English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Habitat

Habitat translate French

409 parallel translation
Benim doğal yaşam ortamım tiyatrodur.
Mon habitat naturel est le théâtre.
Bu... Bu şey yaşıyor ve doğal durumu bizim için oldukça önemli.
La chose vit dans son habitat naturel.
Ancak, son zamanlardaki deneysel nükleer patlamalar yaratığın doğal çevresini ağır şekilde bozmuş olmalı.
Cependant, les récentes expériences d'essais nucléaires ont sans doute considérablement endommagé son habitat naturel.
"Puerto Ricolular madem alt düzey konut ve işsizlik konusuna bu kadar önem veriyorlar o halde göç sınırlandırmasına destek vermek zorundalar."
"Si les Portoricains se préoccupent de l'habitat inadéquat et du chômage, ils devraient restreindre leur immigration."
Yok edemeyiz, çünkü onu ait olduğu doğal yerinden ayırdık.
Nous ne pouvons le détruire hors de son habitat naturel.
- Doğal yaşam ortamımda mı?
- Dans mon habitat naturel?
Bu tribbleleri kendi doğal ortamlarından çıkarttığın anda, şişenin tıpasını çıkartmış oldun ve şişedeki cin de dışarı kaçtı.
En arrachant les Tribules à leur habitat naturel, vous avez fait sortir le génie de sa bouteille.
Homo Gazeteşebeği, Doğal habitatı, viski şişeleri.
Homo Faucus Info. Habitat naturel, un étang de bourbon croupi.
Doğal habitatıma dikkat, hayatım.
Fais attention à mon habitat naturel.
Dünyadaki en yaygın ve geniş balta girmemiş habitat. "
La plus étendue et ininterrompue qui existe sur la terre. "
Yabancı bir türün temsilcilerine hiçbir ilgi göstermeksizin,... ormanın özgür ruhuyla içiçe bir yaşam sürüyorlardı.
Ils marchaient librement dans leur habitat indépendant de la forêt, et ne prettaient aucune attention à nous, seuls étrangers d'une race étrangère.
Bu cömert habitatın, Pre-Namib'in devasa hiçliği içinde yüzen küçük, yeşil bir dünya olduğundan habersizler.
Ils ne savent pas que leur environnement... fertile n'est qu'un point perdu... dans l'immensité du Pré-Namib.
Yaşadığı yere benzer bir yere.
Dans un endroit semblable à son habitat.
Bir ayının doğal yetişme ortamı...
Un ours dans son habitat naturel.
Şimdi çocukları 10 ile 15 yıl okula gidip, bu karmaşık ve tehlikeli tabitatta nasıl yaşayacaklarını öğreniyorlar.
Ses enfants doivent maintenant aller à l'école 10 ou 15 ans... pour apprendre à survivre dans cet habitat complexe et dangereux.
Yalnızca üç kişi. Toplu Konut Genel Başkanı.
Sauf trois, dont le Pt de l'Habitat.
Herhangi bir boşluktaki nesnelerin, bir bütün olarak kusursuz şekilde tertiplenmesiyle oluşacak tınının, oradaki bireylere birçok yönden,... büyük yardım sağlayacağı düşüncesi üzerine kafa yormaktayım.
Je me suis pris la tête avec une idée Si quelqu'un pouvait trouver L'agencement parfait de tout les objets dans un espace donné, il en decoulerais une résonance positive dont les bénéfices à l'habitat individuel dans cette espace donné seraient seraient décuplés, au-dela de l'imagination.
Kökeni Güneydoğu Asya, Endonezya.
" Habitat : Asie du Sud-Est, Indonésie.
Ama kendi yaşam alanlarında, coğrafyayla sınırlanmışlardı.
Dans leur habitat d'origine, la géographie les limite.
Ve şimdi, son Ghostwood projesi ile birlikte vatanını kaybetmek üzere olan bu şirin yaratığı sizlere takdim etmek üzere Bay Tim Pinkle'ı davet ediyorum.
Et maintenant, pour vous présenter une créature dont l'habitat est menacé par le projet Ghostwood, M. Tim Pinkle.
Torpidolarla uzaylıların yaşam alanını yok etmeliyiz.
Lançons les torpilles et détruisons l'habitat des extraterrestres.
Geordi, uzaylıların yaşam alanına ateş açmayı planlıyor muyuz?
Avons-nous prévu de faire feu sur l'habitat des extraterrestres?
Yaşam yerlerini nasıl yok edeceğiz peki?
Comment détruire leur habitat?
Kırmızı Sincap Orta Avrupa'dan geliyor, kozalaklı ağaçlarda yaşar normal olarak.
