Gurur translate French
14,532 parallel translation
Gerçekten gurur duydum.
Je suis vraiment flattée.
İşimizle gurur duyarak!
En étant fier de notre travail!
Onu tanımaktan gurur duyuyorum.
Et je suis très fier de la connaître.
Onunla gurur duymalıyım.
Je devrais en être fière.
Onunla gurur duyuyorum çünkü tüm zorluklarını aştı.
Je suis fier de lui car il a vaincu ses démons.
Senin için mücadele etmekten de gurur duyuyorum. Bunu inanarak yapıyorum. Bunu hak ediyorsun.
Je suis très fier de me battre pour toi chaque jour et je veux le faire avec conviction.
Benimle gurur duyuyor.
Il est déjà fier de moi.
İyi de Eric, insanlar senin gibi olmak istediği için gurur duymalısın.
Eric tu devrais être fier que des gens veulent être comme toi.
Hala gurur duyuyor olmalısın.
Tu devrais quand même te sentir fier.
Ben kendi adıma Barış ve Özgürlük Partisine üye olmaktan gurur duyuyorum.
je suis moi-même un fier membre du parti Paix et Liberté
Bugün ise seninle gurur duyuyorum.
Et aujourd'hui... J'ai été si fière de toi.
Hepinize hizmet etmekten gurur duyuyoruz...
Nous sommes fiers de servir tous...
Onunla çok gurur duyduğunu ve bizimle çalışacağı için şanslı olduğumuzu söyledi.
voulait me dire à quel point il était fier d'elle et combien on était chanceux de l'avoir.
Güçlü kaldığınızı kanıtlayıp insanlara görünüşüzle gurur duyduğunuzu söylemelisiziniz.
Que vous restez fort. Et que vous dîtes à tous que vous êtes fier de votre apparence. Comme ça.
Ancak şunu söylemekten gurur duyuyorum ki, son yıllarda hayat kurtarmak ve zayıf bedenlerdeki acıyı dindirmek adına yaptığımız bilimsel çalışmaları kilise de göremeye başladı.
Mais je suis fière de dire que ces dernières années, l'église a fini par voir combien la science peut faire pour sauvegarder la vie et éliminer la souffrance pour les plus faible d'entre nous.
Çünkü gurur duyuyorum!
- Parce que j'en suis fière.
Ataların seninle gurur duyardı kardeşim.
Légèrement salées. Tes ancêtres seraient fiers de toi.
Bunun bir parçası olmaktan gurur duydum.
Je suis fier d'en faire partie.
Evet, bazılarımız hala kendiyle gurur duyar.
Oui, certains d'entre nous ressentent encore de la fierté.
Gurur meselesi.
C'est une question de fierté. Alors remballes-la.
Şu anda seninle ne kadar gurur duyardı bir düşün.
Imagine combien elle serait fière, là.
Seninle gurur duyardı.
Elle aurait été fière de vous.
Ben hep iyi iletişim ve tamamen açık sözlülükten yana olmamla gurur duyarım. Bu yüzden Brain Finch'in tıbbi kayıtlarından bilgi saklandığını öğrendiğimde hiç mutlu olmadığımı hayal edebilirsiniz.
J'ai toujours vanté la bonne communication et la transparence entre les divisions, alors vous pouvez imaginer que je n'étais pas content quand j'ai appris que des informations ont été supprimées des dossiers médicaux de Brian Finch.
Onunla gurur duymalısın.
Vous devriez être fière d'elle.
Abin ailesiyle ilgilendiğini görseydi seninle gurur duyardı.
Votre frère serait fier de la façon - dont vous prenez soin de votre fam...
Yani, tabii ki bununla gurur duymuyorum. Bu şehre yeni bir başlangıç için geldim.
Oui, je n'en suis pas fière, surtout car je suis venue ici pour avoir un nouveau départ.
Bence yaşlı Bobby D. izinle gurur duyuyor olurdu.
Je pense que Bobby Dunbard serait fier de vous.
Toby'nin dokunmasına izin vermezdin çünkü onunla çok gurur duyuyordun.
Celui que tu ne laissais pas Toby toucher car tu étais trop fier de celui-ci.
- Pekala, senin gibi olmayan insanlarla ilişki kurmana çalıştığın için seninle gurur duyuyorum.
Bien, je-je suis, je suis fière de toi pour essayer de te connecter avec, avec les personnes qui ne sont pas comme toi.
- Seninle gurur duyuyorum.
Je suis vachement fier de toi là.
Neyse, Cloud 9 ailemize iki yeni meleği almaktan gurur duyuyorum.
Je suis fier d'accueillir deux nouveaux anges dans notre Cloud 9.
Ortaya çıkarsa gurur duymayacağı şeyler, özellikle subay olduktan sonra.
Ça ne serait pas très flatteur si ça sortait, surtout depuis qu'il est officier.
Anlatmaya çalıştığım, çocukken gurur duymadığım birkaç şey yaptım.
Ce que je veux dire... J'ai fait certaine chose enfant dont je ne suis pas fier.
Geçen gün söylediklerimden gurur duymuyorum.
L'autre jour, j'ai dit des choses dont je ne suis pas fière.
Seninle gurur duyuyorum.
Je suis fier de toi.
FlorrickQuinn gibi bir firmada,... en çok gurur duyduğumuz şey kurumsal işimizdir.
Dans un cabinet comme Florrick et Quinn, notre plus grande fierté, c'est notre approche entrepreneuriale.
Seninle gurur duyuyorum.
Je suis fier de toi, d'accord?
Tamam, öğretmeninle konuştum ve ne kadar harika gittiğini söyledi seninle ne kadar gurur duyduğumu söylemek istiyorum.
D'accord, j'ai parlé avec ta prof, et elle m'a dit que tu t'en sors bien, et donc sache que je suis très fière de toi.
Ailem çok gurur duyacak.
Mes parents seraient si fiers.
Chumhum çeşitliliği ve açıklığıyla gurur duymaktadır.
Chumhum est très fier de sa diversité et de son ouverture.
Gurur duymalısın.
Vous devriez être fier.
Melissa sonunda içini döktün ve seninle gurur duyuyorum.
Mélissa, tu t'es finalement ouverte et je suis fière de toi.
Mutluluktan uçuyordu. Kendiyle gurur duyuyordu.
Il était fou de joie et très fier.
Lori'yle gurur duyuyordu.
Il était fier de Lori.
Onunla gurur duyuyorum.
Je la félicite.
Burası benim gurur tablom.
C'est ma fierté et ma joie.
Burada herkes seninle gurur duyuyor.
Tout le monde est fier de toi.
Ama içlerinde en çok gurur duyan benim.
Mais la plus fière c'est moi.
Bugün hepimizin oğlumun Londra Matematik Topluluğu'nda makalesinin yayınlanmasını paylaşıyor olmamız gurur verici.
C'est avec une grande fierté que nous partageons tous aujourd'hui la publication de l'article de mon fils à la London Mathematical Society.
Kraliyet Topluluğu'nun bir üyesi olduğun için seninle çok gurur duyacaklar.
Eh bien, en tant que Membre de la Royal Society, ils vont être vraiment fiers de vous.
Gurur duydum.
Je le respecterai.