English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ F ] / Fıstığım

Fıstığım translate French

402 parallel translation
- Ona bakıp dedim ki : "George beni seviyorsan, en havalı fıstığım zaten."
- Je lui ai dit : "George... si tu m'aimes, je suis la nana la plus excitante de la ville!"
Uslu ol, fıstığım.
Chut, mon lapin.
Yatma vakti fıstığım.
C'est l'heure de dormir, chérie.
Merhaba fıstığım.
Salut, crapule.
Bana öyle bakma, fıstığım.
Je l'ai. Merci.
Haydi dansa gidelim, fıstığım!
Allons danser, ma poulette!
Fıstığım...
Ma poulette...
Ben de senden hoşlanıyorum, fıstığım.
Toi aussi, tu me plais, ma poulette.
Bazen hayli garip şeyler düşünüyorsun, fıstığım.
Parfois, tu penses à des choses vraiment bizarres, ma poulette.
Benim için mahsuru yok, fıstığım.
C'est pas un problème pour moi, ma poulette.
Fıstığım!
Ma poulette!
Kaşla göz arasında benim küçük İspanyol fıstığım olacaksın.
Tu seras vite ma petite mamacita.
... derdim ki "hey fıstığım, et nerede?"
Où est la viande? " Je veux impressionner les gens.
Gidip küçük fıstığı karşılayayım.
Je vais aller accueillir la pouliche.
Böylece son olan müessif olayda araya girerek ortalığı Yatıştırmanızın taktire şayan olduğunu söyleme fırsatımız olur.
Nous serions honorés de vous compter parmi nous et de vous témoigner notre admiration quant à votre attitude durant l'émeute. Cordialement.
O şeyi fırlattığında oyuncak paraşüt falan sanmıştım.
Et quand vous l'avez jetée, je pensais que c'était un parachute, un jouet.
Fırtına başladığında bu pencereyi kapatmıştım.
J'ai fermé cette fenêtre quand l'orage a éclaté.
Eski bir atasözü vardır tatlım : "Fıstığına asıl ama yanında iken görmezlikten gel."
Il y a un vieux dicton : "Mieux vaut se cantonner à ce qu'on sait faire."
Yalnız, sadece kime oy vereceğine baktığımı açıklama fırsatı bulamamıştım.
Je n'ai pas eu le temps de lui expliquer que je voulais juste voir pour qui elle allait voter.
Attığımız fıstıkları hemen yutuvermişlerdi.
Je leur ai lancé des cacahuètes. Elles ont tout gobé.
Tuzlanmış yer fıstığın var mı, kabuklu?
Vous avez des cacahuètes salées, avec la coque?
- Babasının hizmetinde ayda 1000 franka çalıştığımı söylemeye cesaret edemedim.
Comment? Je n'ai pas ose dire.. .. que je ne gagnais que 1 000 F au service de son pere.
Bana saldırıldığında bunu yapma fırsatımız olmamıştı.
Nous n'en avons pas eu l'occasion lorsque j'ai été attaqué.
Şekerci, bütün çikolatalı fıstığın parasını geri verdi.
Le confiseur m'a remboursé mes cacahuètes fourrées.
Düşmanın sıkıştırdığı birliğimizi kurtarmamız gerekiyor askerlerimize ve silahlarına güç vererek zaferden zafere koşmamızı düşmanımızın zayıf tarafını bularak onu yenmemizi insanlar ve ülkeler arasında adaleti kurmamızı sağla.
Ecoute-nous avec bienveillance... nous, soldats qui T'invoquons... afin que, soutenus par Ta force... nous allions de victoire en victoire... et que nous vainquions l'oppression... et la cruauté de l'adversaire... pour que Ta justice règne... parmi les hommes et les nations.
Madge Brenner fıstığı mı var bu işin arkasında?
C'est cette nana, Madge Brenner?
Benim çıktığım şu fıstık.
La nana avec qui je sors.
Yaptığı çok yanlıştı. Arkadaşım Leroy'u pencereden fırlattı.
