Gilbert translate French
920 parallel translation
Sizlere, François Jacques Dubois Gilbert Beaugard'ın başyapıtını sunmaktan gurur duyuyorum.
C'est maintenant mon privilège... de dévoiler le chef-d'œuvre... de François Jacques Dubois Guilbert Beaugard.
Doğru Gilbert.
Tu as raison, Gilbert.
- Kes artık Gilbert!
- Ça suffit, Gilbert!
Gilbert, bu kadar korkunç olma!
Ne sois pas si horrible!
- Onu sen mi öldürdün? - Gilbert!
- C'est toi qui l'as tuée?
- Gilbert nerede?
- Oh! Où est Gilbert?
Bayan Jorgensen, oğlu, Dorothy, MacCaulay, hatta Morelli.
Mme Jorgensen, Gilbert, Dorothy, MacCaulay...
Babam Gilbert'la beni öldürmeliydi.
Papa aurait dû nous tuer, Gilbert et moi.
Oraya Gilbert'ı koy.
Mets Gilbert.
Gilbert'in yanına kim oturacak?
Et à côté de Gilbert?
Sen bunu anlardın, değil mi Gilbert?
Vous comprenez cela, n'est-ce pas, Gilbert?
Gilbert'ı tedirgin ediyorsun.
Gilbert n'est pas tranquille.
Evdeyiz, Gilbert.
Nous sommes à la maison, Gilbert.
Sen, Gilbert Martin, bu kadını karın olarak kabul ederek yaşam boyunca sadece onu sevmeyi, onurlandırmayı, ona itaat ederek, sadece ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun?
Gilbert Martin, voulez-vous la prendre pour épouse et jurez-vous de l'aimer, la chérir et lui rester fidèle jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Tanrı seni korusun, Gilbert.
- Au revoir. - Que Dieu vous garde.
Gilbert Martin.
- Gilbert Martin.
Haçlı Seferine giden Gilbert Beldon, mesela, 12 yaşında bir kızla evlenmiş.
Gilbert Beldon... le croisé, a épousé une Isabelle de Machin Chose, âgée de 12 ans.
Fairbanks'lar, Gilbert'ler, Valentino'lar!
Les Fairbanks, les Gilbert, les Valentino!
Mabel Normand ve John Gilbert 1 0.000 gece önce bu havuzda yüzmüşlerdi.
Les bains de Mabel Normand et John Gilbert remontaient á dix mille minuits.
Gilbert Edwards adında bir başka birini daha tanıyorum.
Je connais un autre Gilbert Edwards.
Demek adının Gilbert Edwards olduğunu söyledi.
L'homme a dit s'appeler Gilbert Edwards?
Sonra Gilbert Edwards imzasını attı.
Et il a signé Gilbert Edwards.
Benim ki Gilbert Bowen.
Gilbert Bowen.
Molly ve Gilbert Bowen.
"Marty et Gilbert Bowen."
Elbette, şerif. "Gilbert Wilkes, Eyalet Başkenti."
"Gouverneur Wilkes, Capitole"
Biraz konuşur, canasta oynar, gramofon plaklarını dinlerdik. Çoğunlukla Gilbert ve Sullivan.
Nous parlions, jouions à la canasta, écoutions des opérettes.
Pekala, Gilbert ve Sullivan hiç duymuşmuydunuz?
Les deux réunies. Maggie, comment est-ce arrivé?
- Gilbert'e.
- Gilberte? - Gilberte, oui.
Dr. Gilbert ona baksın.
J'appelle le Dr Gilbert.
Bir genç kızı baştan çıkartmakla suçlanan... Lord Gilbert'in topraklarındaki bir mahalle papazı, lordun askerleri tarafından yakalandı ve... derhal sivil mahkemeye çıkarıldı.
Un prêtre paroissial du domaine de Lord Gilbert, qui est accusé d'avoir débauché une jeune fille, a été arrêté par les soldats de Sa Seigneurie et déféré devant les cours civiles.
Lord Gilbert kralın arkadaşı.
Lord Gilbert est son ami.
Kaçmaya çalıştı... ama Lord Gilbert'in askerleri onu yakaladı ve... lordun gözü önünde onu öldürdüler.
Il a essayé de s'échapper mais les soldats de Lord Gilbert l'ont attrapé et en présence de sa Seigneurie, l'ont tué.
" Lord Gilbert'in şövalyeleri, onun emirleriyle ve onun varlığı önünde, kilisenin bir papazını tutuklamış ve öldürmüştür.
" Parce que des hommes en armes appartenant à Lord Gilbert à ses ordres et en sa présence ont arrêté et tué un prêtre de l'Eglise,
İngiltere Başpiskoposu siz yüce ekselanslarından, Lordlar kaması kanunlarına göre... Lord Gilbert'i tutuklamanızı, ve cinayet ithamı ile suçlamanızı talep ediyorum. "
Primat d'Angleterre, demande maintenant que Votre Altesse en application des lois du Royaume appréhende Lord Gilbert et prononce à son endroit une inculpation de meurtre. "
Lord Gilbert bir papazı öldürdü.
Lord Gilbert a tué un prêtre.
Kanunlara göre Gilbert, yargılanmak üzere onu kiliseye teslim etmeliydi.
Gilbert aurait dû remettre l'accusé à l'Eglise en vue du procès.
Gilbert bana başvurdu ve... ona papazı tutuklama hakkını verdim.
Gilbert voulait avoir recours à moi, je lui ai donné licence d'arrêter ce prêtre.
Peki ya Gilbert'i suçlamazsam?
Et si je n'inculpais pas Gilbert?
Evet, Lord Gilbert kaderiyle yüzleşecek kıyamet gününde, aynı hepimizin yüzleşeceği gibi.
Oh pour ça, Lord Gilbert subira son destin le jour du jugement, comme nous tous.
Lord Gilbert bunun hesabını verecek, çoktan lanetlendi efendim.
Lord Gilbert subira ce jugement en étant déjà damné, Sire.
Lord Gilbert'in kutsal şeylere saygısızlık ederek... işlediği cinayetle tutuklanması...
Oh, si, l'ordre du Roi d'arrêter Lord Gilbert sous l'inculpation de meurtre sacrilège.
Bir tutuklama olacak, ama bu Lord Gilbert olmayacak.
Il y aura arrestation mais pas celle de Lord Gilbert.
Daha sonra, Lord Gilbert'in huzurunda ve onun emriyle... Lord Gilbert'in adamları, yakaladıkları rahip kaçmaya çalşırken onu öldürmüşlerdir.
De plus, en présence de Lord Gilbert et sur son ordre, ses hommes se sont saisis du prêtre alors qu'il essayait de s'échapper et l'ont tué.
- Lütfen Gilbert.
- Je t'en prie, Gilbert.
Niye olmasın?
- Gilbert!
- Gilbert mı?
- Gilbert?
Gilbert Clark, suçsuz.
Gilbert Clark, non coupable,
Gilbert!
Gilbert!
- Gilbert'lere uğrayacaktım.
Tony, lis ça ce soir.
Eh, ben de kesinlikle bu niyetdeyim.
Avez-vous déjà entendu parler de Gilbert et Sullivan?
Lord Gilbert, kralın lütfuyla İngiltere Baronu,
Lord Gilbert,