Gospel translate French
173 parallel translation
- Bu sözcükler Gospel İncil'inden.
Ce sont les mots de l'Évangile.
Dini bir şarkı.
Un gospel.
Çünkü Gospel incili papazı olmak istedim!
Pour jouer au pasteur!
Gospel'leri yazabiliriz
Nous écrirons les Évangiles
Ve emekli olduğumuzda Gospel'leri yazabiliriz
Une fois à la retraite Nous écrirons les Évangiles
Bugünkü prοgramda gοspel... rhythm and blues, νe caz dinleyeceksiniz.
Aujourd'hui, nous avons au programme du gospel, du rhythm and blues, et du jazz,
Βu gοspel'ı çοk seνiyοrum.
J'adore ce gospel.
Gοspel'ı blues'dan bile iyi biliyοrum... çünkü İncil'imi beyaz adam yazdι... νe zencilerin çοğu hayatlarιnι İncil'e göre yaşar.
Je connais mieux le gospel que, Dieu m'emporte, le blues, car l'homme blanc a écrit ma Bible et c'est à elle que la majorité des Noirs essaie de se conformer.
- Sanırım dini şarkılar söylüyorlar.
- je crois qu'ils enregistrent du gospel.
Hayır, değil. Dini müzik şarkıcısı. Avukatımızın eşi olur.
Non, c'est une chanteuse de gospel, c'est la femme de notre avocat.
Altıydı saat, oraya vardığında ve dokuzdu, ruhani müzik başladığında.
Elle arriva à 18 h et la salle se mit à chauffer Au rythme du Gospel d'ici 21 h
Gospel Misyoner Birliği.
L'association des missionnaires évangéliques.
Ama pazarları bir saat İncil okuyorlar ve o zaman kesinlikle vaaz veriliyor.
Mais ils ont chaque soir une heure du gospel du dimanche matin et c'est sûr que ce type prêche.
Ben de bir miktar parayı Foursquare Gospel Kilisesi'ne verdim.
Alors, j'en ai donné une bonne partie à l'église de gospel.
Rahip William A. Dexter, Gospel Misyonu Baptist Kilisesi'nin başıyım.
Révérend William Dexter, chef de L'Eglise baptiste du Vrai Evangile.
Bunların hepsi gerçekti.
Ça c'est du gospel pur!
Bu imkansız görünebilir, Ama hepsi gerçekti
Même si ça te semble incroyable, c'est du gospel pur!
Bu imkansız görünebilir, Ama hepsi gerçektir.
Même si ça te semble incroyable, c'est ça le gospel pur!
Hepsi gerçektir bunların.
Ça, c'est du gospel pur.
Hepsi gerçektir bunların.
Ça, c'est du gospel... pur!
Harikaydı. Rock, salsa, gospel.
Rock, salsa, gospel...
Çılgına dönenler yalnızca "Gospel" söyleyenlerdir.
Les chanteurs de gospels sont les seuls à se lâcher.
Ve eğer kişilik bölünmesiyle karşılaşmıyorsan, bu onun İncil formatında gelmesindendir.
Si vous ne pouvez surmonter le léger délire d'un gospel...
- Dini müzik festivali için gelmişler.
- La chorale allait à un festival de gospel.
Bunu Harlem-freaking-Gospel Korosu olmaksızın da yapabilirsin?
- Pour écouter la chorale de Harlem?
Günümüz gerçeklerine göre...
Dans le gospel d'aujourd'hui,...
Müziğimiz, rock'n'roll müziği temelde asıl veya blues ritmidir.
Notre musique... Le rock'n'roll est base sur le gospel et le R B.
Yüzüme siyah bir ayakkabı boyası sürüp zencilerin balosuna katılamam çünkü ne bileyim, artık kendimi daha fazla beyaz hissetmiyorum, diyemem.
On peut pas se noircir la face et chanter du gospel... parce qu'on se sent moins blanc.
Amy Grant dinlemeye başlarsın, ama ondan önce şunu bil... saat gecenin üçü ve sen Visa kartını TV'deki o korkunç lavanta saçlı kaltağa veriyorsun.
Ca commence en écoutant du gospel et ça finie en donnant de l'argent à des mecs à cheveux bleus à la télé
- Ayin istemez. Bana iş gerek.
Je veux pas de gospel, mais du boulot.
Biliyor musun, King Bee, aslına bakarsan, dinî müziği gerçekten çok seviyorum.
En fait, j'ai toujours écouté et adoré le gospel.
Bütün Pazar günü, dinî müzik çalacağız ama şimdi, Ray Charles'tan biraz daha'Çalkala'dinleyelim.
lci le gospel, c'est le dimanche, mais aujourd'hui, nous allons écouter Mess Around, par Ray Charles.
Bu dinî bir şarkı.
C'est du gospel.
Ama di... dinî... dinî müziği buna dönüştürmek, doğru değil.
Mais de quel droit tu te permets de chanter du gospel à ta manière?
Bak, ben hayatım boyunca dinî müzik ve blues çaldım.
Depuis mon enfance, je chante du gospel et du blues. J'ai ça en moi.
Bu söylediğin dinî şarkı!
C'est du gospel que tu chantes!
Ah, Mary Ann, senden bir aşk şarkısını dinî şarkı duygusuyla söylemeni istesem, ne hissederdin?
Mary Ann, ça te gênerait de chanter des ballades dans un style gospel?
İyi de, dinî müziğin bütün konusu aşktır zaten, değil mi?
Le gospel est amour de toute façon.
Her ilkbaharda İncil turuna çıkıyoruz.
On fait une tournée de gospel au printemps.
Gospel korosu.
Un chœur de gospel.
Tina Woo, Cappela grubunun üyesi Shenanigans takımının başkan yardımcısı.
Tina Woo, membre de la troupe de gospel, co-présidente de la troupe d'improvisation Shenanigans.
Üzgünüm, daha fazla kilise müziği pazarlayamam.
Désolé, je ne peux plus vendre du gospel.
Ve bu tür müzik satmıyor.
Et le gospel, comme ça, ne se vend pas.
Sorun müzik mi, söyleyiş tarzım mı?
C'est le gospel, ou ma facon de chanter?
İlham verirlerdi insana. Gospel şarkıları da böyledir.
De la même façon que le gospel.
Eğer beyaz ya da Asyalı olamayacaksam... o zaman üçüncü tercih olarak Afro-Amerikan olmayı isterdim... çünkü hep bir gospel müzisyeni olmayı istemişimdir... ve ayrıca kalçanın büyümesini en az dert edecek olanlar zenci erkeklerdir.
Si j'étais pas blanche et que je pouvais pas être asiatique, mon troisième choix serait afro-américaine, j'ai toujours rêvé de chanter du gospel, et puis les hommes noirs font moins d'histoires si tu as un gros cul.
İlahileri hatırlar mısın?
Tu te souviens du Gospel?
Ayin müziği mi?
- Du gospel?
Daha önce kimse RB ile dinî müziği birleştirmemişti.
On croit tous que tu vas passer à la vitesse supérieure, car personne n'a combiné le RB et le gospel avant toi.
- Kilise şarkımızı beğenmedi.
Il n'a pas aimé notre gospel.
- Çok uzun bir.....
( Gospel dans léglise )