Gloucester translate French
201 parallel translation
Bu ıskuna, Massachusetts'teki Gloucester'dan geliyor.
On est de Gloucester, dans le Massachusetts.
Ben Gloucester'a gitmek istemiyorum.
Je ne veux pas aller à Gloucester.
Ambarlarımızı balıkla doldurup Gloucester'a döndüğümüzde... aileni bulmana yardım ederiz.
Quand on rentrera à Gloucester la cale pleine, on t'aidera à retrouver tes parents.
Gloucester'a şimdi dönersek... kendimiz ve ailemiz için çıkaracağımız bütün kışın rızkını kaybedebiliriz.
Si on rentre, on perd notre gagne-pain, nous et nos familles.
Hiç yolcu taşımayan bir sürü tekne... Gloucester açıklarında kayboldu.
Y a eu des bateaux perdus sans passager.
Bu, Gloucester'daki en güzel ıskuna.
C'est le plus beau de Gloucester!
Bu av seferinde de Gloucester'a bizden önce dönecek galiba.
II va nous devancer.
Gloucester'a demir atacağız, o hâlâ burada... balık tutmak için cebelleşecek. Haksız çıkarsam halibut balığına ondan daha beter benzeyeyim.
Il sera toujours là à en baver, ou alors je suis plus morue que lui!
O da bizim gibi Gloucester'dan.
De Gloucester comme nous.
Walt Cushman Gloucester'a benden önce dönerse, kendimi yılan balığıyla asarım.
Si Walt Cushman me bat, que je sois pendu!
Flying Swan'dan Gloucester'a mektup gönderecek olan var mı?
Est-ce que quelqu'un sur le Flying Swan a du courrier pour Gloucester?
Gloucester'a gönderilecek bir şey var mı?
Du courrier?
Gloucester'a gönderecek bir şeyin yok mu?
Du courrier pour Gloucester?
Belki de Gloucester'a kadar kürek çekersin ya da yüzersin.
Tu vas ramer ou nager jusqu'à Gloucester, peut-être.
Karinamı dağıtacak değilim, ama Gloucester'a... Walt Cushman'dan önce varacağım, işte o kadar. Sen gemiyi rotasında tut yeter.
Je vais pas éventrer la quille, mais je serai avant à Gloucester!
Gloucester'da beş altı tane sevgilim var.
J'en ai cinq ou six à Gloucester.
Burada, Gloucester'da seninle kalmak ve yine balık avına gitmek istiyorum.
Je veux rester avec vous à Gloucester et aller à la pêche.
Daha Gloucester'a varmadık.
On est pas à Gloucester.
Üç yüzyıl boyunca... Gloucester erkeklerinin karıları ve çocukları bu kıyıda durup ağlaştılar :
Depuis trois siècles, femmes et enfants ont de cette rive, crié :
Yıllar boyunca... Gloucester kadınları, gözleyip bekleyecekler. Ufkun ötesindeki erkeklerine dualarını ve inançlarını gönderecekler.
Dans les années à venir, les femmes de Gloucester attendront et adresseront leurs prières par-delà l'horizon
Gloucester'te bir ölüyü dört yıl sonra mezarından çıkarmıştık. Tırnak ve saçlarında bile hala yeterince zehir vardı.
J'ai examiné le cadavre d'un homme 4 ans après, il restait du poison dans les ongles et les cheveux.
Glouster Hotel.
hôtel Gloucester.
GLOUCESTER
GLOUCESTER
Gloucester Adasında her yer yazın bile böyle olur.
Ca sera toujours la maison d'été humide de Gloucester Island.
Glok-ister. - Glo-kister Limanı.
Le port de Gloucester.
Hayır, Gloucester'de hiç üs yok.
Non, pas de base à Gloucester.
Glokester... Gloucester, ha?
Gloucester?
Boom! Denizaltı bu yere yapışık oluyor. - Glo-kester İzlandası.
Sous-marin coincé sur Gloucester Island.
- Gloucester Adasında Rus paraşütçüsü mü?
- Un parachutiste russe? - Oui!
- Gloucester Adasının her yerindeler.
- Gloucester Island en grouille.
Metni okuyabilirsem devam edeceğim.
Je les y ai suivis, comme Gloucester, dans King Lear.
Anlıyorum. 18, 19 nüfuslu evlere bunun siparişini veriyorum.
Il m'est arrivé de placer cet ouvrage à Gloucester.
Gloucester'in yerini biliyor musunuz, Ayin?
Vous connaissez?
Kral Lear'den Gloucester kılığında peşlerine düştüm.
Je les suivis à Gloucester en Roi Lear.
- Yok. - Double Gloucester?
Double Gloucester?
Gloucester ceylanı cinayeti.
" Le meurtre de palace Gloucester.
Gloucester meydanı cinayeti.
"Le meurtre de place Gloucester."
- Gloucester. - Kendim için sormuyorum.
- A Gloucester, Massachusetts.
- Gloucester'da mı?
- A Gloucester?
Armonk'daki küçük iş hafta sonlarını Larry'nin Gloucester'daki lanet olası sahil kulübesinde onun sevimli gözlerini onun kaygısız, tatlı, lanet olası sürekli gülümsemesini!
Et leurs week-ends à la campagne... et son cabanon de merde au bord de la mer... et son regard si "simpatico"... et son éternel sourire mielleux plaqué sur la gueule!
- Gloucester'a.
- Où vas-tu?
Dinle beni Massachusetts Gloucester'a götüreceksin.
Emmenez-moi à Gloucester, dans le Massachusetts.
Gloucester, Mass? Benimle dalga mı geçiyorsun?
Vous rigolez ou quoi?
Lordum, gelen haberlere göre, Gloucester Düşesinin ikiz cin doğurduğunu duydum.
J'ai entendu dire que la Duchesse a eu deux jumeaux : des lutins!
Gloucester Baş Delisi,
Chef Aliéné de Gloucester,
Gloucester dükü sizi istiyor.
Le duc de Gloucester veut vous parler.
Kuşatma emri verilmiş olan Gloucester dükü... bir İrlandalı tarafından yönlendiriliyor.
Le duc de Gloucester, à qui la conduite du siège a été confiée... est entièrement guidé par un lrlandais.
Glouster Hotel lütfen.
A l'hôtel Gloucester.
Gloucester. Polis teşkilatı.
La police.
- Evet, Gloucester'da. Harika.
Epatant...
- Gloucester'dan geliyorsun, ha?
Tu arrives de Gloucester?