Galler translate French
370 parallel translation
Galler'in hiçbir yerinde bu kadar güzeli yoktu.
Dans tout le pays de Galles, il n'y en avait pas de si belle.
Galler kanı işte. Çok memnun oldum, Morgan.
Du bon vieux sang gallois, vous savez, et tout ce genre de choses.
60 yıl sonra Galler'in başkenti Sidney şehri bilinmeyen topraklarda 4 buçuk milyon km kareye kadar büyüdü.
Soixante ans plus tard, Sydney, capitale de la Nouvelle-Galles du Sud, avait englouti environ 300 hectares de terres en friche.
Ben yeni güney Galler bankasının müdürüyüm.
Directeur de la Banque de la Nouvelle-Galles du Sud.
Yeni Güney Galler'de kırmızılar var.
Il y des rats en Nouvelle-Galles du sud.
Şunu söyleyebilirim ki bir gün sende yeni Güney Galler'e gelmelisin.
"que je ne pourrais l'exprimer. " Un jour, il faudra que tu viennes en Nouvelle-Galles du Sud.
Eski bir mahkum olduğunuzu hatırlatırım ve burası Yeni Güney Galler. - Buda ikinci saldırınız.
Je vous rappelle aussi que vous êtes un ex-forçat et que nous sommes en Nouvelle-Galles du Sud.
Bundan böyle Northumbria Krallığınca bilinsin ki, ben, Galler Kralı Rodri, kızım Morgana'yı Kral Aella'ya veriyorum.
Sachez à travers le royaume de Northumbrie que moi, roi Rhodri du pays de Galles, offre au roi Aella la main de ma fille Morgana.
Ben Galler Kralı Rhodri, kabul ediyorum.
Moi aussi, roi Rhodri du pays de Galles, y consens également.
Bu Galler'in haritası.
Ceci est un plan du pays de Galles.
Galler mi? Bu cüruf yığını mı?
Le pays de Galles?
Onu Galler'den duyuluncaya kadar inleteceğim.
Je la ferai hurler jusqu'à ce qu'on l'entende au pays de Galles!
Bunun gibi aletler, Galler'deki kömür madenlerinde kullanıldı.
Comme dans les mines du Pays de Galles.
Galler savaşı kazansaydı eğer, kendi ırkımdan bir adamla evlenir ve... babamın kalesinde olurdum.
Si les Gallois avaient gagné la guerre, j'aurais été mariée à un homme de ma propre race au château de mon père.
Biliyor musun Pickering, bu adamı üçay boyunca elden geçirseydik... ya kabinede bakan ya da Galler'de müritleri olan bir vaiz olurdu.
Savez-vous que si je le prenais en mains pour 3 mois... j'en ferais un député ou un prédicateur.
Galler'de bir buzağım vardı.
J'avais un veau comme toi, dans mon pays.
Galler'de 28 gün ceza vermen yetmedi mi?
Vous m'avez collé 28 jours de taule. C'est pas assez?
Ama bu ülke Galler kadar iyi değil.
Mais ce pays ne vaut pas mon village, avec son lac.
Galler sanayisi için dev bir yapıt.
Un grand et fier monument de l'industrie galloise.
Londra'nın umrunda değil. Güney Galler sahili, denize çökse kimse farkına varmayacaktır.
Londres s'en fiche, le Sud Gallois pourrait s'effondrer sans qu'ils le remarquent.
Uluslararası durumun ciddiyetini göz önüne alan hükümet... bu komitelerin ilk görevinin... belli sayıdaki sivili güvenli bölgelere tahliye etmek olmasına... karar vermiştir. Bu bölgeler, Galler, Lake, Northumberland, Midlands,
Vu la gravité de la situation internationale, le gouvernement a décidé que la première tâche de ces comités sera d'organiser l'évacuation de certains civils dans des zones plus sûres comme le Pays de Galles, une partie du Northumberland, les midlands,
Eğer on dakika daha beklemiş olsalardı, Galler Prensi de havaya uçacaktı.
À dix minutes près le Prince de Galles sautait lui aussi.
Galler Prensi!
Ah! Le Prince de Galles.
Galler Adalet Vekili.
Le procureur général du Pays de Galles.
Sir Richard, Galler Adalet Vekilliğine atandı.
Sir Richard a été nommé procureur général du Pays de Galles.
Galler demek.
Du Pays de Galles.
Hele Galler için.
Mais pour le Pays de Galles.
Galler'in sisli yamaçlarında buldu Bayan Clifford'u ve ona göz kulak olmak için eve aldı.