C'est du foutu culot d'avoir lancé mon bonhomme par la fenêtre!
Hatırlar mısın Albay? Black Mountains'de, Yerliler tarafından kuşatıIdığımızda.. .. bir fırsat yakalamıştık.
Vous vous souvenez, quand on a été cernés par les Indiens?
Uyandırıp dedi ki : "Seni bu şehrin en havalı fıstığı yapacağım."
Il m'a réveillée, et m'a dit : "Je vais faire de toi... la nana la plus excitante de la ville."
Sonra, bir barın arka kapısından sesizce sıvışmaya çalıştığımı fark ettim.
Ensuite, je me suis rendu compte que je prenais la f uite... par la porte de service du bar.
Bir Rus fıstığın ihanetine uğradınız mı hiç?
Vous avez déjà séduit une belle espionne russe?
Burada fıstığın var mı hiç?
Tu n'aurais pas des cacahouètes?
Neyin var, çam fıstığı mı?
Des pignons de pin?
Boğazına fıstık falan kaçtığını sanmıştım.
Je croyais qu'il s'étouffait avec les pistaches.
Orta sınıf ön yargılarımı... aşmak için çok çalıştığımı bilmeni istiyorum.
Je fais un gros effort pour oublier mes préjugés snobs.
Tuzsuz fıstığı sevmiyorum.
Elles m'étouffent!
Babamı, insanlığın o zayıf anında, gafil avlamıştım. Onu bu nedenle daha çok sevdiğimi hissettim.
J'avais surpris mon surhomme en flagrant délit d'humanité, et je sentis que je l'en aimais davantage.
Fırıncı kimin için çalıştığımı biliyor ve ne kadar müşterisi olursa olsun... ilk önce benimle ilgileniyordu.
Le patron savait. Il faisait le tour du comptoir et me servait le premier.
Cuma gecesi şehir merkezinde, bir fıstığı yakalama şansım var...
Vendredi soir à l'Hôtel de Ville.
Tabaktaki o küçük şeyleri yer fıstığı sandım.
J'ai pris les gousses pour des cacahuètes.
Bu fıstığın nasıl bir şey olduğunu anlatayım sana.
Voici ce qu'il y a sous le capot de Toast Melba.
Ben kaldırmaya kalksam San Andreas fayı kadar fıtığım olur.
Si j'en soulevais des comme ça, j'aurais une hernie... de la taille de la faille de St. Andréas.
Dün tartıştığımız şu fırsatı hatırlıyor musun?
Tu te souviens de l'opportunité dont nous discutions hier?
Partideki fıstığı da bana bırak. Tamam mı?
tu fais le boulot de merde, et tu me laisses les invités de la soirée.
Buraya sınıf atlatmaya çalıştığım için beni bağışlayın.
Excusez-moi d'essayer de remonter le niveau.
Mutfaktaki fırının nasıl çalıştığını bilen var mı?
Quelqu'un sait comment marche le four de la cuisine?
Binlerce M-Sınıfı Gezegen üzerinde çalıştım. Hiçbirinin atmosferinde nukleojenik parçacıkların olmadığını görmedim.
Toutes les planètes de classe M ont des particules nucléogéniques.
Bütün gün bornozumu giyip yer fıstığı salkımı yemek istedim.. Ve sabahları içki içmek istedim. Amacım olmadığını söyleme!
J'ai envie de manger des bonbons toute la journée, de picoler dés le matin.
Bekle. Hatırladığım kadarıyla, sakızı kafandan fıstık yağıyla çıkarabiliriz.
Si je me souviens bien de la rubrique "astuces", le remède miracle dans ce cas-là, c'est le beurre de cacahuète.
Tamam. Astım ilacın olmadan havamızı soluyamıyorsun Howard'ın da yer fıstığına alerjisi var ama yine de uzaylı olan ben oluyorum.
D'accord, tu ne peux pas respirer sans inhalateur, il est allergique aux noix terrestre, mais c'est moi l'alien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]