English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Geçmis

Geçmis translate French

10,865 parallel translation
Bass Master'la ilgili bazi geçmis tarihli yayinlara bakma zamanim olur.
Je vais enfin avoir le temps de lire quelques numéros de Pêche au leurre magazine.
Bu vaka çocuklardaki geçmiş hayat deneyimleri bildirgemiz olabilir.
La manifestation des vies antérieures chez l'enfant, c'est fascinant.
Günümüz fobileri büyük ihtimalle geçmiş yaşam deneyimlerimize dayanıyor.
Des phobies probablement issues de tragédies d'une vie passée
Sanırım yeteneğim sana geçmiş.
Tu t'en sors bien.
Korkunun elimi ayağımı bağlamasına izin verdiğimi söylemek yazar olmadığımı söylemek gibi olur ki, onun yerine "Beni tekrar dünyaya sürün artık benden geçmiş zaten" demek yeridir.
Dire que j'autorise la peur à me paralyser serait comme dire que je ne suis pas, en fait, un écrivain, ce qui serait semblable à dire, "Regardez, me condamner ainsi de retour sur la terre, dont je ne suis plus."
Ayrıca, bütün operasyonun başına geçmiş olacağım.
Je serai au sommet de toute l'action.
Geçmiş geçmiştir.
Ce qui est passé est passé.
Yerine de bu geçmiş.
Remplacés par ça.
Gerçi biriniz tesadüfen geçmiş gibi. Bu yüzden de şansını israf etmesin.
Même si l'un d'entre vous est passé ric-rac, ne gâchez pas cette chance.
Bisikletle güneye doğru gidiyormuş. Kontrolü kaybedip orta çizgiyi geçmiş. Tam burada yüksek hız yüzünden takla atmaya başlamış.
On dirait que la moto a pris la direction du sud, perdu le contrôle, traversé la ligne centrale, allé droit sur le bas-côté juste ici à grande vitesse.
Saat 03 : 50'de birisi benzin almadan kredi kartını geçmiş.
A 3 : 50, quelqu'un s'est servi d'une carte de crédit, mais n'a pas pris d'essence.
Kurşun delip geçmiş.
La balle a transpercé.
Bayan Crawley'in tarafına geçmiş.
- Elle s'en doutait.
Biliyorum. Evet ama her zaman söylerim. Geçmiş geçmişte kaldı.
Je le sais. laissons le passé derrière nous.
Tamam, burada kalıp gelmiş geçmiş en iyileri sıralayabiliriz ama hala polise elle tutulur bir kanıt vermemiz gerek.
Ok, on peut rester là et faire la liste des meilleurs coups de A mais on a encore besoin de quelque chose de réel à donner à la police.
Bir Jonas Flemming oluşturup, ona bir geçmiş yaratmak zor olmazdı...
Il leur serait facile de créer un Jonas Flemming. lui donner une histoire...
Sabıka kaydı yok, geçmiş kaydı yok.
Aucun casier judiciaire, aucun antécédent.
Bu Reddington ve Keen arasındaki tüm bu kişisel bağ konuşmaları neden onu seçtiği, bazı paylaşılmış geçmiş...
Toutes ces discussions sur les liens personnels entre Reddington et Keen, pourquoi il l'a choisie, une histoire commune...
Mobilyaların modası geçmiş.
Le mobilier est daté.
Üzerinden 14 sene geçmiş.
Il s'avère que ça s'est passé il y a 14 ans.
Hadad bu şeyin içinde Pasifik'i üç ayda geçmiş.
Ça a pris 3 semaines à Hadad pour traverser le Pacifique dans ce truc.
Ben, Jimmy Shive-Overly vakti geçmiş bir yazarın köpeği olmayacağım.
Putain non. Moi, Jimmy Shive-Overly, ne serai pas le Laquais d'un ringard.
Geçmiş olsun.
Tant pis pour toi.
Edith söz konusu olunca öyle şeyler söylüyorum ki, iş işten geçmiş oluyor
Avec Edith, je viens de dire les choses et puis ils ne peux pas être non-dits.
