English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Flirt

Flirt translate French

477 parallel translation
Medeni insanlar, masumane bir flört olayına nerede nokta koyacaklarını bilirler.
Je pensais que les gens civilisés savaient où s'arrête un flirt innocent.
Frank'e mi asıldın?
Tu lui chipes son flirt?
Sonuçta hayatının ilk aşkı değildim.
Je n'étais pas son premier flirt!
Marthe ve David arasındaki flört nasıl gidiyor?
Où en est le flirt de david avec marthe?
- Belki başka bir kız bulmuştur.
- Il a un autre flirt.
Yok yere meydana geliyorlar. Basit bir dürtü, ufak bir flört, biraz da içkiyi kaçırınca...
Une impulsion, un flirt... un verre de trop.
- Benim de ufak bir flört için Lana Turner'a sözüm vardı.
J'ai rendez-vous. Un flirt bénin avec Lana Turner.
Hatırladığım kadarıyla çok acemi bir çapkındın ama bu hoşuma gitmişti.
Tu étais maladroit au flirt, mais j'aimais ça.
Eğer aptalca flörtlerin kendisini caydırmasına izin verirse de hiç bir zaman gelemeyecek.
Elle n'en sera jamais une si elle se laisse distraire par le flirt.
Peki ya sen ve Connie Mackenzie?
Et ton flirt, Connie MacKenzie?
Eğer bir kız kendisine cıvıyan her adamı öldürüyorsa erkeklerin kaçı ortada bir ayrılık olduğunu düşünür ki?
Si chaque fille tuait son flirt, il n'y aurait plus d'hommes!
Yani demek istediğin, bencil ve...
- Tu es méchante, égoïste, très flirt... ... Un peu pute
Park alanında aşna fişne olmayacağını söylemem gerek.
Tout flirt est interdit dans le parking.
Bu ilişkiden sen ne bekliyorsun?
Ce n'est pas juste un flirt?
Çünkü babanızla tanışmadan önce... hiç erkek arkadaşım olmamıştı.
Je n'avais jamais eu un autre flirt.
Bu yüzden sana kur yaptım.
C'était la raison de ce flirt.
Yok canım, çoluk çocuk işi bunlar.
Oh non, c'est un flirt d'adolescent.
Tabii ki, Mark'ın eskiden benim favori sevgilim olduğunu biliyorsundur.
Joanna, Mark vous a dit qu'il était mon flirt favori.
Aynı espriler, aynı yüzler, birbirimizi flört edemeyecek kadar uzun zamandır tanıyoruz..
Mêmes blagues, mêmes visages. Pas l'ombre d'un nouveau flirt.
Her neyse, bu homoseksüel aşna fişnalar fazlaca yeniyetmelik kokuyor.
Ce flirt homosexuel est puéril.
Flört günlerin bitti.
Le flirt est terminé.
Bir sevgili buldu, İtalyan değildi.
Elle avait un petit flirt, pas un ltalien.
N.Y. Üniversitesi'nde iki kredilik bir dersti.
Ma matière secondaire était le flirt. Ce cours vaut deux unités à NYU.
Ben de en favori yakışıklımın sen olduğu günlerde giydiğim elbiseyi giyerdim.
Je mettrais la robe que je portais quand vous étiez mon flirt préféré.
Bu küstahça yaşanan kısa macera artık sona erdi.
Son flirt présomptueux est fini.
Gençliğimizdeki flörtten o kadar farklı bir düzlemdeydi ki bu ikisi karşılaştırılamaz.
Ce n'était plus au même niveau, que notre flirt d'adolescent. C'est incomparable.
Ama bu flört, ihtiyaçları körükledi...
Mais ce flirt d'autrefois a éveillé le désir de...
Ben ne olduğumu biliyorum.
Premier flirt et elle s'improvise experte. - Je sais ce que j'ai besoin de savoir.
İnsan biraz flört edip yaramazlık yapmasa olmaz.
Oui, qui dit vacances dit petit flirt et petite cuite.
15 yıl sonra Fransız direnişinin lideri çıkan adamı tercih eden bir kıza asık olan ilk erkek değilim.
Je ne suis pas le premier a aimer une nana rencontrée au restau et fille d'un savant kidnappe, laquelle revoit son flirt d'enfance, qui l'a laissée sur une ile, mais réapparaît 15 ans plus tard en chef de la Resistance. Je sais.
Üniversitede çıktığım oğlanların çoğuyla sadece bu hikâyeler için birlikte oldum.
Après chaque flirt à la fac, je devenais conteuse.
Dorothy, şu anda biriyle çıkmasının çözüm olacağını sanmıyorum.
Un flirt ne résoudra pas tout.
Biraz flörte ne dersiniz?
Un petit flirt, peut-être?
İlk erkek arkadaşın!
Ton premier flirt!
Tabii ki, bir adam bunun bir ön sevişme olduğunu düşünüyorsa, herşeyi dinleyebilir.
Bien sûr, un gars écoutera n'importe quoi, s'il pense que c'est du flirt.
- Belki geçici bir şeydir.
- C'est peut-être juste un flirt.
Öylece gezip tozmak değil. Gerçek bir aşk. Ona ihtiyacım var.
Ce n'est pas un flirt, c'est de l'amour.
- Karısından mı sevgilisinden mi?
Épouse ou flirt?
Sevgilisindenmiş.
Flirt.
En son ne zaman biriyle çıktın?
À quand remonte ton dernier flirt?
İkimizin de evli olmasının tek iyi yanı bu flörtün üzerindeki baskıyı kaldırıyor olması.
Le fait qu'on soit mariés enlève beaucoup de pression à notre petit flirt.
İlk sevgilimin Harley'i vardı.
Mon premier flirt avait une Harley.
- Bu flört. - Hayır.
- Ça, c'était du flirt.
Aralarında adı konmamış bir şeyler var, bu yüzden kimseye bir şey söyleme.
Ce n'est qu'un flirt, alors n'en parle à personne.
Bu flörttür.
C'est du flirt.
SONSUZ FLÖRT TEORİSİ - Konuşmalıyız.
LA THEORIE DU FLIRT PERPETUEL
Kızın kurnaz ama, ben de bunun ilk randevusu olduğunu anlayacak kadar kurnazım.
Elle est intelligente et moi aussi pour deviner que c'est son premier flirt.
O, David'inki.
C'est le flirt de David.
Ya da Nan Wesson'a olan ilgin hakkında yazabilirsin.
L'argent, ou un flirt avec Nan.
Sadece flört etmek hoşuna gidiyor.
Elle est très flirt, c'est tout.
Onlarla öpüşmek nasıldı?
Et le flirt?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]