Görürsünüz translate French
943 parallel translation
Gidip gitmediğimi birazdan görürsünüz.
Je vous montrerai que si.
- Birazdan görürsünüz.
Ça va. Vous le verrez.
Bana karsi dürüst olursaniz, benim dogru adam oldugumu görürsünüz.
Moi aussi, vous verrez, sauf si vous me doublez.
Bahse girerim, hemen şimdi içimi açıp bakarsanız sinirlerimin Çin makarnası gibi olduğunu görürsünüz.
J'ai les nerfs plus emmêlés que des nouilles chinoises.
O rakamların doğru olduğunu görürsünüz umarım.
J'espère que les chiffres sont exacts. Moi aussi.
Zaten görürsünüz.
Vous ne pouvez pas le manquer.
İnfazda onu görürsünüz. Neden kendisine sormuyorsunuz?
Vous pourrez lui demander demain.
Görürsünüz.
Je vais vous calmer!
Artık onları kolayca görürsünüz.
Vous les verrez facilement. Merci beaucoup.
Afrika'da Kaptan Fry kadar uzun yaşarsanız Bayan Parker yerli hurafelerin az da olsa, gerçekliği olduğunu görürsünüz.
Quand on connaît l'Afrique, Mlle Parker, on s'aperçoit que ces superstitions recouvrent certaines vérités.
Dört bir tarafta, dimdik yukarı çıkan yahut karanlığa doğru inen merdivenler kokuşmuş dar sokaklar bit kaynayan, pislik içindeki üstü kemerli geçitler görürsünüz.
De tout coté, dans tous les sens... des escaliers pour monter... abrupts comme des échelles. et descendent vers... des gouffres sombres et puants. Des porches suintants...
Iste bunlari görürsünüz.
C'est ce que vous verrez.
Eğer geleceği görebilirseniz sizi orada daha çok şeyin beklediğinide görürsünüz ama bunu kabul ederseniz.
Si vous pouviez voir dans l'avenir, vous verriez qu'il y a bien plus qui vous attend si vous l'acceptez.
Görürsünüz.
Vous ne pouvez pas le rater.
Puro için, Bay Cobb, belki onu görürsünüz.
Fumez un cigare, M. Cobb. Vous le verrez peut-être.
Bay Bennet! Nasıl olur da... diğer kızlarınızı böyle hor görürsünüz!
M. Bennet, comment osez-vous insulter vos enfants ainsi?
Umarım, elimizdekilerle yetinmeyi hoş görürsünüz.
Ce sera à la fortune du pot.
Ver bakayım bir deste. Görürsünüz.
Donne-moi un de tes paquets, tu verras.
- Tepeyi tırmanırsanız görürsünüz.
- Sur la colline.
O zaman kendiniz görürsünüz... Yazı veriyor musunuz?
Vous verrez par vous-même.
Pekâlâ! Burası kimin eviymiş görürsünüz siz!
Tu verras à qui est cette maison!
- Görürsünüz bakalım.
Je vais pas vous rater.
Başta mı gidiyorlar, arkadan mı geliyorlar görürsünüz.
Voir s'ils courent en tête, ou arrivent à la corde.
Peki bu kimin hatası? İstatistiklere bakarsanız suçların 1936'ya oranla, % 60 arttığını görürsünüz.
Les statistiques montrent que par rapport â 1936 les délits ont augmenté de 60 %.
- Şimdilik bu kadar. Yarın tekrar gelirseniz bu gece görmediğiniz bir çok şeyi görürsünüz.
Voilà, revenez demain pour d'autres surprises.
Yaşlı bir adamı mazur görürsünüz.
- Les faiblesses d'un vieil homme.
İyi bakarsanız, evlerden geriye ancak iskeletlerinin kaldığını görürsünüz kundakçılar tarafından tamamen yakılmışlar.
En regardant bien, vous verrez qu'il n'y a plus que les murs. L'intérieur a été détruit par les bombes incendiaires.
Gittiğiniz her yerde yüzünü görürsünüz.
Partout où vous allez, vous voyez son visage.
- Evet. Sizinle böyle kişisel bir konuyu konuşmamı mazur görürsünüz umarım.
Je vais vous parler à cœur ouvert.
Onu yakalayalım görürsünüz. - Bayan, daha hızlı lütfen.
Plus vite, Mademoiselle.
- Sonunda zarar görürsünüz.
- C'est un conseil.
Bu arada siz de Kaliforniya'yı görürsünüz.
Emmène-le en Californie.
Böyle partilerde bazan ev sahibesini görürsünüz... bazan de göremezsiniz.
Parfois, on rencontre la maîtresse de maison dans une fête et parfois pas.
Başına ödül konan birisi varsa onu hemen yakınınızda görürsünüz.
il traque ceux dont la tête est mise à prix.
Bu bir efsane değil. Yakında kendi gözlerinizle görürsünüz.
C'est loin d'être une légende, comme vous allez voir.
Kabul edenlere baktığınızda, salaklar, parfümlü şemsiyeliler.. ve kuş taklitçilerini görürsünüz.
Ils ont accepté des idiots parfumés, maniérés et jacasseurs.
Hemen ana cadde üzerinde, mutlaka görürsünüz.
Au milieu de la grand rue. Vous ne pouvez pas la rater.
Görürsünüz, bizi yalnız bırakacaklar.
- Ils nous laisserons en paix. - On verra bien...
Yürüyebilirseniz görürsünüz.
Voyons si tu peux marcher.
Şu kapılardan sola dönünce sağ tarafta görürsünüz.
Prenez à gauche. Ensuite c'est à droite.
Toprağımı geri alınca misafirliği o zaman görürsünüz! Kooperatif oyuncak değil.
Je serai visiteur quand on aura rendu á chacune la terre qui lui appartient!
Umarım siz de bizi mazur görürsünüz.
Vous devez nous excuser aussi, monsieur.
Belki bir ara gelip bizim oraları görürsünüz. Yani denk düşürebilirseniz.
Peut-être viendrez-vous le visiter... à l'occasion?
Hep Truvali hayaletler görürsünüz.
Vous en voyez partout!
Oyalıyor muyum görürsünüz.
Moi? Vous verrez!
Siz görürsünüz.
C'est le vieux qui lui a dit ça.
Baylar, bardak yıkarken görürsünüz beni yaparım yataklarınızı şikayet etmeden bir Peni bahşiş verirseniz, teşekkürler ederim ben bu otelde kirli çamaşırlarımı görürsünüz sadece kiminle konuştuğunuzu bile bilmeden.
Messieurs, me voilà Je suis celle qui fait les lits Et lave les verres, sans un bruit Comme pourboire, un penny, Toujours, je remercie
Kontratı dikkatle okursanız, bu saatte, istemezsem çalmayabileceğimi görürsünüz. Hayır.
Voulez-vous nous jouer une valse?
Canınıza okuyacağım! Görürsünüz siz!
Je vous aurai!
Ve güvende olduğunu görürsünüz.
Il vous contactera et vous saurez que j'ai tenu parole.
Buradan çok iyi görürsünüz.
D'ici, on voit très bien.