English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Gratis

Gratis translate French

484 parallel translation
Çünkü "Hayattaki en güzel şeyler bedavadır" şarkısını söylüyorlardı.
Le type chantait : "Les meilleures choses dans la vie sont gratis."
Koca bir yaz boyu onu bana verdin. Seçim yapmaya gelince, sana verdiği mücevher ve arabalar benim aşkımdan, sadakatimden, hayatımdan ağır bastı.
Je l'ai eu gratis un été, mais quand il a fallu choisir, son argent valait plus que mon amour, ma dévotion, ma vie!
Ne sanıyorsun, balıkları bedavaya mı besliyoruz burada?
Tu t'imagines que ça vient gratis?
Bedava gösteri, ha?
Vous voulez une démonstration gratis?
Tony, cümlelerinden birini daha dinlemek yerine sihri nasıl yaptığımı göstereyim. Bedava, parasız, karşılıksız.
Plutôt que de subir une phrase de plus, je préfère vous montrer comment ça marche, gratis.
Amca bana bir tane daha verdi.
Le type m'en a filé un gratis.
Bir gün gelirsen ücretsiz bindiririm.
Venez un de ces jours. Je vous ferai faire un tour gratis.
Derbeder biriyim belki ama tedaviyi beleşe getirirsin.
Je suis moche. Mais je te soignerai gratis.
Bedavaya çalışmayı seviyorlar!
Si elles veulent travailler gratis!
Burada beleş mürekkep yok.
Pas d'encre gratis, ici.
Karımı bedavaya alabilirsin ama sonra seni öldürürüm.
"Tu auras ma femme gratis, ensuite je te tuerai."
Bana bedavaya geldiğini düşünürsek...
Quand on pense que moi, je l'ai gratis, ou presque.
Bakın, para almak istemiyorum, sizin için bedavaya çalışacağım.
Je travaillerai gratis.
- Buraya Philadelphia'dan ilk taşındığımızdan beri tanışıyoruz. Buraya gelir ve para ödemeden sigara alırdı.
- En débarquant de Philadelphie, il a pris l'habitude de prendre des cigarettes gratis.
Her şeyi bedava istiyorsun.
Vous voulez tout gratis.
Kimse polislere bedava bir şey vermez. - Her zaman bir şeyler düşünürler.
Rien n'est gratis pour les flics, c'est toujours donnant, donnant.
Bunu poster yaparsam, bir aylık içkiniz bedava olur.
Faites-moi une affiche et vous boirez gratis pendant un mois.
Yemeğin bizden, gösteriyi de bedava izlersin.
Tu manges avec nous et tu vois le spectacle gratis.
Senin tüm hayatın yalanla geçti.
Je ne mens pas gratis.
Onlar çılgın insanlar, bilirsiniz. Bütün gece burada çalıyorlar. Sonra gidip yatmak yerine, o küçük yere gidiyorlar... ve kendileri için çalıyorlar, bedavaya!
Ils sont fous, ils se défoncent ici toute la soirée, et au lieu d'aller se coucher, ils vont encore se défoncer là-bas gratis!
Hiç ihtiyacım yok.
C'est gratis. Pas besoin.
Louie ilk seferim için hiçbir şey almadı.
Louie m'a fait mon premier fixe gratis.
Çocuklara bedava şeker de dağıtacak mısınız, Vaiz?
Tu donnerais des bonbons gratis aux enfants, pasteur?
Beni istemedi.
Ce qu'il voulait, c'était une servante gratis.
Birçok kız bir hiç karşılığında bu işi yapar, aptallar.
Des tas de jeunes filles "bien" font ça gratis, les idiotes!
Senin gibi aşağılık kiralık katiller para olmadan kılını kıpırdatmaz.
Un homme de main ne tue pas gratis.
Ben hep alkolsüz sevmişimdir.
J'adore boire gratis.
Gelecek sefer içkilerden otlanırsan, kovulursun. Şimdi defol.
Si je te reprends à boire gratis, je te vire.
- Burada hiç bir şey çalmıyor.
Pour nous, il joue gratis. Allez, Achille!
24,95 dolar. Bir çift golf pantolonu da benden.
24,95 dollars et une paire de knickers gratis.
Elbette geldiler - hafta sonu eğlendiler,
Pardi qu'ils sont venus. C'était gratis!
- Biraz minnettar olmalısın!
L'idée vient de moi. Tu travailles gratis?
Bu yüzden otlakçılık etmesine göz yumuyoruz.
Je ne le loge pas gratis.
Kömürü nereden alıyorsun?
Où c'est qu'ils donnent le charbon gratis?
Bedava şampanya!
Champagne gratis!
Aslında pezo da değildin geceleri halde çalışıyordun. Çünkü istediğinde para vermeden sevişebileceğin kız arkadaşınla..... sevişebilmek için 500 frank kazanmak zorundaydın. Ama kazandığın parayı sana vermesi için, lrma'ya vermek üzere Lort X'e vermekten çok yoruldun.
Mais tu n'étais pas mac, tu travaillais au marché pour gagner de quoi coucher avec ta propre poule, avec tu aurais pu coucher gratis, si tu ne t'étais pas tué à gagner l'argent de lord X, pour Irma, qui te le rendait.
Bedava içki yok.
On ne boit pas gratis.
Kendini işe yarar yapıyorsun ki Büyükbaba ile bedava kalmana izin vereyim.
Vous voulez vous rendre utile pour être hébergée gratis!
Asla bir adama beleşe verme.
on ne couche pas gratis.
Eğer biri bunu umursamazsa, hepimiz onu cezalandırırız.
Si on le fait gratis, c'est la fin des haricots.
Yurakuço'da piyango bileti satan bir öğrenciye beleşe verdi.
elle s'est entichée de l'étudiant qui bosse à la gare. Elle s'est vendue gratis.
Kendini beleşe verdi.
Elle s'est vendue gratis.
Bedavaya yapan kancıktır.
Se vendre gratis... quelle traînée!
Pis, yaşlı bir domuzun seni öpmesine bedavaya mı izin veriyorsun?
Il t'embrasse gratis?
Sorun küstahlık değil, pratiklik. Bunu 12 mutlu yüze benim satmam isteniyor, değil mi?
Comment trouverai-je 12 amateurs pour se faire descendre gratis?
Bedava bira.
Bière gratis.
Ama bahisçim, bir sadaka davası yapışımı pek anlamaz.
Mais mon bookmaker verrait d'un sale œil que je travaille gratis.
Sana ücretsiz yatak verir.
- qui te logera gratis.
Harvey, kız arkadaşının dişlerini bedavaya yapmamı ister misin?
Veux-tu que je redresse les dents de ta petite gratis?
Hepsi bu ihtiyarın, ona bedava içki ısmarlasınlar diye anlattığı bir hikaye.
C'est juste une fable que raconte ce vieillard, pour boire gratis.
- Anlayamadım, madam?
Gratis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]