Grand hotel translate French
298 parallel translation
Ben Senf, Grand Hotel'in resepsiyon görevlisi.
lci le portier du Grand Hôtel.
Grand Hotel'de kalıyorum.
Je suis descendu au Grand Hôtel.
Grand Hotel'de yaşamak için çok uzaklardan geldim.
Je viens de loin.
Grand Hotel.
Le Grand Hôtel...
Grand Hotel, günaydın. Baron von Geigern'in odası cevap vermiyor.
La chambre du baron von Geigern ne répond pas.
Grand Hotel, günaydın. Madam Grusinskaya'yı kim arıyor?
Qui demande Mme Grusinskaya?
Grand Hotel'de ne yapıyoruz?
Et que fait-on au Grand Hôtel?
Ama burada, Grand Hotel'de lortlar gibi yaşadığınızı biliyorum.
Mais vous vivez ici sur un grand pied.
Grand Hotel hiç bu kadar sessiz olmamıştı.
Comme le Grand Hôtel est silencieux.
Grand Hotel, Paris.
Grand Hôtel, Paris.
Orada Grand Hotel var mı bakalım?
Il y a un Grand Hôtel à Paris?
Dünyanın her yerinde bir Grand Hotel vardır.
Il y a des "Grand Hôtel" partout.
Grand Hotel. Hep aynı.
Le Grand Hôtel...
"Cumartesi günü Batum'daki Grand Hotel'de görüşürüz. Seni seviyorum."
"Rendez-vous samedi au Grand Hôtel de Batoumi."
Ç - Evet, Grand Hotel'de.
- Oui, au Grand Hotel.
Klasik filmler kuşağı gururla sunar. "Grand Hotel" adlı filmde Greta Garbo, John Barrymore, Joan Crawford, Wallace Beery ve Lionel Barrymore karşınızda.
Nous sommes heureux de présenter l'un des grands classiques du cinéma : Greta Garbo, John Barrymore, Joan Crawford, Wallace Beery et Lionel Barrymore dans "Grand Hotel".
ve şimdi de "Grand Hotel", başrollerinde Greta Garbo, John Barrymore, Joan Crawford, Wallace Beery and Lionel Barrymore oynuyor.
Et à présent, Grand Hotel, avec Greta Garbo, John Barrymore, Joan Crawford, Wallace Beery et Lionel Barrymore.
Dan, karım yarın Grand Hotel'de bir toplantı düzenliyor.
Ma femme organise une petite soirée demain au Grand Hôtel.
Beni arayan olursa Grand Hotel'deyim.
Je serai au Grand Hôtel si on a besoin de moi.
The Grand Hotel en iyisi.
Eh bien, il y a le Grand Hôtel, c'est le mieux.
- Şanghay'da nerede kalacaksınız?
- Où séjournerez-vous? - Au Grand Hôtel.
Grand Otel'deki özel dedektif.
- Le détective du Grand Hôtel.
Büyük işin bu gece, değil mi?
Alors, c'est pour ce soir ton grand coup! hôtel particulier.
Hayır, Sadece Grand Otelin bir kutu kibriti
Rien, à part une boîte d'allumettes du Grand Hôtel.
O kibritler!
Les allumettes! Vous avez dit le Grand Hôtel?
O zaman katil... Oradaydı ve belki de halen Grand Otel de
Alors l'assassin... a été ou est toujours au Grand Hôtel.
Bu harika.
On l'emmènera au grand village de Brattleboro... ses magasins, son hôtel de ville, et on ira au bal. Parfait!
Buraya büyük bir otel kurabiliriz. Düşünce bu zaten.
On construira un grand hôtel là?
İskenderiye ile Bingazi arasındaki en büyük otel bu efendim. - Kaç tane dedim.
C'est le plus grand hôtel de la région.
Grand Otel'de büyük mücevher hırsızlığı.
Des millions de bijoux volés au Grand Hôtel.
En yakın zamanda pirinci satacağız ve lüks bir otele yerleşeceğiz.
Avec l'argent du riz, nous irons dans un grand hôtel.
Burada otel işletmiyoruz.
C'est pas un grand hôtel ici.
Ernest şimdi bana sık sık ziyaret ettiği engelli arkadaşından bahsediyordu.
Etiez-vous avec lui jusqu'à la fin? Non, il est mon à l'étranger, à Paris. j'ai reçu un télégramme la nuit dernière du directeur du Grand Hôtel.
Hayır, Grendon Otel'de akşam yemeğine davetliydim.
J'étais à un dîner au Grand-Hôtel.
Florida'daki büyük bir otelde balayındalar.
Ils passent leur lune de miel dans un grand hôtel de Floride.
- Sus. Burası klas bir otel.
C'est un grand hôtel.
"Ne yapıyorsun?" diye soruyor. "Büyük bir otelim var." diyorum. Önemli kişi. "Sana bir teklifim var." diyorum.
Je dis : "J'ai un grand hôtel et j'ai une proposition."
Büyük Otel Potemkin'de kalıyoruz.
Nous sommes au Grand Hôtel Potemkin.
Büyük Otel Potemkin'e gidelim.
Ils sont au Grand Hôtel Potemkin.
Evet, daha önceden Büyük Otel Göring'di. Ondan önce de Büyük Otel Bismarck.
Oui, c'est l'ancien Grand Hôtel Göring... et avant, c'était le Grand Hôtel Bismarck.
Otel büyük, viski muhteşem.
L'hôtel est grand, le whisky, excellent.
Bu otel odasından sıkıldım, sanırım dükkânda kalmak beni daha rahat hissettirecek.
Supposons que j'en aie marre de cette chambre d'hôtel, et que le grand magasin me convienne mieux...
Uzun sürmez, hemen dönerim.
Ils sont au Grand Hôtel. J'y vais etje reviens tout de suite.
Kahretsin, Grand Otel'den geçmemiz gerek.
- Nom de Dieu, on est obligés de passer devant le Grand Hôtel, c'est épouvantable. Je t'expliquerai.
Ben de sana haber vermek için Reims'i aradım.
Alors, je t'ai appelé au Grand Hôtel à Reims.
Üzgünüm beyler ; ama otel dolu. Size sadece büyük yataklı tek bir oda verebilirim.
Je suis désolée, mais l'hôtel est complet.Je n'ai plus qu'une chambre avec un grand lit..
Huzur ve sessizlik içinde açık havada uyumak, otelden çok daha iyi değil miymiş?
Dormir au grand air comme ça, dans le calme et dans le silence, c'est pas mieux que l'hôtel?
Avusturya'lı bir kadınla Grand Otel'de sabaha kadar seviştik.
Une Autrichienne... Au Grand Hôtel, on a fait l'amour toute la nuit!
Harika bir oteldir.
C'est un grand hôtel.
Burası birinci sınıf bir otel.
- C'est un grand hôtel.
Bir de buraya birinci sınıf otel diyorsun.
Vous appelez ça un grand hôtel?