Gürültülü translate French
1,309 parallel translation
Yaz ayları süresince korkunç gök gürültülü fırtınalar olurdu.
Il y avait de terribles orages durant l'été.
Çok gürültülü müzik yapardık.
Quelque chose de... très bruyant, genre Marillion.
İnanamayacağın kadar gürültülü olabilir ve hiç kimseyi vuramamış olabilirsin.
Ce sera plus puissant que tu le crois ou tu n'entendras rien.
Herşey gürültülü.Kendi sesim gürültülü.
Tout est fort, meme ma propre voix!
Ve artık gürültülü konuşmak zorunda değilim.
je serai plus obligée de parler si fort...
Gord. Şunları bu kadar gürültülü çakma.
Tape pas si fort.
- İçerisi biraz gürültülü. - Evet.
- C'est un peu bruyant là-bas.
Ses yok, ama o kadar gürültülü ki.
Le silence, mais tellement fort.
Normalde her zaman çok gürültülü takılır. Ama üç gündür kapı dışarı çıkmadı.
D'habitude, il fait beaucoup de bruit.
Çok gürültülü alkışlıyorsunuz.
Les applaudissements sont un peu forts.
Gürültülü ve dikkat çekicidir.
voyantes et tape-à-l'oeil.
Hafta sonları gürültülü olabilir. Her saat çalışıyorlar.
Le week-end, les ouvriers font du non-stop.
Biraz gürültülü.
C'est un peu bruyant.
Brillo gürültülü bir yerdir.
Pour pêcher des moules, c'est l'endroit rêvé.
Glava niçin bu kadar gürültülü? Kıs biraz.
Glava, c'est fort, baisse le volume.
Sadece biraz gürültülü.
Mal insonorisée, c'est tout.
Her şey çok gürültülü.
Tout est trop bruyant.
Gürültülü müzik ile eğlendin mi?
Et mettre la musique à fond?
Burası çok kalabalık ve gürültülü sen de sıkılmadın mı?
Trop de monde, trop de bruit, et ennuyeux, n'est-ce pas?
Neden tüm şarkılarınız korkunç derecede gürültülü olmak zorunda?
Pourquoi est-ce si horriblement fort?
Neden bu kadar gürültülü olmak zorunda ki?
Pourquoi ça doit être si fort?
Açıkça söyleyeyim : benim için fazla gürültülü. Dayanamıyorum.
Je trouve ça trop fort. insupportable.
Hani mesela komşuna gidip "Sizin için sakıncası yoksa cumartesi akşamı gürültülü bir parti vereceğiz," diye sorarsın.
On dit à un voisin : "On va faire une fête, ça ne vous dérange pas?"
Ama aslında, "Cumartesi günü gürültülü bir parti veriyoruz." demek istiyorsundur.
Ce qu'on veut dire, c'est : "On va faire une fête."
- Gürültülü bir şekilde böylece herkes duyabilecekti.
- Bruyamment... pour qu'on l'entende tous.
İyi. Şimdi onlara gürültülü motorsikletlerine binip geldikleri yere geri dönmelerini söyle.
Dis-leur de remonter en selle et de rentrer chez eux.
Küçük gürültülü, karanlık bir odada çıplak ve utanmış halde kaldığında hissedeceklerine benzer bir histir.
Ça te donne l'impression d'être plongée dans une petite pièce sombre et bruyante, toute nue et honteuse.
Burası biraz gürültülü, o yüzden ben kötü arayışımı odamda yapacağım.
Ça parle trop ici, je monte chercher les démons avec le cristal.
Kulübün gürültülü olacağını, burada takılabileceğimizi düşündüm.
Le club était trop bruyant. On est aussi bien ici.
- Çok gürültülü olduğunu söyledi. - Ne dedi?
Elle a dit que c'était trop bruyant.
Çok gürültülü olduğunu.
- Quoi? - Que c'était trop bruyant.
- Burası bizim için çok gürültülü.
- ll y a trop d'agitation ici pour nous.
Joey, bebek ağlayacak. Çok gürültülü olacak.
Mais Joey, le bébé va pleurer, il va être bruyant...
Korkma, evlat. Sadece gürültülü bir patlamaydı.
C'était qu'une explosion.
Evi temizleyen gürültülü kadına benziyorsun.
T'es comme cette femme de ménage que j'ai eue.
Hızlı, gürültülü. Roswell'de bulabileceğin bir şey değil.
C'est rapide, vibrant, tout le contraire de la vie à Roswell.
Bodrumdaki havalandırma gürültülü.
Au sous-sol, il y a le système de climatisation.
Bunlar daha gürültülü.
Ceux-là sont plus puissants...
Birkaç hafta önce buralardan geçiyordum Gök gürültülü bir fırtına sırasında, köpeğim kaçtı.
Je suis passé il y a deux semaines... et mon chien s'est enfui.
İlk seferinde gürültülü bir bipleme vardı.
Les premiers temps, c'était juste une sorte de bip-bip très très fort.
- - Evden biraz daha gürültülü değil mi?
Le public encourage plus ici, non?
Gürültülü bir şekilde alındığım bir soruşturmaya beni yeniden getirttin.
Réussir à me réassigner une affaire dont j'avais été totalement éjecté.
Etraftaki sepetlere paranızı koyabilirsiniz. Duyduklarınız karşısında gürültülü ve adil olmanızı istiyorum sizden
On va passer parmi vous, soyez généreux si la musique vous plaît.
- Ben gürültülü olduğunu duydum
- On m'a dit que c'était une grosse engueulade.
Hızlı ve gürültülü birşey.
Un qui court vite et qui a une grande gueule.
sen partideki sesi gürültülü tutacaksın, adamım, çok gürültü olacak.
Il faut que la rave fasse du bruit, mec. C'est notre boulot.
# # Gürültülü bir kulüp. Her gece kavgaların olduğu
C'est un endroit bruyant Où on se bagarre souvent
" Oyun zamanı süresince gürültülü bir şenlik hüküm sürdü.
" Une folle gaieté régnait pendant nos récréations.
- Duyduğum şey, tabi hala rüya görmüyorsam gürültülü yeşil bir iblisin ulusal marşı.
c'est l'hymne américain beuglé par un démon vert.
Ne kadar kalabalık, gürültülü, kirli ve kokulu olduğunu unutmuşum.
C'est sale et ça pue la sueur...
" Gürültülü şenlik...
"Une folle gaieté... " Régnait...