Flic translate French
14,509 parallel translation
- Benim olmadığımı nereden biliyorsun? Garip bir şekilde alındım.
- Comment tu sais que je suis pas flic?
Buralarda hiç polis yok, yani anladığım kadarıyla...
Il n'y a aucun flic ici, alors d'après moi...
Bayan polis olduğunu söyledi.
Elle a dit qu'elle était flic.
Uzun zamandır poliscilik oynuyorsun, Rick.
Tu as joué au flic trop longtemps, Rick.
Bu yüzden polis oldu.
C'est pourquoi elle est devenue flic.
Eski bir polis adalete engel olmayı anlayacaktır.
Vous penseriez qu'un ex-flic comprendrait l'obstruction de justice.
Castle bizden biri, ya şimdi konuşursun, ya da şehirdeki bütün polisler seni içeri atmak için çalışır.
Castle est l'un des nôtres, ce qui signifie que tu ferais mieux de dire la vérité tout de suite, ou chaque flic dans cette ville va se donner la mission de te pourchasser.
Müşetilerim her polis "boo" dediğinde korkmadığımdan benimle çalışıyor.
Mon client pense que je retourne ma veste à chaque fois qu'un flic fait bouh
Polis olmak nasıl bir şey peki?
Ça fait quoi d'être flic?
Dostum, polis olduğunuzda sireni kullanmanıza izin veriyorlar mı?
Quand t'étais flic, t'as déjà utilisé la sirène?
Peki polisken bir suç mahalline gittiğinizde şu sesi çıkarıyor musunuz? : Law and Order dizisindeki gibi?
Quand t'étais flic, t'es déjà arrivé en mode "bam bam", NY, Police judiciaire?
Bak bir de şu vardı dostum : Polis olunca kelepçelerini hatununla müstehcen şeyler yaparken kullandın mı hiç?
Et sinon, quand t'étais flic, t'as déjà utilisé tes menottes quand ça devenait chaud avec ta meuf?
Ben polisim lan!
Je suis une putain de flic!
Polise ne yaptın?
T'as fait quoi avec la flic?
Anlaşılan bir polis daha öldüreceksin.
On dirait que tu vas devoir tuer un autre flic après tout.
Daha genç bir polisken ortağımla devriyedeydik. Telsizden bir anons geçmişti.
Quand j'étais encore un simple flic, moi et mon équipier étions en patrouille, et une dépêche est venue à la radio.
Her yere baktım ama bir polis karısı olarak ortalıktan nasıl kaybolacağını biliyordu.
Je l'ai cherchée partout, mais étant femme de flic, elle savait comment disparaître.
Ben iyi polisim, sen kötü polis.
Je suis le bon flic, toi le méchant.
Ben iyi polis olamaz mıyım?
Je ne peux pas être le bon flic?
Kirli bir polise niye ihtiyacı var?
Pourquoi il a besoin d'un flic véreux?
Polis bu!
C'est une flic!
O polis kadın yüzünden.
C'est à cause de cette femme, cette flic.
O polisin senden hoşlandığını mı sanıyorsun?
Tu penses que cette flic t'aime bien?
Laura ve çocukları öldüren polisi mi öldüreceksin?
Tu vas tirer sur ce flic qui a tué Laura et ses enfants?
Bak, bir polisi öldürürsün onun yerini binlerce polis doldurur.
Tu tues un flic, et un millier d'autres prendront sa place.
Yalnızca polisken bu kadar faydam dokunabilir.
Y'a qu'en tant que flic que je peux en faire plus.
Adaylar, artik kötü polis oldugunu düsünüyor.
Les stagiaires pensent que tu es le mauvais flic, maintenant.
Ordu kaynaklı. Bu yüzden Ryan olabilir. Ya da Simon'un Gazze'de tanıştığı arkadaşı.
C'est d'origine militaire, donc ça peut être Ryan ou les amis que Simon s'est fait à Gaza ou les cartels dont Vasquez s'est occupée quand elle était flic au Texas.
Yani... Bir polis olarak böyle şeyler gördüğünden eminim.
Je suis sûre que tu as vu ce genre de truc en tant que flic.
Tahmin ediyorum seninki de polislikten kalma çocuk korkusu.
Je devine que le tien ce sont les enfants quand tu étais flic.
Alex, bana hemen bir şeyler ver bütün polisler seni bırakıp Ginny'nin katilini aramak istiyor.
Alex, donne-moi quelque chose, parce que là, chaque flic cherchant le meurtrier de Ginny monte un dossier contre toi.
Ne olursa olsun sen tanıdığım en iyi polissin.
Pour ce que ça vaut, tu es le meilleur flic que j'ai connu.
Sanırım kötü polis olmak isteyeceksin Sam.
Je suppose que tu veux être le méchant flic. Pourquoi dis-tu ça?
Polis olmak istemediğine emin misin?
T'es sûr de ne pas vouloir être un flic?
Bak bu adam bir polis katili.
Parce que ce type est un tueur de flic.
Artık tam bir polis ailesi oldun.
Tu es vraiment un membre de la famille d'un flic.
Polisi dövmen hiç oldu mu şimdi? Hem de bununla.
Comment peux-tu frapper un flic... avec cette arme?
Meslektaşına karşı fazla ileri gittiğini düşünmüyor musun?
Même si vous êtes flic aussi, là c'est vraiment trop!
Polis olan sensin! Ara bul!
C'est toi le flic, tu peux le trouver.
Ne kadar büyük bir bok yediysen artık dedektifin karısını bulup rüşvet vermeye çalışıyorsun.
Salaud, tu as fait une grosse erreur! Venir voir la femme d'un flic et lui donner de l'argent.
Zaten o dedektifin beni bulması an meselesi.
De toute façon, tôt ou tard, ce flic va me trouver.
Alt devresi bıçaklanan bir polisim yavşak!
Un flic a été poignardé, fils de pute!
Bir de sizi geçen gün eve bırakan polisten bahsettik.
On a parlé du flic qui t'a ramenée l'autre jour.
Ayrıca ben bir polisim arka yollardan gidebilirim.
Une demi-bouteille. Je suis flic, je peux prendre les petites routes.
Hadi ama herkesle evlenebilirdin ama gidip bir polisle nişanlanmak zorunda mıydın?
T'avais l'embarras du choix pour te recaser. et il a fallu que tu choisisses un flic?
- Annenin polis olduğunu sanıyordum.
Je pensais que ta mère était flic.
Evet, beni evlat edinen annem polis.
Oui, ma mère adoptive est flic.
"İyi polis, kötü polis" olayını bilirim ben.
- Allez! Je connais le truc du "bon flic", "mauvais flic".
Pekâlâ siz sonradan öğrenmiş olabilirsiniz ama ben bazı özelliklerimi babamdan aldım.
Oui, bon, toi et Abbie avez peut-être été ses protégées, mais j'ai hérité de mon père Instinct de flic.
İyi polis, kötü polis.
Bon flic, mauvais flic.
- Sen polissin.
T'es flic.