Forte translate French
9,320 parallel translation
Bu özgür ve güçlü kadın hayatımı kurtardı. Doğru bundan ibaret.
Cette femme forte et indépendante a sauvé ma vie, et c'est la vérité.
Yüzde iki klorit. Yüzde bir glakoni yüksek çözünürlükteki yağ tortusuyla beraber.
Euh, 2 % de chlorite, 1 % de glauconite avec une forte concentration de dépôt d'essence.
Hastaneden ilk çıktığımdan beri, Kester beni ayakta tuttu.
Depuis que j'ai quitté l'hôpital, Kester m'aidait à être forte.
Banliyölerde bile oy kaybı böyle devam ederse Prady alır.
- Oui, tu perds. Si l'abstention est aussi forte en banlieue, Prady va gagner.
Her türlü salgına dayanabilecek yeni bir insan ırkı yaratmak.
Créent une nouvelle race d'humain, assez forte pour résister à toute épidémie.
Sonra da onlarınkinden daha güçlü bir masala ihtiyacınız olacak.
Et vous aurez besoin d'une histoire plus forte que la leur.
Dawson, güçlü olman lazım.
Dawson, tu dois être forte.
Kasanın anahtarı nerede?
Où sont les clés de la chambre forte?
Onur duydum ama benim çok güzel ve sert bir karım var.
D'accord, c'est... c'est flatteur. Mais, euh, j'ai une très belle et très forte femme.
Annelerin işi hiç bitmez.
Michelle est très forte,
Ana akım hip hop'un ilk dönemine meraklı olduğunu bilmiyordum.
Oh! Ou que tu étais aussi forte.
Ellerimizi kaldırıp bir oylama yapsak mı?
Je pourrais vous prêter main forte? Putain!
İnsanlar sürekli sana çarpıyor, üzerine içki döküyor yüksek sesten kulağının zarı patlıyor.
Les gens te marchent sur les pieds, renversent leur verre sur toi, la musique est si forte que tes oreilles saignent.
- Bilmem ki. Güneşin parlak, paranın bol, erkeklerin aptal olduğu bir yere.
Quelque part où le soleil brille, la beuh est forte, et les mecs stupides.
- Güçlü biri, iyi olacaktır.
Elle est forte. ça va aller.
Güçlüsün.
Tu es forte.
6 ay önce MI5 tarafından el konulan, 9 kiloluk uranyum Leeds'deki kanıt kasalarından çalındı.
Il y a 6 mois, 11 kg d'uranium "yellow cake" saisis par le MI5 ont disparu de leur chambre forte à Leeds.
Seni bir yapay zekadan başka yenebilecek kimse yok mu?
- Tu es vraiment si prétentieux? Seule une intelligence artificielle serait plus forte que toi?
Büyük olasılıkla yüksek ateş neden olmuştur.
Probablement causée par forte fièvre.
Kanser gibi içinde güçlü ve şiddetle büyüyor.
Elle grandit en vous, forte et féroce, comme un cancer.
32, Yüksek eğitim, güçlü iradeli, yüksek adalet duygulu.
32 ans, bonne éducation, forte femme, un sens aigu de la justice.
- Evet, 2012 seçimlerinde tahmin edilen sorgulama verisinde...
- Oui, il y avait une forte variation avec les résultats attendus par
Kendinden emin, güçlü ve güzel hissettir bana.
Pour me sentir confiante, forte et belle.
Daha güçlü.
Plus forte.
Daha güçlü ve kendini daha önce hissetmediğin kadar iyi hissedeceksin.
Tu te sentiras mieux et plus forte que jamais.
Donovan bu yeni ve güçlü annesini sevecek.
Donovan aimera sa nouvelle mère, plus forte.
Anlıyorum, fakat hala sana bir şeyler fırlatma ihtimali çok yüksek.
Mais il reste une forte probabilité qu'elle te jette quelque chose dessus.
Ama bu baskı ona fazla geldi.
Mais la pression était trop forte pour lui.
Ustayım ama İran'ın telekomünikasyon ağına girmek?
- Je suis forte, mais pirater le réseau de communication de l'Iran?
Yalnız başına daha güçlü olacağını söylüyorum.
Elle serait peut-être plus forte toute seule.
Büyüyüp çok güçlü genç bir bayan oldu.
Elle est devenue une jeune femme très forte.
Jimmy büyüyüp çok güzel olmuş. Çok güçlü.
Elle est devenue si belle, elle est si forte.
Bizim kadar güçlü olmayabilir.
Elle peut ne pas être aussi forte que nous le sommes.
Sen daha bilge ve güçlüsün.
Vous êtes plus sage et forte.
Daha güçlü.
Elle est plus forte.
Freddy, bazen karşındaki hiç umursamıyormuş gibi görünebilir ama aslında senin kadar güçlü değildir.
Freddy, parfois une personne semble se ficher de tout, mais elle n'est pas aussi forte que toi.
Sert seviyorsun, öyle mi?
T'aimes la manière forte, hein? Tant mieux.
Hep güçlü kaldın sen.
Vous avez toujours été forte.
Çok iyisin.
Tu es forte.
Kendine iyi bak Amanda.
Reste forte... Amanda.
Belki bu onu güçlendirmiştir.
Ça va peut-être la rendre plus forte?
Eve gidip bir duş alıp sert bir içki içeceğim.
Je rentre prendre une douche et une boisson forte.
Önce kendini o suda boğulmaya bırakmalısın. Ama eninde sonunda yüzmeye başlayacaksın ve aldığın her nefes seni daha güçlü biri yapacak.
Tu dois te laisser te noyer dedans, mais, au final, tu commenceras à nager, et chaque respiration pour laquelle tu te bats te rendra plus forte
En azından senin için güçlüymüş gibi görünmek istedim.
Je voulais au moins prétendre être forte pour toi.
Onun ölümü taht için, en güçlü iddiası olan Navarre Kral'ı abisini daha da çok kızdırır.
Sa mort enragerait son rancunier de frère, le Roi de Navarre ; l'homme avec la plus forte prétention à mon trône.
Daha güçlü bir bağımız vardı.
Nous avions une connection plus forte.
Eşinin doğurganlığı had safhada olmalı. Sağlıklı, güçlü, ve anaç olmalı.
Ta partenaire doit être au début de sa fertilité... saine, forte... maternelle.
Bana ne oluyor bilmiyorum ama daha güçlü ve hızlıyım.
Quoi qu'il m'arrive, je suis plus forte. Je suis plus rapide.
Terfi konusunda çok iyi cidden.
Elle est très forte en promotions.
Büyük ihtimalle şiddetli kas spazmından başka bir şey değildir.
C'est sûrement juste une forte contraction musculaire.
Yüksek ateş, kilo kaybı ve ağır solunum güçlüğü.
Forte fièvre, perte de poids, de graves difficultés respiratoires.