Flubber translate French
50 parallel translation
O bir Uçastik!
C'est du flubber!
Şimdi de kayar kalıp mekanizmasını dikkatlice Uçastik'in altına sürüyoruz.
Maintenant, on place délicatement le mécanisme de l'obturateur sous le flubber.
Gama ışıması, Uçastik'in içinde yarı kararlı bir ayrışmayı tetikleyecek. - Böylece aşırı miktarda bir enerji açığa çıkacak bu da Uçastik'e sevk edilecek.
Les rayons gamma déclenchent un déclin métastable dans le flubber, libérant l'énergie qui propulse le flubber.
- Bence gama ışıması akımını kontrol edersek Uçastik'in hareketlerine de hakim olabileceğiz.
Je crois qu'en contrôlant le flux de rayons gamma, on peut contrôler les mouvements du flubber lui-même.
Uçastik.
C'est du flubber.
Uçastik!
Du flubber.
Uçastik bu fakülteyi kurtarabilir.
Le flubber peut sauver l'université.
Uçastik'i arka cebime koyuyorum.
Le flubber est dans ma poche.
Yere çarpınca, Uçastik sayesinde hiç yaralanmadan yükseleceğim.
Quand je toucherai le sol, le flubber me fera rebondir.
500 miligram kadar kristalize Uçastik'i bildiğimiz el kremine ekleyelim.
J'ajoute 500 mg de flubber cristallisé à une crème hydratante commune.
Uçastikli karışımı golf topunun dışına sürelim.
J'applique la solution au flubber sur la surface de la balle de golf.
Uçastik'i ince bir katman halinde bovling topunun dışına sürelim.
J'applique une fine couche de flubber sur une boule de bowling.
Sıvı Uçastik ve uygun bir püskürtücü alet.
Du flubber fluide, avec un vaporisateur très pratique.
Uçastik, basketbol maçına gidecek.
Je suis tout ouïe. Le flubber va aller au match de basket.
Sıvı Uçastik'i ince bir tabaka halinde suni deriden imal edilmiş basketbol topuna uyguluyorum.
J'applique une fine couche de flubber sur la surface en cuir synthétique du ballon.
İkincil Uçastik deneyi.
Expérience flubber secondaire.
Boyadığımız her raptiyeye Uçastik sürdün mü?
Tu as mis le flubber sur chaque crampon avant de peindre?
Weber boyamadan önce her raptiyeye % 15 oranında Uçastik karışımı sürdün mü?
Tu as mis une solution de flubber à 15 % sur chaque crampon avant que Weber ne peigne?
Sara'ya Uçastik'in işlediğini bir şekilde kanıtlamalıyım.
Je dois prouver à Sara que le flubber marche.
Uçastik'i sakın haznesinden çıkarma.
Assure-toi que le flubber reste dans le conteneur.
Pekala Uçastik, ikimizin tanışma vakti geldi.
Bien, Flubber. Il est temps qu'on fasse connaissance, toi et moi.
Uçastik?
Flubber?
Uçastik! Neredesin?
Flubber, où es-tu?
- Uçastik. - Uçastik mi?
Le flubber.
Bebek şampuanı markası gibi.
Flubber? C'est un shampooing pour bébé?
Maçı kazanmamızı Uçastik sağladı.
Le flubber nous a fait gagner.
Havadaki bale çocukların ayakkabılarını uçastiklediğim için gerçekleşti.
J'ai mis du flubber sous les semelles des garçons.
Uçastik'i de sayarsak üç kişiyiz.
Et trois avec Flubber.
Uçastik.
Le flubber.
Uçastik'i götürmüşler.
Ils ont pris le flubber.
Uçastik'i satmaya geldim.
Je suis venu vous vendre le flubber.
Uçastik, hayal gücü çok kuvvetli bir maddedir.
Le flubber est une substance très instable.
Borcumuzun son ödeme tarihini 30 gün ileri atarsanız bildiğim her şeyi anlatırım ve size, oldukça fazla Uçastik imal edebilirim.
Donnez-nous 30 jours supplémentaires pour le prêt, et je vous dirai tout ce que je sais sur le flubber et j'en ferai en masse.
- Uçastik'i görebilir miyim?
Puis-je voir le flubber?
Çok ilginç Phil.
Le flubber. Très intéressant, Phil.
Uçastik'e bu sayede hakim olabiliyorum.
C'est pour pouvoir manipuler le flubber.
Anne! Uçastik kaçtı.
Le flubber est parti.
Teşekkürler. Bu filmde çılgın bilim adamı olacak mı?
Y aura-t-il du flubber dans ce film?
"Bayıldım", "Bayıldım", "Bayıldım"
Adoré. Adoré malgré le manque de flubber. "
Paslarımla, top sürmemle ve flubberdan yapılmış ayakkabılarımla çok işine yarayacağım.
Avec mes passes, mes tirs et mes chaussures en flubber.
Flubber ayaklarımı yakmaya başladı.
Le flubber me brûle les pieds.
Gretchen ve Flubber Meksika körfezindendir.
Des lamantins. Gretchen et Flubber sont du Golfe du Mexique.
Mükemmel! Lütfen çay fincanı büyüklüğünde bir kanişin girebileceği boyutta bir köpek girişi monte edin.
Excellent, faites moi une chatière s'il vous plait afin de laisser passer mes petits caniches en flubber!
Neden ben işimi hallederken içeri girip birkaç deney yapmıyorsunuz?
Pourquoi n'iriez vous pas malaxer votre flubber à l'intérieur pendant que je me met au travail.
This isn'tbreakfast club, orcurly sue, ormr. Mom, and it certainly isn't flubber.
Ce n'est pas "Breakfast Club", "Curly Sue", ou "Mr Mom", et encore moins "Flubber".
- Why are you hatin'on flubber?
- Pourquoi tu détestes "Flubber"?
- I would never hate on flubber.
- Jamais je ne détesterai "Flubber".
Flubber'ı hatırlıyor musun?
- Du tout. Mais tu te souviens de Flubber?
- Bu yaptığımız hile olmuyor mu?
Ce serait suspect si le flubber marchait tout de suite. Ce n'est pas de la triche?
Hüngür hüngür ağlayacak mısın?
Flubber?