Il a trouvé mademoiselle Clifford dans les brumes du pays de Galles... et l'a ramenée à la maison pour l'observer de plus près.
Bu yüzden ben, İskoçya'nın, İrlanda'nın ve Galler'in lordu Anjou, Britanya, Poutou ve Normandiya'nın,.. ... Maine'in, Gaskonya'nın ve Akitanya'nın kontu ve İngiltere'nin kralı olarak, Allah'ın inayetiyle sizi ölüme mahkûm ediyorum.
Par conséquent, moi, Henri, par la grâce de Dieu... roi des Anglais, seigneur d'Écosse, d'Irlande et du Pays de Galles... comte d'Anjou, de Bretagne, de Poitou et de Normandie... de Maine, de Gascogne et d'Aquitaine... je vous condamne à mort.
Yoksa Galler prensini beklemeyi mi tercih edersin?
Ou vous préfèreriez peut-être attendre le Prince de Galles.
"Müfettiş'Köpekbalığı'Harry Organs'ın Sancho Panza performansına gelince, tiz Galler aksanı seyirciyi şaşkına çevirdi ve küfürlü doğaçlamaları korkuttu."
"Quant à l'interprétation du Commissaire Organs en Sancho Pança, " on est surpris par son accent gallois et par ses mauvaises improvisations.
Galler'de ibre sallanmıyor.
Aucun mouvement au Pays de Galles.
Böylece Claude, Galler'e, Brown ailesini ziyarete gitti.
C'était décidé, Claude irait passer les vacances au pays de galles, dans Ia famille Brown.
Galler'de, Muriel yavaş yavaş iyileşti.
Au pays de galles, Anne conduisait lentement muriel vers Ia guérison.
Bunu geçen kış Galler'de yaptım.
- J'ai fait ça cet hiver.
Diurka, büyük umutlarla Galler'e gitti.
( narrateur ) : Et c'est Ie coeur rempli d'espoir que Diurka arriva au pays de galles.
Kraliyet gezisi sırasında şen şakrak ruh hali içindeki Bayan Lillie'nin, Galler Prensi Ekselansları Albert Edward'ın sırtından içeri kurbağa atmasına kırıldım.
Selon... cet écho, Mlle Lily, d'humeur enjouée, au cours d'une soirée... a glissé une grenouille dans le dos... du Prince de Galles.
Wallace, Güney Galler'deki Neath Vadisi'ndeki hat çalışması için gözlemci olarak işe alınmıştı.
Wallace a été utilisé pour examiner un itinéraire possible pour une ligne dans la vallée de Neath au Pays de Gales du sud.
Galler kırsalı, haftasonu doğa severleri için biçilmiş kaftandı.
La campagne Galloise était un plaisir au naturaliste du dimanche.
Wallace, Galler'in ötesine hiç geçmemişti,... fakat artık egzotizmin çekimine kapılmıştı.
Wallace n'avait jamais été ailleurs que dans le Pays de Gales, mais il n'était pas impressionné par l'exotique.
Günün büyük haberi, Britanyalı Boris Rodgers 57 kiloluk, Galler doğumlu eşini Ford Popular ve eksiksiz Dickens takımıyla takas etmeyi başardı.
La nouvelle de l'après-midi est que l'Anglais Boris Rodgers est parvenu à échanger sa femme galloise de 57 kg contre une Ford Popular et les œuvres complètes de Dickens.
Galler Prensi.
- Le prince de Galles.
İki yıl önce Galler prensi ile kötü oldunuz mu?
A Ascot, avec le Prince de Galles!
Jeeves, hanıma doktor geldiğini haber ver. Ve onun Galler Prensi'nin dostu olduğunu söyle.
Prévenez madame que le docteur est là et qu'il est proche du Prince de Galles.
Ben Galler Prensinin Çinli bir doktoru olduğunu bilmiyordum
J'ignorais que le Prince avait un médecin chinois.
Sen Galler Prensinden daha iyi durumda mı olduğunu söylüyorsun?
Vous êtes plus riche que le Prince?
Galler Prensi. "
Le Prince de Galles. "
Geç oldu. Galler Prensi için dans eder miyim diye soruyorlar.
Ils parlent comme si j'avais dansé avec le prince de Galles.
Güney Galler'de de durum aynı.
C'est la même chose dans le sud du pays de Galles.
Galler'deki " Tehlike!
Des Français!
Galler dilinde.
- Mais comment y avez-vous pensé?