Fransa translate French
5,507 parallel translation
Fransa'nın en birinci polisi olarak dostları görevden alıyor.
Maintenant qu'il est le 1er flic de France, il vire ses amis.
Ölümü tüm Fransa için büyük bir kayıp olmuştur.
Sa mort est une grande perte pour la France.
O zaman, meze olarak İsviçre olabilir ana yemek olarak da Fransa olabilir.
La Suisse, c'est comme l'entrée et la France, le plat principal.
Fransa.
En France.
Fransa!
En France!
Fransa Cumhurbaşkanı orada yemek yiyor.
Le président français va dîner là.
Fransa Cumhurbaşkanı kaju ve kakuleli murgh masala isteyebilir mi?
Est-ce que le président français peut y commander un murgh masala avec des noix de cajou et de la cardamome?
Fransa'da, bir şef için tek önemli olan Michelin yıldızlarıdır.
En France, ce qui compte pour un chef, c'est les étoiles Michelin.
Babam ben doğduktan sonra Fransa'ya kaçmış.
Mon père est parti en France avant ma naissance.
Fransa'nın üzerindeki bu lanet niyeydi?
Pourquoi la France a-t-elle été maudite?
Fransa'yı bir düşünün ve hükümdarına bir şey olursa nasıl acı çekeceğini.
Il faut penser à la France... et à sa souffrance s'il arrivait quelque chose à son dirigeant.
Sebebim kraliyetin gücünü Fransa'da en yüce şekilde tutmak.
Il s'agit de garder un pouvoir royal souverain en France.
Tabi Kral'ın veya Fransa'nın kendi annesinin idamının yararına olacağını düşünüyorsanız?
Sauf si l'un de vous pense que le roi, ou la France, bénéficieraient de l'exécution de sa propre mère?
Birlikte Fransa'dan uzakta yeni bir hayata başlayın.
Refaites votre vie tous les deux, loin de France.
Majesteleri Fransa'nin islerine burnunu sokacaklara ibret aldirmali.
Votre Majesté doit envoyer un message fort à ceux qui se mêleraient des affaires de la France.
Kral varisi olmadan ölürse Fransa'da iç savaç çikar.
Si le Roi meurt sans héritier, la France sera replonger dans la guerre civil.
Asagi bir Silahsorun sözüne karsilik Fransa'nin basbakaninin sözü mü?
La parole de modestes Mousquetaire contre celle du Premier Ministre?
Yaptiklarimi sirf Fransa için yaptim.
Ce que je fais, je le fais solennel - lement pour les intérêt de la France
Fransa'nin size ihtiyaci var ve Kral sizi seviyor.
La France a besoin de vous et le Roi vous aimes.
Henri Fransa için mi savaşacak?
Est-ce que Henri va partir se battre pour la France?
Neden Fransa'da değilsiniz, ve ülkeniz için savaşmıyorsunuz?
Pourquoi n'êtes-vous pas en France à vous battre pour votre pays?
Kısa bir süreliğine Fransa'da olacak.
Il n'est en France qu'un petit moment.
- Fransa'nın en iyi kumaşı.
Les meilleurs tissus que la France a à offrir. Une vitrine impressionante.
Selfridge çalışanları Fransa'da savaşıyor ayaklarında dandik botlarla ve suç bana atıldı.
Il y a des employés de Selfridge qui combattent en France avec des bottes de mauvaise qualité et je suis mis en cause.
Adım temize çıktığında savaşmak için Fransa'ya dönmeliyim.
Ecoutez, quand mon nom sera blanchi, je devrai aller me battre en France.
Fransa için savaşa gidiyor.
Il part se battre en France.
Aslında kendisi Fransa'da vize ile çalışan göçmen bir işçi.
En fait, c'est un travailleur immigré qui est en France avec un visa de travail.
Fransa, Avrupa'da en yüksek intihar oranına sahip.
La France a le plus fort taux de suicide d'Europe.
Naomi ve Anton'un güney Fransa'daki üzüm bağlarından.
Cela vient de Naomi et Anton qui ont des vignes dans le sud de la France.
Sonra da güvenli olan Fransa'ya ya da İspanya'ya sıvışmıştır.
