Glüten translate French
90 parallel translation
Mmm, eğer içinde ceviz, glüten, süt, yumurta, ve ya soya yoksa, hoşuma gidecektir.
Mmm, si il n'y a pas de cacahuètes, gluten, lait, oeufs, ou soja dedans, Je vais adorer.
İçinde glüten olmasın.
C'est sans gluten.
- Glüten özü.
- De l'extrait de Gluten.
Yalnızca glütensiz yemek yiyor bense glüten nedir bilmiyorum ama glütene bayıldığımı biliyorum.
Elle ne mange que des trucs sans gluten. Je sais pas ce que c'est, mais je sais que j'adore ça.
- Senin de mi glüten'e alerjin var?
Tu es allergique au gluten?
- Ben glüten yemem Paul.
- Il fait trop chaud. - Je mange pas de gluten.
Artık glüten yemeyeceğini söylemiştin.
- Tu disais vouloir éviter le gluten.
... cep telefonlarında yapmacık bayağı boşboğazlık edersiniz beleş glüten kuruyemiş satın alırsınız henüz karbon ayak izinizin anlayışı yok! Karbon ayak izimi tam g.
Vous bavardez, mangez sans gluten... sans rien piger de l'empreinte carbone.
Glüten içerebilir. Dostum, bu düzenleme saçmalık.
C'est vraiment de la connerie ce truc.
Ya da diş eti iltihabı ya da şiddetli glüten alerjisi.
Ou la gingivite.
Asitsiz üzüm suyumuz ev yapımı, organik, glüten içermeyen hormonsuz dolma biber kekleri.
J'ai du jus de raisin sans sulfates et des cupcakes maison, bio et sans gluten, à la courgette issue du commerce équitable!
Ya glüten intoleransı * varsa?
Et s'il était allergique au gluten?
Glüten ne?
Quel gluten?
Yemek sorumlunuza buğday, sütlü ürün,... çerez, glüten, deniz ürünü, badem ezmesi olmayacak dedim. Bunun nesi bu kadar zor ki?
J'ai dit ni blé, ni produits laitiers, ni noix, ni gluten, ni fruits de mer, c'est si dur?
Bu noodle da glüten mi var?
Il n'y a pas de gluten dans ces nouilles?
Max, benim bölümdeki kadının biri glüten * siz neyimiz olduğunu bilmek istiyor. Ona ne söyleyeyim?
Max, une cliente veut savoir si on a quelque chose sans gluten.
Katkı maddesi yok, glüten yok, sodyum yok.
Ni GMS, ni gluten, ni sel.
Evde glüten ya da şeker olan her şeyden kurtuluyorum.
Je me débarrasse de tout ce qui contient du gluten ou du sucre.
- Glüten senin için Çok zararlı.
C'est très mauvais.
Glüten gibi kokuyor.
Elle sent la farine.
Bende glüten alerjisi var.
J'ai d'importantes allergies au gluten.
Glüten, mısır şurubu, bu zehir.
Gluten, sirop de maïs, ce poison.
Bir sabah uyanıp içinde süt ürünü ve glüten olmayan lazanya yap diye tutturmayacaksın, değil mi?
Tu ne va pas soudainement te réveiller un jour et demander que je fasse des lasagnes sans gluten, n'est-ce pas?
- Bunların içinde hangisinde glüten yok?
- Il y a du sans gluten?
Çünkü sistemime glüten girerse benimle uğraşmak hiç istemezsiniz.
Croyez-moi, vous ne voulez pas que j'ingère du gluten.
Glüten yemeyi bırakırsan bütün gün kendini daha iyi hissediyorsun.
Mais si t'arrêtais le gluten, tu te sentirais mieux.
Kendini kötü hissediyorsan, glüten yüzünden!
C'est le gluten qui nous bousille.
Kim dedi sana glüten yeme diye?
Qui raconte ces conneries? Si, c'est vrai.
Glüten soyut bir kavram.
Le gluten, c'est un terme général.
Kalori bir glüten.
Les calories, c'est du gluten.
Biri sana glüten yeme dedi herhalde. Sen de "Glüten yemeyeyim ben" oldun.
Un mec te dit qu'il faut pas manger de gluten, et toi : "Ah ouais, d'accord."
Glüten sağlıksız oğlum.
Le gluten, ça craint.
Bende glüten intoleransı var, yani yediğim şeylere çok dikkat etmem gerekiyor.
Bon, j'ai une intolérance au gluten, donc je dois faire très attention à ce que je mange.
Hayatının çok da mükemmel olmadığını kanıtlamak için kendini glüten intoleransın varmış gibi kandırman daha beter bir şey.
Tu sais, te convaincre toi-même que tu es intolérant au gluten parce que ta vie est trop parfaite c'est pire.
Glüten ve süt yok. Bunu Kansas'ta bulamazsın.
Garanti sans gluten ni lactose, impossible à trouver au Kansas.
- Ben almayayım, glüten yemiyorum.
Je passes mon tour. Je mange jamais de gluten.
- Glüten neyin nesi?
C'est quoi du gluten?
Onda glüten yok bence.
Je suis sur qu'il n'y a rien de gluten là-dedans.
80'lerde cadılar bayramı denince akla çabuk yanan kostümler, glüten kaynağı şekerler gelirdi. Ayrıca perili eve girmek için feragat belgesi imzalama mecburiyeti yoktu.
Halloween dans les années 80 c'était le temps où les costumes étaient hautement inflammables, les sucreries étaient remplies de gluten, et vous n'aviez pas à signer une autorisation légale pour entrer dans une maison hantée.
Glüten, sıfır kalori, tuz?
Gluten, calories, sel?
Benim de glüten alerjim var.
Et au gluten.
Glüten ile bir sorunun mu var?
Tu as des problèmes avec?
Evet, babacım, glüten ile sorunum var.
Oui, Papa.
Ayrıca et, balık, kümes hayvanı, glüten, şeker ya da süt ürünleri yemediğinden emin olmalısın.
Oh, aussi, si tu pouvais t'assurer qu'il ne mange pas de viande, poisson, volaille, gluten, sucre ou de produits laitiers.
Sanki birinde glüten alerjisi var ama bu beynindeymiş gibi.
C'est comme si quelqu'un avait une allergie au gluten, mais, vous comprenez, dans le cerveau.
- Ve ayrıca, şu anda glüten yapmıyorum, yani ben...
En plus je mange sans gluten, alors... Palmer.
Unutmayın, kabuklu yemiş, şeker glüten ve marketten alınan gıdalar yok.
n'oubliez pas, sans noisette, sans sucre, sans gluten, sans lactose!
- Glüten yemiyor.
Elle ne mange pas de gluten.
Glüten.
De gluten.
- Glüten ne biliyorum tabii!
- Si, je te dis.
Yağ bir glüten.
Le gras, pareil.