Forestier translate French
242 parallel translation
Eskiden korucu olmak istiyordum.
Je voulais être forestier. Tu peux toujours.
Bu can sıkıcı adam konusunu kabul ediyorum ancak genellikle onlara av kıyafeti oduncu bıçağı ve bir günlük süre veriyorum.
Bon, je l'admets en ce qui concerne ce raseur Mais d'ordinaire je leur donne des vêtements de chasse un couteau de forestier, et une pleine journée d'avance
Arkada, ikinci kat.
- M. Forestier?
Gerekirse işini bitiririm. Çok şanslı. Bay Forestier nadiren evde olur.
- Alors, j'ouvre, tu frappes et, si besoin, je termine la chose.
İki haftadır burada, onu ancak iki kere görebildim.
- Il a de la chance, d'habitude, M. Forestier n'est jamais là. En 15 jours, je l'ai vu que 2 fois.
Şu "Bay Forestier" in, Matmazel Garance'ı tanıdığını mı söylüyorsunuz?
- Un peu de silence. Donc, ce soi-disant "M. Forestier"
Bay Forestier...
- Vous disiez donc?
Ama Matmazel Garance'a sorduğumda "Forster adında birini tanımıyorum." dedi.
M. Forestier, un homme si correct, si bien élevé.
Ama önce bize şu Bay Forestier kim, onu söyle.
Je ne comprends rien. - D'abord, vous allez nous dire gentiment qui est M. Forestier.
- Leick Thorne. Ormancıdır.
- Un forestier.
Orman gözetleme istasyonu sadece. Hepsi birbirine benzer.
C'est une cabane de garde forestier comme les autres.
- Loc'un orman bekçisini gördüm.
– J'ai vu le garde forestier. – Un pompier!
Oduncunun biri dün Atago Dağı'nda görmüş.
Un forestier les a vus hier au pied du Mont Atago...
Hemen yola çıkmanızı bu Ormancı mı teklif etti?
C'est le garde forestier qui a organisé votre fuite?
Ben bir orman korucusu olacağım.
On m'a dit je serai garde forestier.
Donu ormandaki yoldan başka yerlerde de aradınız mı?
Avez-vous cherché le slip ailleurs que dans le chemin forestier? Oui.
Çavuş, ormandaki şu yol ne için kullanılır?
Ce chemin forestier : Á quoi sert-il?
Fenwick Ormanları. Bu korunaklı açıklığın, tüylü ve kürklü sakinlerinin rahatı Orman Bekçisi Tully Bascombe tarafından gözetilir.
Dans ces clairières règne sur la gent à poils et à plumes... l'intendant forestier Tully Bascombe.
Ormancı istasyonundan başla yolun sonuna kadar git.
Aprés la maison du garde forestier, au bout.
Şimdi ormancı aradı. Bay.
Le garde forestier a appelé.
Bana geyikler hakkında herşeyi anlattı. Mesela onlar insanlar gibi hep bir arada yaşamazlarmış.
Et puis le garde forestier m'a raconté que les animaux ne restaient pas toujours ensemble comme les humains.
Şey... o... biz giderken kravatı ağaçta asılı bıraktık geri döndüğümüzde hala orada asılı duruyordu.
Quand je suis partie avec le garde forestier, la cravate est restée là. À notre retour, elle était toujours là.
Yabani Hayvanlar Federasyonu'ndan bir kaçık sipariş etmişti.
J'avais fait ça pour ce garde forestier taré.
Babam bir orman bekçisiydi.
Mon père était garde forestier.
ORMANCILIK UZMANI
UN EXPERT FORESTIER
Muhtemelen bir ormancıdır.
- Sûrement un garde forestier.
Daha iki ay önce oduncular ormanın kenarında yaşıyordu.
Tolo, regarde, le forestier habitait à l'orée du bois, il y a encore six mois.
Sersem bir ormancı beni bulup manastıra götürmüş. Öyle diyorlar.
Un garde forestier m'a trouvée et m'a portée jusqu'á l'abbaye.
Genelde bir korucu olur orada.
Il y a un garde-forestier là-bas.
Tanrım! Ormanlık arazi mi?
Un forestier?
Eve gideceğiz ve herşey iyi olacak. En azından eve gideceğiz.
Car un garde forestier arrive.
George, orman güvenliğini çağırsak?
George, on devrait appeler un garde forestier.
Ve Birleşik Devletler Orman Hizmetlerindenim Olası bir araç kazasını araştırıyorum, ölümlü vaya yaralı her ikiside olabilir.
Je travaille pour le service forestier et j'enquête sur un délit de fuite possible impliquant un animal qui aurait été tué ou blessé par une auto.
Şimdi, A-4 yolunda birşeye çarptığınızı biliyorum. I-90 dışında yangın yolunun orada mıydı?
Je sais que vous avez frappé une chose sur la route A-4, un chemin forestier de défense, près de la 90?
Hayır, tatlım. Bu Richard Smith, konuştuğum orman görevlisi bugün... evimize geldi.
C'est Richard Smith, le garde forestier dont je t'ai parlé, et qui est venu à la maison, aujourd'hui.
1933'te, açık havada ateş yakmanın, bu "doğal" ormanı tehlikeye atacağı endişesiyle yasaklandığını haber veren şaşkınlıktan afallamış bir korucu ziyaretine geldi.
En 1933, il reçut la visite d'un garde-forestier éberlué! Ce fonctionnaire lui intima l'ordre de ne pas faire de feux dehors, de peur de mettre en danger la croissance de cette forêt naturelle.
Sen orman polisisin.
Tu es un flic du Service Forestier.
- Ormandan.
- Au service forestier.
- Ormandan ineğini aldılar.
- Ils ont ta vache à l'enclos forestier.
Onlara orman polislerinin ne kadar anlayışlı olduklarını gösterdik sanırım.
Je crois qu'on leur a montré que le Service Forestier peut être flexible.
Peki ya orman polislerine karşı kıçını kollayan insanlar?
Et les gars qui ont sauvé ton cul à l'enclos forestier?
Orada birileri varsa telsizle haber verebiliriz.
Prévenons le garde forestier qui s'y trouve.
Bilgisayar, sanal güverteyi içinde at binme yolu ve... ona uygun at olan bir ağaçlık alana programla.
Programmez l'espace holodeck pour un décor forestier, avec un chemin et une monture appropriée.
- Eski bir tali yol.
- Un ancien chemin forestier.
Bir kerestecinin köpeği olmalıdır.
Un forestier a besoin d'un chien.
Yosemit'e gidip park koruyucusu olacağını yazıyor.
Il dit qu'il part à Yosemite pour devenir garde-forestier.
Brigadoon'da, teypten rüzgar esmedikçe gerçek park koruyucusu olamayacağını sanmış.
Pour être un vrai garde-forestier il faut écouter le thème de Brigadoon à fond.
- Onu tanımadığımı bayana söylemiştim. - Küstah!
- Je ne connais pas de M. Forestier.
Burada bir yerde korucu merkezi var mı?
Y a-t-il un garde forestier par ici?
Gördüklerini takdir etmesini bilmişti.
Ce capitaine forestier n'était pas mon ami pour rien.
Orman polisleri yakalamış.
Le service forestier l'a.