Grille translate French
4,444 parallel translation
Bu tost makineleri, karıştırıcılar... İşimizi kaybedebiliriz.
Entre ces grille-pain et ces batteurs, on va perdre notre boulot.
Savunma sistemi birkaç dakika içinde çalışır hâle gelecek Tom.
La grille de défense sera opérationnelle dans quelques minutes, Tom.
- Daha çok demir parmaklıklar gibi.
Plus à la grille d'une cage.
Emin olduğum tek şey Espheni'nin o sistemi inşa ettiği ve bunun bizim için iyi olmadığı.
La seule chose dont je suis certain est que l'Espheni a construit cette grille, ce n'est pas bon pour nous.
Savunma sistemi birkaç dakika içinde çalışır hâle gelecek Tom.
La grille de défense sera opérationnelle dans quelques minutes, Tom. Une fois construit, vous avez perdu.
Emin olduğum tek şey Espheni'nin o sistemi inşa ettiği ve bunun bizim için iyi olmadığı. Yani tamam.
La seule chose dont je suis certain est que l'Espheni a construit cette grille, ce n'est pas bon pour nous.
Okula gitmeden önce, verandanın altındaki ızgarayı tamir eder misin?
Tu peux fixer la grille sous le proche avant d'aller au lycée?
Ayağını yakalıyor. Tamarie savrularak direğe tutunuyor.
Elle saisit son pied, Tamarie se tourne et s'agrippe à la grille.
Direkten koptuğunu görüyorsunuz.
On voit qu'elle est entraînée de la grille.
Kapıya yanaşırsanız her yeri ateşe veririm siktiğimin amcıkları!
Approchez de la grille, et je mettrai le feu au grain, bande de bâtards!
Güneşin doğuşunu görelim tekrar.
Ouvre la grille, que nous vivions un autre jour.
Kapıyı açacaktı! Açacaktı.
Il aurait ouvert la grille!
Jim mülakattan önce, şu satış listelerine bakmam sorun olur mu?
Je peux regarder la grille des tarifs pour mon entretien?
Bu kayıplara karıştığı zamanla uyuşuyor. Demek ki aralarında bir bağlantı olmalı.
C'est à peu près le temps qu'elle est allée hors de la grille, ce qui signifie qu'il doit bien y avoir un lien.
- Kapıda.
Il est à la grille.
Adam kapının önünde.
Il est a la grille.
Kapının önünde.
Il est à la grille. Merde!
Zamk tabancasıyla ekmek kızartma makinemizi temizlediğin zamandan çok daha az komik.
C'est beaucoup moins drôle que ta réparation du grille-pain avec un pistolet à colle.
- Mazgal sinyali engelliyor.
- Impossible, la grille bloque.
- Mazgali çikarmak zorundasin.
- Il faut casser la grille.
Bu ısı ızgarasını yerden söktük. Görüyor musun şunu?
On a trouvé ça sur la grille du chauffage au sol.
Tanık Koruma 48 içinde ona yeni bir isim, yeni bir hayat verecek ve o sonsuza dek arazi olacak, izi sürülemeyecek!
Dans 48 heures, la protection des témoins lui donnera un nouveau nom, une nouvelle vie, et il sera hors de la grille pour toujours. Introuvable!
Hayır, yayın akışında başka kesinti olmayacak.
Ils ne changent pas la grille.
Bu sabah kızartma makinesini onardım.
J'ai réparé le grille-pain ce matin.
Kahverengi, mavi ve bir tür toprak rengi. Doğru yerlere tak, iş tamamdır. Pireyi deve yapıyorsunuz.
Brun, Bleu, et une espèce de terre, à remettre en place, vous en parlez comme si c'était un drame, on parle juste d'un grille-pain, c'était juste un fil perdu, je l'ai réparé
Formun için seni bilgilendireyim. Şu kızartma makinesini denedim, hiçbir şeyi yok. Çok güzel bir kızartma makinesi oldu.
Je voulais juste vous faire savoir, pour vos notes ce grille pain, celui que j'ai réparé, et bah tout va bien, je me suis fais de bonnes tartines, sans danger, personne n'est mort.
Her yıl sonbahar döneminde gider kamp yapar, marşmelovlarımızı tokuşturur bayılana kadar içeriz.
On y va chaque année à l'automne, on campe, grille des marshmallows, et on se bourre la gueule.
Izgaranın arkasındaki saçları unutma.
Vérifie derrière la grille s'il n'y a pas de cheveux.
Münazara, ibreyi bizden yana döndürmedi mi?
- Vous êtes grillé.
Eğer buna devam edecek olursa bu evi yakabilirdi.
Et elle l'aurait conservé, elle aurait grillé cette maison.
Söylediğin yalan yakalandı mı?
T'as été grillé alors?
- Bu, kavrulmuş Kenya kara mambası. - Ben iyiyim böyle, kalsın.
C'est du Kenya mamba noir grillé.
Finch, kırmızıda geçti. Onu kaybettim.
Il a grillé un feu.
Bu işi övgü için yapıyorsan her defasında yanacaksın
Tu vas te faire grillé à chaque fois.
Köpek balıklarının isimlerini bilme. "
" Lancer de grille-pain.
- Yakalandın!
- Grillé!
Adamın beyninin erimesine şaşırmamalı.
Son disque dur doit être grillé.
Beyni kızarmış durumdaydı.
Son cerveau est grillé.
Bana destek verdiği için şu anda Orta Yol'da başı fena derttedir.
Il m'a soutenue au congrès, autant dire qu'il s'est grillé.
Dün kırmızı ışıkta geçtim.
J'ai grillé un feu rouge hier.
Hesaplarınız işe yaramaz.
Votre fric est grillé.
Tahmin et bakalım, yakalandın.
Hey devine quoi? Tu es grillé.
Pastırma şekerlemeli kimçili çörek ister misin?
Tu veux partager un kimchi cupcake avec du bacon grillé?
Yandı galiba.
Je pense que ça a grillé.
Kırmızı ışıkta geçtim.
J'ai grillé un feu.
Chris için kuru ekmek ve yarım greyfurt.
Pain grillé et un demi-pamplemousse pour Chris.
Ne yaptın, gaza gelip kostüm dükkanına mı gittin?
Qu'est ce qu'il t'es arrivé? Tu t'es fait grillé et tu t'es déguisé?
Kurban ortaya çıkmadan hemen önce, 1.6 km gerideki dur işaretine çarpmış arabasıyla.
Avant de surgir, notre victime a grillé un stop près d'ici.
Yani mazgalin seviyesine ulasacak.
Bien au-dessus de cette grille!
Art arda 5 kırmızı ışığı geçtin.
Tu as grillé cinq feux rouges.
Adam kızardı.
Il est grillé.