English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Gras

Gras translate French

1,990 parallel translation
Ve biraz kalori ve tuz sayesinde.
Et un petit peu de gras et de sel.
Festival için biraz erken degil mi?
- Un peu tôt pour Mardi Gras, non? - Ouais.
Sanki cadılar bayramı için çocuğumu getirmişim gibi hissediyorum.
J'ai l'impression de déposer mon fils à un bal masqué de mardi-gras.
Bir gram yağ görsün hemen yemeyi bırakır.
Le moindre bout de gras, et il ne mangeait plus.
Yağlı kısımdan atmak diye düşün.
- Enlever du gras. - Ah, OK.
Gayet iyi bir yağ parçası.
Le gras, c'est bon.
Justin, Allah aşkına, yer misin şu yağ kısmını da?
Justin, pour l'amour du ciel, mange ton gras.
Şu yağ parçası ile,... yedi ailenin karnı doyar.
On pourrait nourrir sept familles avec ce petit bout de gras.
Belki yediğim yağların etkisindendir,... ama babam paradan dem vurmaya başlar başlamaz,... benim gözler gitti,... ve söylediklerinin tek kelimesini bile duymamaya başladım.
Peut-être que c'est dû à tout le gras que j'ai mangé, mais dès que mon père a commencé à parler d'argent, mes yeux sont devenus vides et je n'ai plus écouté un mot de ce qu'il disait.
Mesela, bir gazetecinin eline geçerse ne olur?
Par exemple... Un journaliste un peu fouineur en ferait ses choux gras.
Kenevir tohumlarını yiyebilirsiniz ve bu tohumlar gerekli olan bütün amino asitlerle yağ asitlerini içerir.
Vous pouvez manger des graines de cannabis, elles contiennent tous les acides aminés et acides gras.
Büyük t ile. Kalın harfle. Altı çizili.
Avec un grand R, en gras et souligné.
Hayır, iki anlamı da kastediyorum.
Non, je parle du sous-entendu évident et gras.
Weddell foklarının sütünün yüzde 45'i yağ. Yaklaşık yüzde 60-65'i katı madde, yani su olmayan kısmı.
Le lait du phoque de Weddell est composé de gras a 45 % et de matiere seche a 60 % ou 65 %.
Hepsi iyi bir kış geçirdi, ve iyi yağ biriktirdiler.
Ils ont connu un bon hiver et ils sont bien gras.
Evet, çok yararlı yağ asitleri içeriyor ve tabi omega.
C'est bourré de bons trucs, acides gras et oméga.
! Yeterince sandviç yemedin mi sen - şişko?
C'est les sandwiches qui t'on rendu si gras, gros tas!
Şişko ayak bileklerini görebiliyorum. Baldırların ayağına kadar inmiş.
J'ai vu vos gras mollets, on ne voit plus vos chevilles.
Hayır, o kutu içindeki yağl yiyeceklerden bahsediyorum.
- Pas ça, ton seau de gras trans.
Kızartma yağını getirmeyi de unutma.
Apporte ton seau de gras.
Şişko, kel ve karizması yok.
Il est gras, chauve et vilain.
"sahte yüz" derler. Genelde Mardi Gras ve Cadılar Bayramında takılır.
On le porte souvent pour Halloween et Mardi Gras.
Annem margarindeki doğmamış yağlar hakkında yöneticiyle konuşuyor.
Maman parle au patron des acides gras du beurre.
Çocuklar, orada mısınız?
Les gras, vous êtes là? J'ai oublié mes clés.
Her yerim yağlanmış ve terlemiş biçimde uyandım.
Je me suis réveillé tout gras et en sueur.
Evet. Şişman ve çirkin.
Gras et vil.
Oradaki yağı kesebilir misin?
Tu peux couper le gras, là?
Larousse! Bu adamı hemen falakaya yatırın. Öncesinde, başının yağını çıkarmak için kafasını prese sokun!
Larousse, écartèle cet homme après l'avoir mis dans la presse à canard pour en extraire le gras.
Çok güzel kaz ciğerimiz var ve.
- Le foie gras est très bon. Je connais votre foie gras.
Şaraplarını, sigaralarını ve yağlı yemeklerini severler.
Ils savourent leurs vins, leurs cigarettes et leurs aliments gras.
Yağlı bu çok fena
Beaucoup trop de gras
Keşişi dene Kızarmış, kuru hiç değilse
Goûtez le moine, frit, c'est moins gras
Hayır, din adamı böreği Sert olur, unludur hem de
Non, le clergé est vraiment Trop gras et trop farineux
Bu çirkin şeyden!
De ce monstre si gras!
Sen dünyadaki tüm şişko,... jelatinimsi, biçimsiz küçük çocukların yüzkarasısın.
- Tu es la honte de tous les petits garçons, trop gras, gélatineux et difforme partout dans l'univers tout entier!
Sen dünyadaki tüm şişko,... jelatinimsi, biçimsiz küçük çocukların yüzkarasısın.
Tu es la honte de tous les petits garçons, trop gras, gélatineux et difforme partout dans l'univers tout entier!
- Amma şişmansın!
- Tu es si gras!
Şişko değilim.
Je ne suis pas gras.
Tüm o şamatalı eğlenceler ağız kokusu, bayat şakalar. - Kıç çimdikleme.
Tous ces rires gras, ces haleines lourdes, ces blagues grivoises, ces pincements de fesses...
Neden sadece sen yemiyorsun ve ben yağlarımı eritmiyorum.
Vous mangez et je digèrerai mon gras.
Dostum, şu kaba yerimden vur
Fais sauter un bon bout de gras, tu vois?
Daha yağlı bir burger bulabiliyorsanız, Meksika'dasınız demektir.
Si vous trouvez un sandwich plus gras, vous etes au Méxique!
Etin yağını alma.
Et n'enlève pas le gras.
Karımın tabağındaki kaz ciğeri yeterince pişmemiş.
Ce foie gras n'est pas assez cuit.
- Kaz ciğeri hayvana eziyettir.
- Le foie gras est un acte de cruauté.
Pekala, yermantarlı kaz ciğeri ezmesi vardı. Zeytin vardı, normal zeytin ve küçük, buruşuk olanlardan...
Du foie gras truffé, des olives, les normales, et les petites noires fripées...
Suyun içinde donan kuşları besleyen çocuğa baksana.
T'as vu ce gamin nourrir ces oiseaux tout gras?
Yüzünde vücudunu yeniden inşa edebilecek kadar et olduğunu bu yüzden bilim adamlarının diğer odada çalıştığını söylediler.
Ils ont dit que ta tête contenait assez de gras pour refaire un autre corps. Des scientifiques y travaillent dans la pièce d'à côté.
Bilgin olsun bu kadar tombiş tavlayan olmasam tombalak avlayan.
En passant, si je n'étais pas si attiré par les gars gras, ou... Comment tu disais?
Vahşi çocuk. Vahşi.
Il est terrible, ce gras.
Çok yağlı bir et alırsın.
Et c'est très gras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]