Gerer translate French
8,220 parallel translation
Ya da 200.000 çocuk hastanesi işletmemeliyim. Ya da 12 milyon fritöz kullanmamalıyım.
Je ne devrais pas non plus gerer 200 000 hôpitaux pediatriques et 12 millions de friteuses
Güneyli işgalciler ellerinden geleni ardına koymasınlar.
Je peux gérer tout ce que les envahisseurs du Sud nous enverrons.
Tek yapman gereken boşanma davasını almak.
Tout ce que tu as à faire, c'est gérer son divorce.
Üstesinden gelebiliriz ama onlara bir teklif sunamayız.
On peut gérer ça, mais on ne peut pas leur donner une offre.
Niklaus ve ben bu işi hallederiz.
Niklaus et moi allons gérer ça.
Cemaatimizin, korkuyla baş etmek için festival ve ev yapımı dondurma kullanması çok güzel bence.
Je trouve que c'est inspirant de voir notre communauté gérer la peur avec un festival et de la crème glacée maison.
Çünkü hayatım karmakarışık ve kendimle ilgilenemesem de başkalarıyla ilgilenebiliyorum.
Parce que ma vie est en bordel et je suis obligée de m'occuper des autres quand j'arrive pas à gérer ma vie.
- Biz hallederdik.
- Je pouvais gérer ça.
Bak. Bırak bunu Klaus ve Elijah halletsin.
Laisse Klaus et Elijah gérer cela.
- Bırak ben anlaşayım, tamam mı?
Laisse-moi le gérer.
Birleşmesiyle ilgilenmemize ikna ettim de ondan.
Je l'ai convaincu de me laisser gérer sa fusion.
Kendimi gözlemleyebilirim. Bunu daha önce de yaptım.
Je peux le gérer, je l'ai déjà fait.
Hallederim.
Je peux gérer.
Şimdi bildiğimiz için, bununla başa çıkabiliriz.
Maintenant que nous savons, nous pouvons le gérer.
Küçük bir kız senin uğraşman için çok mu fazla?
Tu ne peux pas gérer une fillette?
Palmet Uyduları'nın işlemci gücünü karşılamak için bakır kablo kullanacaksınız.
Les câbles en cuivre pour gérer la vitesse de traitement
Zombi kıyameti bir kenara veda etmenin acısından kurtulmak güzel değil mi?
En mettant la menace d'une apocalypse zombie de coté, n'est ce pas agréable de ne pas avoir à gérer la douleur de dire au revoir?
Onlarla nasıl başa çıkacağımı düşünüyordum.
J'ai essayé de trouver comment les gérer.
- Yardım hattı tamam mı?
Tu peux gérer la hotline?
Biliyorsun, ben bu derdi hiç düşünmemiştim, Stefan, ama günler özledim Eğer sadece big brother izin
Vous savez, je ne pensais jamais que je dirais cela, Stefan, mais je manque les jours où vous venez de laisser votre grand frère gérer tout le sale boulot.
Tam olarak bir şeyleri doğru yollarla halledemedim.
Je n'ai pas vraiment gérer ça de la bonne manière.
Ben hallederim.
Je peux gérer ça.
Eğer sen hamileyken bütün bunları halledebiliyorsan ben de hamile değilken altından kalkarım.
Si tu peux t'en occuper en étant enceinte, je peux gérer une partie en ne l'étant pas.
Zor insanlarla baş edebilirim.
Je peux gérer les gens difficiles.
Tristan'la bile başa çıkamıyorsun.
Oh, vous ne pouvez même pas gérer Tristan.
- Kendi başına halledebilirim.
Je peux gérer ça.
- Neyi halledeceksin?
Tu peux gérer quoi?
Ben halledebilirim.
Je peux gérer ça.
- Onu hallederiz.
Oh, nous pouvons gérer cela.
- Bunu halledebilir misin sence?
Vous pensez pouvoir gérer celui-ci?
Kötü biten bir ilişkisi olduysa her gün mutlu gelinlerle uğraşmak öfkesini arttırabilir.
Si sa relation s'est mal finie, gérer des mariées heureuses peut alimenter sa colère.
Haber yayılmadan önce kendi işlerini halletmesi gerekiyor.
Il est désespéré de gérer ses affaires avant que ça se sache.
Ben halledeceğim.
Je vais gérer.
- Hallederim dediysem hallederim. - Tamam.
Quand je vous dis que je vais gérer, je vais gérer.
Mike, bu bir şakaydı.
Tu dois gérer la réunion toi-même.
Bu kelepçeyi çıkarmaları gerektiğini söyle.
Il faut que tu leur dises que c'est bien d'enlever ce bracelet. C'est le seul moyen de gérer tout ça.
Her şeyi tek başına çözmeye çalıştın.
Tu as décidé que tu pourrais tout gérer toute seule.
Rachel, bu görüşmeye tek başına girmelisin.
Tu dois gérer cette réunion toute seule.
Yani beni kontrol etmeyi kes.
Alors arrête de vouloir tout gérer.
Kontrol etme hakkında ne demiştin?
Qu'est-ce que je viens de te dire sur vouloir tout gérer?
Ama o hisleri detaylarıyla incelememiz gerek.
Mais il faut gérer ces sentiments.
Resmi olarak halledecegim merak etme.
Je vais gérer ça officiellement, ne vous en faites pas.
Bununla başa çıkmanın tek yolu tıbba odaklanmaktır.
Le seul moyen de gérer ça... le seul moyen... est de se concentrer sur la médecine.
Attın çünkü o çocukları aileleriyle beraber gördün ve bu acı sana fazla geldi.
Mais parce que tu as vu ces enfants avec leurs parents et tu ne pouvais pas gérer cette peine.
Ve sen bununla baş edebilirsin.
Et vous serez capable de gérer ça.
Bu ayki kredi kartı faturasını ben karşılasam ya?
Alors, pourquoi tu ne me laisses pas gérer la facture de carte de crédit ce mois-ci, hein?
Bunu diplomatik olarak halletmek istiyorlar.
Ils veulent gérer ça diplomatiquement.
- Başa çıkamayacağımız bir şey yok.
Rien que l'on ne puisse gérer.
Kesinti ben hallederim.
Un blackout, je peux gérer.
Siz iki serserinin başıma açtığı işlerle baş edebilirim sandım.
Je croyais pouvoir tout gérer.
Azılı bir misafirle uğraşıyorum.
Sans moi pour gérer les invités récalcitrants.