Ardından eski adıyla KGB'ye geçmiş.
puis dans l'ancien KGB.
Yoksa sürükleyerek mahkemeye getiririm onu. Baban kendinden geçmiş.
Ton papa a froid dehors
"İnananlar sorguya çekilmeyecek... "... ama ölümden yaşama geçmiş olacaklar.
Quiconque croit ne sera pas jugé, mais est passé de la mort à la vie.
Alfredo'nun araba hırsızlığında uzman olduğunu biliyoruz ama bağımlılığı teknik gereksinimleri karşılamasının zorlaştırdığı zaman daha geleneksel suç dallarına geçmiş.
- Alfredo est expert en vol de voiture. Mais quand la drogue l'a empêché de faire ce travail, il s'est tourné vers un crime - plus traditionnel.
O da kendinden geçmiş durumda.
Elle aussi est inconsciente.
Bu arada Shikadailer'in takımı da geçmiş.
Au passage, l'Unité Shikadai est passée aussi.
Şimdi sana bakalım, neredeyse aradan 20 yıl geçmiş ve Broadway'e geri mi dönüyorsun?
Et regarde, presque 20 ans plus tard, tu es de retour à Broadway?
İlk tanıştığım Jason geçmiş yıllarda beraber seyahet ettiğim Jason butun kalbimle hayranlık duyduğum birisi
Le Jason avec qui j'ai cheminé ces dernières années, est quelqu'un que j'admire de tout mon cœur.
Meraktan soruyorum. Zavallı bir Batılı fahişe ülkeme gelip de bana sapkın Kur'an yorumlarını dayatabileceğini sanması için nasıl çarpık yollardan geçmiş olabilir ki?
J'aimerai savoir quel chemin tordu a pu amener une putain occidentale à penser qu'elle pourrait venir en mon pays me dicter sa mauvaise interprétation du Coran?
- Geçmiş olsun.
Bien joué.
Bunu modası geçmiş evrak arşivleriyle toparlamak imkansız olurdu.
Et impossible de réutiliser les documents papier obsolètes.
Yatma vakti geçmiş gibi saatine bakınıp duruyor.
Elle regarde sa montre comme si elle devrait déjà dormir.
Bu kesinlikle gelmiş geçmiş en korkunç Cadılar Bayramıydı.
c'est définitivement le plus effrayant des Halloween.
- Castle, aradan 30 sene geçmiş.
Castle, c'était il y a plus de 30 ans.
Gelmiş geçmiş en kötü öğretmenim.
Je suis littéralement le pire enseignant.
Ne tür bir geçmiş?
Quel genre de passé?
Modası geçmiş.
C'est dépassé.
Bir polis memurunun sahip olabileceği gelmiş geçmiş en iyi iki şey.
Ce sont encore les meilleurs outils dont disposent les agents de police.
- Dalgasını geçmiş bir yargıç ve sinirli bir üniversite 1. sınıf öğrencisiyle kurtulduk.
On peut peut-être s'en sortir avec un juge amusé et un jeune étudiant d'université très énervé.
Ayrıca kurşun vücuttan geçmiş ve iliak atardamarını parçalamış.
La balle aurait transpercé le corps et compromis l'artère iliaque externe.
10 yıl geçmiş gibi hissettim.
J'ai pris dix ans.
Sen, Dev, Rachel'ı "normal" bir hayat yaşamak için modası geçmiş bir müessesede eşin olarak kabul ediyor musun?
Dev, acceptez-vous de prendre Rachel pour partenaire dans les liens sans doute désuets du mariage afin de mener une vie "normale"?
Geçmiş oluyorsun yani.
C'est plus que la moyenne.
- Geçmiş geçmişte kaldı.
Ça appartient au passé.
- Nasıl geçmiş?
- Ça s'est passé comment?
"... sonsuzluğun ilk saniyesi geçmiş olur! "
"la première seconde d'éternité aura passée!"
Enerjisi bitmiş galiba. Batarya koruma moduna geçmiş.
Il semble s'être éteint, pour conserver les batteries.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]