Frappe translate French
16,183 parallel translation
Vur ona! Vur ona!
Frappe!
Teksas'ın geri kalanı gölgemizi avlarken istediğimiz yeri yağmalıyoruz.
On frappe où ça nous plaît pendant que tout le Texas poursuit nos ombres.
Ta ki üç gece önce Roy yanında Alton ile beraber kapımı tıklatana kadar.
Et un soir, y a 3 jours, on frappe à ma porte, c'était Roy, planté là, avec Alton.
Minik büyükannem şöyle derdi, "Demet içindeki sopayı kıramazsın."
Mamie disait toujours : "On ne frappe pas un essaim d'abeilles."
Kapı çaldı.
On frappe.
Zıplat fareyi! Şaplak at bana.
Frappe-moi!
- Sabaha tepelerine binmeliyiz!
- On frappe demain matin. - Allons-y!
- Bir gün birisi o koca kafana mermiyi sıkıverecek.
Qui frappe à la porte? Un jour, quelqu'un tirera une balle dans ta grosse tête!
Bana doğru vur.
Frappe vers moi!
Neden hep kötü vurucular en batıl inançlılar olur?
Pourquoi celui qui frappe pour.230 est-il le plus superstitieux?
Vuruştan önce benimle konuşma.
Ne me parle pas quand je frappe.
- Müdahale başlasın.
- Frappe autorisée.
SUPERMAN FÜZE SALDIRISINI ÖNLEDİ! SUPERMAN'DEN KAHRAMANSI KURTARIŞ
SUPERMAN EMPÊCHE UNE FRAPPE DE MISSILES!
Bir yumruk atasana!
Allez. Frappe-le!
Sonraki gut krizinin daha şiddetli olması dileğiyle...
Que la goutte le frappe sévèrement!
İstiyorsan hayalarıma kafa atabilirsin
Frappe-moi dans les valseuses Si tu veux
GELLERT GRINDELWALD KARA BÜYÜCÜ AVRUPA'DA TEKRAR SALDIRDI
LE MAGE NOIR FRAPPE ENCORE EN EUROPE
Babana vurdun mu?
Frappe ton père!
Seni yüzünden yumruklayan efsaneyi tanımıyor musun?
Tu ne reconnais pas une légende quand il te frappe au visage? Lui?
Top Sterling'e geldi. Sterling vuruyor.
Sterling reprend possession et frappe!
Dünya liderleri halklarına sakin olma çağrısında bulundu. Kolluk kuvvetleri Lehnsherr saldırmadan... MAGNETO ARANIYOR... onu bulmak istiyor.
Les notables appellent la population au calme, la police et l'armée tâchent de le retrouver avant qu'il frappe encore.
O asteroit çarparsa, hepimiz ölürüz.
Si l'astéroïde nous frappe, nous mourrons tous.
şimdi aşağıya inin!
Frappe le!
Vur!
Frappe le!
Kapoor'un Aryan Khanna'ya söyledikleri Aryan'ı, Sid Kapoor'a vurmak zorunda bıraktı.
Qu'a dit Kapoor à Khanna pour que celui-ci le frappe?
Pekala, Olney'deki şubeyi soydular.
D'accord? Ils ont frappé à Olney.
Archer City'deki bir şubeyi soydular.
Ils ont frappé à Archer City.
Sopayı topa salladın ama isabet ettiremedin.
T'as frappé dans le vide.
Arka arkaya üç kere ıskaladığını gördüm ve sonra tekrar sopayı aldığında topu sahadan dışarı fırlattı.
Je l'ai vu se faire sortir 3 fois, et la fois d'après, il a frappé la balle au-dessus de la tribune.
Evet, robotun beni dövdü, sonra da ormana kaçtı.
Votre robot m'a frappé et s'est fait la malle.
Yanlış kapıyı çalıyorsun.
Tu as frappé à la mauvaise porte, hombre.
İyi vuruş, McReynolds. Wow.
Bien frappé, McReynolds.
İyi atıştı.
Bien frappé.
- İyi vuruştu, Mac.
- Bien frappé, Mac!
- Hey, iyi vuruş.
- Bien frappé.
Siktir ya, dostum. Bitanesi benim omzuma geldi, ama, bak dediler ki, bir kç yıl önce, birinin kafasına gelmiş ve, gözü neredeyse yuvasından fırlayacakmış.
Moi, j'ai reçu une balle à l'épaule, mais on dit qu'il y a quelques années, un gars frappé à la tête s'est presque fait expulser un œil de l'orbite.
Eski belediye başka Dawn Kösemen bugün parmaklıklar ardına girdi. Son zamanlarda Zootopya'yı esir alan vahşi saldırıların başı olarak suçlanıyor.
L'ancienne mairesse Dawn Bellwether est derrière les barreaux, coupable d'avoir orchestré les attaques sauvages qui ont frappé Zootopia récemment.
- Vurmuyorum.
j'ai pas frappé.
Kapıyı çaldım.
J'ai frappé.
New York'taki LaGuardia havalimanından kalkıp Charlotte, Kuzey Carolina'ya giden US Havayolları'nın 1549 sefer sayılı uçağı havada felâket yaşadı.
Il venait de décoller de LaGuardia pour Charlotte, en Caroline du Nord, quand la catastrophe a frappé le vol US Airways 1549.
Sen, babana vurun. Miguel?
Frappe ton père.
Ona sertçe vurun.
Frappe fort!
Bana vur. - Onu bırak.
- Frappe-moi.
Daha güçlü.
Frappe ton père!
Yen onu. Daha güçlü.
Frappe-le!
- Bu benim torbam sikik.
- Et c'est mon sac de frappe, bordel.
- Gerçekten kaza mıydı? Yumrukları kocanın kafasına kafasına atarken, öyle miydi?
Était-ce vraiment un accident quand ses poings ont frappé le crâne de ton mari,
Sinirlenmedim, seni pek takmadım.
Je suis fâchée de ne pas vous avoir frappé.
Sonra bu sıra dağların eteğine bir asteroit çarptı.
Et au bas de cette chaîne de montagnes, un astéroïde a frappé.
Kim vurdu sana?
Qui t'as frappé?
Aryan, bana zarar verdiğini duyarsa işini bitirir senin.
Si Aryan apprend que vous m'avez frappé, il vous passera un savon.