Görmüyor musun translate French
2,659 parallel translation
Bizi zaten ele geçirdiklerini görmüyor musun?
Ne vois-tu pas qu'il est déjà trop tard?
Meşgul olduğumu görmüyor musun?
Tu vois pas que je suis occupé?
Sana özür dilediğimi söylemeye çalışıyorum görmüyor musun?
Tu ne vois pas que j'essaye de dire que je suis désolée?
Howell, görmüyor musun? Önemli bir iş üzerindeyiz.
Howell, ouvre tes yeux, on a un problème.
Telefonda olduğumu görmüyor musun?
Vous ne voyez pas que je suis au téléphone?
Yeni bir hayata adım attığımızı görmüyor musun?
Ne vois-tu pas la nouvelle vie qui s'offre à nous?
Dışarısını görmüyor musun?
Think about it?
Kenny, beyefendinin bir şey okuduğunu görmüyor musun?
Tu vois pas que cet homme est en train de lire?
Üzerlerindeki küçük yüzleri görmüyor musun?
Tu ne vois pas leurs visages?
Kadın, lütfen. Onunla konuştuğumu görmüyor musun? - Ben kendi işime bakıyorum.
C'est moi qui lui parle maintenant!
Kızımla konuştuğumu görmüyor musun?
T'es sourd? Je dois parler à ma fille!
Görmüyor musun?
Vous avez vu ça?
Sorunlarım olduğunu görmüyor musun?
J'ai que des emmerdes...
- Hayır, görmüyor musun? Bir metre yaklaşınca kadar çalmaya başladı.
Ça n'a pas sonné avant qu'on soit à 1 mètre.
Tabelaları görmüyor musun?
Tu ne comprends pas les signes?
Baba, bunun işe yaramayacağını görmüyor musun?
Papa, ça ne marchera jamais.
İnsanların bize güldüğünü görmüyor musun?
Les gens se foutent de nous.
Ne olduğunu görmüyor musun?
Tu te rends compte?
Şaka değil. Görmüyor musun?
C'est pas possible.
Görmüyor musun? Mükemmel bir hedef.
Tu vois pas que c'est une cible facile?
Baba, kısa işte. Kısa olduğunu görmüyor musun?
Elle est trop courte.
Kız nasıl da gergin, görmüyor musun? İlgilen onunla.
Elle est nerveuse, viens.
Ortalarını görmüyor musun?
Tu vois ce 2e rideau?
İyi olduğumu görmüyor musun?
- Je vais bien. Tu le vois, non?
Hadi ama burada ne yaptığımızı görmüyor musun sen?
S'il te plaît, tu ne vois pas ce qu'on essaye de faire là?
- Cassidy, görmüyor musun?
- Cassidy, regarde-la. Elle est morte.
Görmüyor musun?
Tu comprends pas?
Bunun yok edilmesinin gerektiğini görmüyor musun?
Ne voyez-vous pas qu'il faut le détruire?
Benimle alakalı bir şey görmüyor musun?
Pour moi, vous ne voyez rien?
Artık senin istemediğimizi görmüyor musun?
Tu vois pas qu'on veut plus de toi?
Artık seni istemediğimizi görmüyor musun?
Tu ne vois pas qu'on ne veut plus de toi?
İşte bu Kenneth, görmüyor musun?
C'est ça, vous voyez?
Tuvaletteyim görmüyor musun?
- Vous ne voyez pas que j'urine?
Sen kendini yetişkin gibi görmüyor musun?
Vous ne vous considérez pas adulte?
- Bu ortaklığı gerçek bir ortaklık olarak görmüyor musun?
- Tu trouves pas que ce partenariat, c'est pas un vrai partenariat?
İşareti görmüyor musun adamım?
Tu n'as pas vu la pancarte?
Bu koşullarla geri dönemem. Görmüyor musun?
Je peux pas t'aider dans ces circonstances, tu comprends pas?
Bunun, benim için ne kadar zor olduğunu görmüyor musun?
Tu vois pas que c'est dur pour moi?
Kardeşim görmüyor musun, seninle dalga geçiyor?
Il joue avec nous.
Ama iyi bişey yaptın görmüyor musun?
Dieu merci, tu l'as tué!
- Görmüyor musun, bu kötü bir film
Allez. Tu ne vois pas? C'est comme un mauvais film.
Görmüyor musun, bu berbat bi film
C'est comme un mauvais film. L'équipage réduit... c'est nous.
Çocuğun bakışlarını görmüyor musun? Ona adeta tapıyor.
Vous voyez ce gamin regardant à cette femme... l'adorer.
Ne yaptığını görmüyor musun?
- Tu ne vois pas ce qu'il fait?
görmüyor musun?
Vous ne vous en rendez pas compte?
- Görmüyor musun?
- Tu vois pas?
Çok fazla zamanım yok, görmüyor musun?
Je n'ai pas beaucoup de temps, vois-tu?
Bunun ne kadar depresif olduğunu görmüyor musun?
Il est humain.
Benzerliğimizi görmüyor musun?
Y a pas un air de famille?
Kızını bir yıldır görmüyor musun?
- Un an sans voir votre fille?
Bunu görmüyor musun?
Tu le vois pas?