Les forêts de conifères sont l'habitat naturel de l'écureuil rouge.
"Hazır Ev işleri."
"Amélioration de l'Habitat."
Bunun sebebi..... bizlerin dağımızı çepeçevre korumamızdır.
C'est parce que nous avons complètement protégé notre habitat.
Boraal'dan çok farklı bir yuva.
Un habitat différent de Boraal.
İkiye ayrılsak belki daha iyi olur. Sen habitat halkasıyla merkeze bakarken ben de kenetlenme halkasına bakabilirim.
Je fouille l'anneau d'accostage et vous l'anneau d'habitation et le noyau central.
Bakım ekibi görevlendirdim ama bu arada tüm Romulan heyetini Habitat halkasındaki 47. bölüme taşıdım.
Une panne de synthétiseurs. On les répare, mais en attendant, j'ai relogé la délégation section 47, niveau 2.
Habitat halkasında boydan boya bir dizi patlama vardı. Her şey çok çabuk oldu, neler olduğunu tam olarak anlamadım.
Des explosions se sont répercutées dans l'anneau d'habitation, mais ça s'est passé si vite que je n'ai pas bien vu ce qui s'est produit.
Bunun haricindeki davranışı gösterene kadar bu yaşam formlarının davranışlarını toplumlarının doğal davranış olarak tanımlanacaktır.
Il s'agit d'une forme de vie indigène qui évolue dans son habitat naturel.
Güzel. Bizi yeni evimizden uzaklaştır ve eski evimize doğru yeni bir rota çizelim.
Disons adieu à notre nouvel habitat et repartons vers l'ancien.
Onlar için, "çocuklarını" yeni ortamlarında bırakma kararını verdik.
Quant à leur progéniture, j'ai décidé de la laisser dans son nouvel habitat.
Belki Büyük Mavi de kayalıklarda veya ormanda yaşayabiliyordur.
Le Big Blue a peut-être un habitat terrestre, dans les rochers ou la forêt.
Orayı koruma altına almak için halkın desteğini kullanabilirim, ama bunun için... doğal ortamlarında yaşayan o hayvanların... fotoğraf ve video kayıtlarına ihtiyacım var.
Je peux utiliser l'opinion publique pour le préserver, mais pour un tel appui, il me faut un dossier complet avec photos de ces animaux vivants dans leur habitat naturel.
Bazıları insanların, böceklerin doğal yaşamına... müdahale etmesinin böcekleri kışkırttığını söylüyor. Öyle ki "yaşa ve yaşat kavramı" yerine böceklerle savaş tercih edildi.
Certains disent que les Insectes ont été provoqués par l'intrusion d'humains... dans leur habitat naturel... et qu'une politique de "vivre et laisser vivre" serait préférable à la guerre.
Kardeşimin yapması gereken tek şey, doğal ortamlarını korumaktı.
Mon frère ne devait que s'occuper de leur habitat.
Habitat halkası, tekrardan mutlu çocukların sesleriyle yankılanıyor.
Le rire des enfants résonne dans l'anneau d'habitation.
Seska, bu operasyonda ki komuta bende. Artık değil.
Les programmes de chaque habitat ont des biodétecteurs.
Yaptığımız her türlü değişikliğe karşılık verecek şekilde program kendisini yeniliyor.
- L'habitat des Argalas. - Tom et B'Elanna. C'est possible.
Silahlarınızı bırakın, yoksa bu gemi yok olacak.
- Dans l'habitat des Argalas.
Yardımınız için teşekkürler, şu anda herşey kontrol altında. Evet öyle, değil mi?
On vous trouvera un habitat plaisant et chaud pendant que nous contacterons les mondes de vos prisonniers.
Kilometrelerce öteye kadar bir yer görünmüyor.
Le prochain habitat est à des kilomètres.
300 metre derine dalacaksınız.
L'Habitat se trouve à 300 mètres de fond.
Bu sualtı üssü.
Voici l'Habitat.
Üsten denizaltıya.
Ici Habitat, aux plongeurs...
Üs tamamen kendi jeneratörüyle işlemekte.
L'Habitat est alimenté par son générateur.
Edmunds sanki üssün yanında gibi.
Je vois mal, mais Edmunds semble être sur le flanc de l'Habitat.
Orta Afrika'nın ıslak, tropik dağlarında yaşar.
Son habitat :
John Toplu Konut İdaresi bir sıkıntı çıkaracak mı?
On aura des problèmes avec l'Habitat?
En güvenli yol, olacak her türlü hareketten, uzak durmak olacaktır.
L'habitat de la Fédération.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]