs en série... qui tuèrent par strangulation, au couteau ou à la hache.
Kelepir fiyata.
Je les vends au prix de gros.
Fiyata razı olan aldatılmış sayılmaz.
Un homme n'est pas trompé si le prix lui convient.
Fiyata bağlı tabii.
Ça dépend du devis.
Emma, bizi yarı fiyata tutmasıyla ilgili olarak onunla konuşabilir misin?
Dites-lui qu'on se contente d'un demi-cachet!
Bu fiyata en azından kahve sıcak olabilirdi.
Au prix où il est, ils auraient pu le faire chauffer.
Brezilya'da o fiyata 97000 dönüm arazi alınır.
Au Brésil, pour ce prix-là, on peut s'acheter quatre mille arpents.
O fiyata süt dünyada olmaz!
C'est le prix du lait, le problème.
- Ödenen fiyata!
- Du prix à payer.
İstediğimiz fiyata alacağız Martha.
Et on l'aura à notre prix, Martha.
Uygun bir fiyata kiralarım sana.
Je vous la donne pour un bon prix.
Masum değilse, silahımı sana satarım. Hem de makul bir fiyata.
Soit elle est coupable et je vous vends mon pistolet à prix d'ami.
Onu uygun fiyata bağlarım.
Il ne sera pas trop gourmand.
Eğer Tenvoorde verdiğim fiyata evet derse.
Si Tenvoorde accepte mon prix.
Bana o döküntü otelleri beş milyonun altında bir fiyata verebilirsen nakit olarak tabii, vergi yüzünden, anlaştık demektir.
Si tu me cèdes ces hôtels miteux pour moins de cinq millions, en liquide, pour les impôts, alors marché conclu.
Tamirciden paramı ve Giulia'nın kardeşine verdiğim bisikleti almasını da söyleyin. Onu geri alsın ve iyi bir fiyata satsın.
Ah, il faudrait qu'elle aille à l'usine prendre l'argent qui reste, et le vélo que j'ai laissé chez le frère de Giulia, qu'elle le récupère, elle pourra bien le vendre.
Üstelik bu geceki tanışma ve tanıtım amaçlı temmuz ortası yaz sıcağı satışında size bu şahane ipliğin bir makarasını 20 dolara değil 10 dolara değil, 5 dolara değil makarası 25 sent gibi komik bir fiyata sunuyorum.
lors de cette vente spéciale et par cette canicule de juillet, je vous propose ce fil fabuleux pas à 20 dollars la bobine, pas à 10 ni à 5 dollars, mais au prix ridiculement bas de 25 cents la bobine!
Tanesi sadece 50 sent. 2 dolarlık çok özel bir fiyata...
Pour 50 cents chaque, au prix promotionnel de 2 dollars...
Eğer benim değer biçtiğim fiyata alırsan sonra bana öfke duyarsın, ve eğer senin istediğin fiyata satarsam ben sana öfke duyarım.
Si tu les prends tu vas m'en vouloir. Et si j'accepte ton prix, c'est moi qui t'en voudrais.
Açıkçası hanımefendi, bu fiyata bulabileceğimiz ürünler gerçekten sınırlı.
Honnêtement, madame, dans cette fourchette de prix, la gamme d'articles proposée est plutôt limitée.
İyi bir fiyata, elbette.
à bon prix s'entend!
YOKSA ARAZİMİZİ DEMİRYOLLARINA İSTEDİĞİMİZ FİYATA SATAMAYIZ.
SINON LA COMPAGNIE FERROVIAIRE N'ACHÉTERA PAS À NOTRE PRIX.
Bodrumu çalışma yeri olarak kullanmaya devam edeceğiz... harika bir yerdir, ve bina iyi bir fiyata kiralanabilir.
J'ai amassé un capital, mais il me faut plus. $ 30,000, au moins.
Capranica'da bu fiyata asla almayız.
Renvoyez-le et bonsoir!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]