Guacamole translate French
227 parallel translation
Çeneni kapamazsan bu taşı kafana öyle bir vuracağım ki kulaklarından salata sosuna benzer bir sıvı çıkacak. - Ne istiyorsun benden?
Si vous la fermez pas, je vous frappe si durement sur la tête avec ce roc... qu'une substance comme du "Guacamole" va vous sortir des oreilles.
Beyni, avokado ezmesine çeviriyor.
Ça transforme le cerveau en guacamole.
Guacamole yeyip margarita içeceğiz kırmızı biberli fasulye...
On aura du guacamole... et des margaritas... - et des beignets au chili...
Ben de guakamol radyosu geliştirdim.
J'ai alors créé une radio guacamole.
Sanırım elimi sosun içine soktum.
J'ai mis ma main dans le guacamole.
- Rulo pasta ikram etti.
Elle a osé nous servir du guacamole.
Tabii içinde peynir ve guakamole olursa yeni bir denklem ortaya çikiyor.
Sauf si on parle de fromages et guacamole, Dans ce cas c'est un autre style d'équations.
Müzik, yemek, soslar.
De Ia musique, de quoi manger, du guacamole.
Meşhur guacamole sosumu yaparım.
Je ferai mon célèbre guacamole.
Sos isteyen?
Quelqu'un veut du guacamole?
Lanet guacamole ( Meksika mezesi ).
Fichu guacamole.
Oraya "Ölüm Tarlası" nı da ekleyip guakamole hazırlarsan parti başlayabilir.
Ajoute La Déchirure, du guacamole, et c'est la fiesta!
Çölün ortasında Guacamole ve gecekondular kültür müdür?
Du guacamole et une radio à plein tube au milieu du désert?
Ne sakıncası var?
Il n'est pas bon, son guacamole?
Bana temizlik malzemesi getirsene. İğrenç kokuyor.
Ca sent le poisson, les frites et la guacamole.
- Orada biraz'guacamole'var.
- Il y a du guacamole.
Guacamole'un içine strychnine koyabilirim.
Je pourrais mettre de la strychnine dans le guacamole.
Dün yediğim avokado ezmesi de hala midemde gurulduyor.
Moi, c'est le guacamole d'hier soir qui me cause encore.
Guacamole. ( Meksika Mezesi )
Guacamole, euh, fenêtre.
Bu olmasaydı koridorda uçuşan tavuklarla Avokado Hava yollarıyla Cucaracha'ya geri dönüyor olurdun.
Sans moi, vous repartiriez à Cucaracha sur Air Guacamole avec des poulets qui courent entre les sièges!
Okyanusun ortasında ve etrafta tabaklarına ağlayan 1000 yalnız gay.
sur un bateau, entouré par des folles esseulées qui ont le mal de mer et pleurent dans leur guacamole.
Hayır, gömleğine sos dökülmüş demeye geldim.
Non, je voulais te dire que tu as du guacamole sur ta chemise.
Ayrıca ona haydari denir!
D'abord, on dit guacamole!
Şu ana kadar gördüğüm en iyi "guacamole" sosu Joe.
Le meilleur guacamole que t'aies fait.
- Bir yeşilliğin var mı? - Bu hayvanı odana götür lütfen.
- Du guacamole, une courgette?
İki tako ile beraber bir enchilada tabağı alacağım, guacamole olmasın.
J'aurai le plateau d'enchilada avec deux tacos et aucune guacamole.
"Guacamole" li küçük domatesler.
Des tomates farcies au guacamole. Des petites tomates avec du guacamole.
Umarım fasulye sosunu seversin.
T'aimes le guacamole?
İncil insanlara ve düşkünlere yardım etmeyi öğretiyor. Evet, öyle.
C'est le pire guacamole que j'ai mangé de ma vie.
Onu... keseceğim, evet... Köstebek!
Je vais l'arracher, la hacher et en faire du guacamole!
Yem hazır. Bu masa ne kadara mal oldu sana? Bu yüzden mi doğum günü hediyesi alamadım?
Sauces, guacamole, salsa douce et forte, chips traditionnelles, tortillas natures, au cheddar, aux oignons, piquantes.
El Todd'un yaşantısından tadana kadar yaşamış sayılmazsınız
Vous n'avez rien vu avant d'avoir goûté le guacamole de "el Todd".
Bozuk guacamole yedim ve sürekli ishaldim.
Que du guacamole pourri m'a filé la chiasse!
Bir yer ayarla, bol içki ve avokadolu cips sosu ısmarla ve okşanmak istemiyorlarsa kızlara Kevin'den uzak durmalarını söyle.
Trouvez un local, commandez plein d'alcool, des kilos de guacamole et dites aux filles d'éviter Kevin pour ne pas se faire tripoter les seins.
Dört peynirli buritto, yanında biraz guacamole ( avokado sosu ).
4 burritos au fromage, avec du guacamole à part...
Bu gece El Rio'da guacamole yiyeceğiz!
Ce soir on mange du guacamole au bord du El Rio!
- Neden? Rengim, yeşil mi?
Je suis couleur guacamole?
Simon bana "guacamole homosu" derdi.
Simon m'appelait un "pédé pure souche".
Bu sos gerçekten baharatlıymış.
Wow, ce guacamole a du retour
Marul ve hindiba üstünde soğan, guacamole, biraz kırmızı biber.
Oignon, guacamole, un peu de poivron rouge sur de la laitue et des endives Ca pourrait bien se vendre
Yalnız bir şey var. Nicole tam da şu yemeğin nasıl da, O'na geçen ay Akapulko'daki... gezimizi hatırlattığını söylüyordu.
Nicole était en train de dire que ce guacamole lui rappelait... notre voyage à Acapulco le mois dernier.
Karısı guacamole yiyor diye... ona bir mariaçi grubu kiraladı.
Il a engagé un groupe de Mariachi... parce que sa petite amie mangeait du guacamole.
- Biftek için biraz guacamole?
Si on tartinait le steak de guacamole?
Mutfakta rom kokteyli ve yemek odasında da Meksika salatası var.
Il y a du punch au rhum à la cuisine et du guacamole dans la salle à manger.
- Guacamole için 6 dolar mı?
- 6 $ pour du guacamole?
Kendi guacamole ( bir tur sos ) mi bile yapmistim
J'avais fait moi-même le guacamole.
Wow, gercekten guzel guacamole imis.
Wahou, ce guacamole est réellement bon.
Baharatlı guakomole ve kuesediya.
Du guacamole épicé Et du brie
Bırak şimdi sosu, başlamalıyız.
Arrête avec le guacamole.
Özür dilerim.
- Tu as apporté le guacamole?
sonra gülmeye çalıştın, ve gömleğine tükürük bulaştırdın.
En essayant de rire, tu as craché du guacamole.