Grenoble translate French
54 parallel translation
Bu arada, buraya gelmeden önce Grenoble'da görevde olduğunuzu söylemediniz mi bana?
- A propos... Avant de venir ici, vous m'avez dit que vous exerciez à Grenoble?
Grenoble'da Dr. Germain adında birini bulamadı.
- Et alors, il n'a pas trouvé de docteur Germain à Grenoble.
Maalesef, yegâne Germain 15 yıl önce Grenoble'den taşındı ve beyin cerrahı Germain Monatte oldu.
- Malheureusement, le seul Germain qui ait habité Grenoble, a quitté cette ville il y a quinze ans. Il est devenu Germain Monatz, le chirurgien du cerveau.
Ama kuzenim Paris'te değil, Grenoble'deydi.
Ma cousine n'était pas à Paris, mais à Grenoble.
Affedersiniz. Tüm ailem Grenoble'de...
Toute ma famille est à Grenoble.
Ben de Grenoble'de doğdum.
Moi aussi j'y suis né. Vous connaissez Grenoble?
- Frenoble Üniversitesinde hukuk okudum.
- J'ai étudié le droit à Grenoble.
Grenoble tarafında sigara fabrikası yapacaklarını duydum.
J'ai entendu dire qu'on allait construire une usine de cigarettes vers Grenoble.
Grenoble'da, Lyon'da, hatta Paris'te tek başına yaşayamazsın.
A Grenoble, à Lyon ou même à Paris.
Hayır annesini ziyarete Grenoble'a gitti.
- Non, il est allé voir sa mère à Grenoble.
O zaman Grenoble'e gitmemiş, yani sana yalan söyledi.
Alors, il t'a menti. Il était pas à Grenoble.
Grenoble'a ne zaman isterse gider. Bu onun kararı.
Puis il était pas forcé d'aller à Grenoble.
- Hayır farketmez. Biraz garip tepki verdin de, ondan söyledim. Grenoble'a gittiğini söyleyince çok şaşırdım ve gerçeği anlatmak istedim.
- Tu me dis qu'il est à Grenoble, moi, je le vois à Annecy, alors, je m'étonne.
Grenoble nasıldı, annen iyi miymiş?
- Alors, c'était bien, Grenoble? Ta mère va mieux?
Aslına bakarsan son anda gitmekten vazgeçtim.
- Ah, je suis pas allé à Grenoble, finalement.
Onu bir kaç günlüğüne, ziyaret etmek ister misin?
Que dirais-tu d'aller à Grenoble pour quelques jours?
Benimle Grenoble'a gel.
Suivez-moi à Grenoble.
Kulübün üyeleri Grenoble ve çevredeki diğer bölgelerdendir.
Je suis la gérante de ce club de tennis où viennent se détendre les Grenoblois.
Yeni kiracı Mr. Bauchard...
- Non, non, je suis de L'Agence dauphinoise de Grenoble.
Evet, Grenoble havaalanında çalışıyor.
Il est aiguilleur du ciel. - Aiguilleur du ciel? - Oui, tu sais, il en faut.
Ben teknelere yol gösteririm, o ise uçaklara.
Il travaille à la tour de contrôle de Grenoble.
Grenoble havaalanında çalışıyor.
- Lui, il est aiguilleur du ciel, je crois.
İngiliz gibi... rahat ve soğukkanlı biri.
Il travaille à la tour de contrôle à Grenoble. C'est un type relax, quoi.
Ama bir kaç günlüğüne şehirden ayrılıyor.
Odile Jouve quitte Grenoble pour quelques jours.
Dışarı çıkacağız. Sinema ve akşam yemeği.
On appelle Caroline pour garder Thomas et je t'amène à Grenoble.
Çizim tahtasına ihtiyacın var artık profesyonelsin. Roland Grenoble'daki bir yerden bahsetti.
- Il te faut une vraie table à dessin maintenant puisque tu deviens une vraie professionnelle.
Bu kadın büyük bir şans.
Peut-être dans Grenoble. C'est une véritable providence, Mme Jouve.
Yeni Kaledonya'da yaşayan eski sevgililerinden biri onu görmeye gelmiş.
Un de ses anciens amants qui vivait je ne sais où - colonie... la Nouvelle-Calédonie, je crois - est venu la voir, à Grenoble.
Açıkçası, geçen hafta huzursuz görünüyordu. Grenoble'ın şehir merkezindeydik.
La semaine dernière, je me promenais avec elle dans Grenoble, dans le centre.
Ayrıca Grenoble'deki kongrede... karşılaşmamız benim için çok önemli oldu.
Notre rencontre à Grenoble a été capitale.
Gelecek yıl Grenoble'de asistan olarak çalışacak. Sonrasında tek eksiğimiz nikah olacak.
L'an prochain, il aura un poste d'assistant à Grenoble.
1968'de, birkaç arkadaş Grenoble'da Olimpiyatları takip ediyorduk. Kentteki en iyi lokantaya gidelim dedik.
En 68, on était une bande aux Jeux Olympiques de Grenoble, et on va manger dans le meilleur restaurant.
Grenoble'da saplanıp kalmış. Bölgelendirme ofısi ile toplantısı ertelenmiş. Seni arayacaktır.
- Il est coincé à Grenoble, son rendez-vous a été repoussé, il va vous appeler.
Quentin, sen Grenoble ve Drancy'yi devralabilirsin.
Quentin, vous pouvez prendre Grenoble et Drancy?
Grenoble. 306, rue de Lac. Bay...
Grenoble, 306 rue du Lac, à Monsieur...
Ben sıcağı tercih ederim.
Je suis de Grenoble...! Ah...?
O lanet yaratık Grenoble'da yakalanmış.
Mon seigneur, le monstre a été arrêté. Dans la ville de Grenoble.
Ne zamandan beri Grenoble'dasın?
Grenoble, ça a duré combien de temps?
Arazi fena değildi. Ama Grenabole'u pek sevmedim.
Le squat, il est sympa, mais c'est... c'est Grenoble, j'aimais pas trop.
Grenoble'deki ofisimiz beni bilgilendirdi..
C'est les collègues de Grenoble qui m'ont prévenu.
Dün gece Grenoble'a uzadın mı?
T'as fait un petit saut à Grenoble, cette nuit?
Kahretsin! 10 yıl önce Grenoble çocuklarıyla arabuluculuğum olduğunda ona güvenmiştim, ve o beni mıhladı!
Ça fait 10 ans que je lui ai donné ma confiance, qu'il se gave en me servant d'intermédiaire, et il me baise!
Fransa'da arkadaşlarım var
J'ai des amissos à Grenoble.
Grenoble'u mu diyorsun?
Tu veux parler de Grenoble?
Hayır, üzgünüm Grenoble'a gitmiyoruz.
Non, on ne va pas à Grenoble.
- Grenoble'yi bilir misiniz hanımefendi?
Non, pas encore.
Ekip arabası Grenoble'dan ayrıldığında... ortalık hâlâ karanlıktı Olayın gerçekleştiği köy 15 mil uzaklıktaydı.
- Il faisait encore nuit lorsque la voiture de police a quitté Grenoble.
Bir kaç gün önce, Grenoble'de adamın biri beni saatlerce takip etti.
Vous savez que ma prothèse me vaut des succès.
Ondan kurtulmaya çalıştım ama başaramadım.
L'autre jour, dans Grenoble, il y a un type qui m'a suivie pendant je sais pas combien de temps.
Gelmeli miyim?
Roland m'a parlé d'un bonhomme à Grenoble.
Grenoble var.
Annecy, Grenoble...