Et qu'il soit parti pour la sécurité de la France ou de l'Espagne.
- Fransa'da.
En France.
Barcelona'da da iki oğlum var. - Kızım da Fransa'da.
J'en ai deux autres à Barcelone et ma fille en France.
Londra'da Cerrahlar Kraliyet Koleji Başkanı Sör William MacCormac'in hocalık yaptığı St. Thomas Hastanesi'nde ve Fransa'da Albert Calmette'nin hocalık yaptığı Pasteur Enstitüsü'nde eğitmenlik ve hekimlik yaparak geçirmiş.
Thomas de Londres sous les ordres de Sir William MacCormac, Président du Collège Royal de Chirurgie à l'institut Pasteur en France sous les ordres d'Albert Calmette.
Pekâlâ, ilk aday 13. yüzyıldan, Fransa'dan geliyor.
Le premier candidat nous vient de la France du 13e siècle.
Will bugün Fransa'ya doğru yola çıkıyor.
Will part aujourd'hui... en France.
Kimisi cehennem der, kimisi yeraltı dünyası der ben Fransa diyorum.
Oui. Certains l'appelle l'enfer, d'autres le monde inférieur. J'appelle ça la France.
Fransa sahilinde insansız bir akaryakıt istasyonu var.
Il y a une station d'essence abandonnée sur la côte française.
Efendim, Avrupa kıyılarına 50 mil uzaklıktayız ancak hâlâ Fransa Deniz Kuvvetleri ile irtibatımız yok.
Nous sommes à 80 km des côtes européennes et toujours pas de contact avec la marine française.
Fransa'daki son liman ziyaretimizde kız arkadaşıma geri gelip birlikte Paris'i gezeceğimize söz vermiştim.
À notre dernier accostage en France, j'ai promis à ma petite amie qu'on reviendrait visiter Paris ensemble.
Birileri kafamızın üzerinden Fransa yakınlarında bir yere nükleer bomba attı.
Une arme nucléaire nous a raté de peu.
Eğleniyorlar gibi. 14. Louis dönemi Fransa'nın mutlak monarşi dönemidir.
Ces types s'amusent vraiment bien. la monarchie française a atteint son apogée.
Fransa'ya ne olduğunu gördünüz.
Vous avez vu ce qui s'est passé en France.
Çok tuhaf bir eğlence anlayışınız varmış Amiral. Fransa'ya nükleer füze göndermek...
Vous avez une drôle de façon de fêter ça amiral... tirer un missile nucléaire sur la France.
Fransa sunumun bugün mü böceğim?
Ton exposé de français est aujourd'hui?
Sence oraya gideceğimizi bildiği için projemde Fransa'yı seçebileceğimi söylemiş olabilir mi?
Tu crois qu'elle m'a dit de choisir la France pour mon projet parce qu'elle savait qu'on irait?
Fransa Vatanseverlerle 1778 yılında müttefikti, malzeme sağlıyorlardı ve anlaşılan, şeytan çıkarma aletleride sağlamışlar.
Les français se sont alliés aux patriotes en 1778, fournissant des munitions, et, apparemment, des objets pour l'exorcisme des démons.
İngiltere'den, Fransa'dan, Rusya'dan benim kahramanımı arayacaklar.
L'Angleterre, la France, la Russie... Tout le monde voudra mon héro!
Mısır doğumluymuş, Fransa'da hiç akrabası yok.
Égyptienne, pas de famille en France.
Sonuçta Fransa'daki 17. yüzyıldan kalma bir şatoda evlenip içeriye altı tane beyaz atın çektiği posta arabasıyla gireceksen çıkışın da görkemli olmalı.
Ben, ouais, je veux dire, quand tu te marie dans un château du 17 ème siècle en France et que tu arrives dans une diligence tirée par six chevaux blancs, Tu dois faire une sortie impressionnante.
Kendisini ve halkını koruyacak bir bağ kurmak amacıyla Fransa'nın gelecek kralıyla evlenmek üzere Fransa'ya gönderildi.
Elle est envoyée en France pour y épouser le prochain roi, pour se sauver ainsi que son peuple, un lien qui devrait la protéger.
- Fransa çoktan yok olmuştu zaten.
La France était déjà morte.