Haddie translate French
324 parallel translation
O yaz, Hattie Wexler'ın çiftliğinde cerrahi müdahaleyle dikkatlice sakatlanmış 5 inek buldular.
Cet été, ils ont trouvé cinq vaches... mutilées avec grande précision, à la ferme de Haddie Wexler.
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa, Ajan Haddie'ye söyle.
prévenez l'agent Haddie.
Haddie Mcgonagle. Bir fahişeymiş.
Haddie McGonagle, une prostituée.
Omzuna birinin dokunduğunu hissedersen hayatı için yalvaran Haddie olabilir ve sıradaki de sen olabilirsin.
Si tu sens une tape sur l'épaule, c'est peut-être Haddie, suppliant qu'on l'épargne. Et ça peut vouloir dire que tu es la prochaine.
Amber, Haddie ve arkadaşlarıyla dışarı çıktı.
Amber est sortie avec Haddie et ses amis.
Haddie, formasını alır mısın?
Haddie, tu vas chercher son équipement?
Haddie, tamam.
C'est bon.
- Emin misin? - Haddie?
T'es sûre?
Haddie'ninmiş o zaman.
Sacré tableau!
Amber yalan söylememiş mi?
C'était à Haddie?
Kızım Sylvia, A.P. kimya dersini Haddie'yle alıyor.
Ma fille Sylvia est en chimie avec Haddie.
Aslında Haddie yeğenim oluyor.
Haddie est ma nièce, en fait.
Daha Haddie'yle çıkmadan önce eziğin teki olduğunu anlamıştım.
Tu sais, c'était déjà un abruti avant qu'il sorte avec Haddie.
Haddie'nin şimdi bilgisayarı kapatması gerekiyor. Olur, önemli değil.
Tu sais, Haddie doit se déconnecter.
Çok teşekkür etmek istiyorsan Yo-Yo ile Haddie meselesinde yardımcı olabilirsin.
Si tu veux vraiment me remercier, aide-moi à gérer Yo-Yo et Haddie.
Dün Steve'le kavgalarından sonra Haddie biraz neşelensin.
J'essaie de remonter le moral d'Haddie après ce qu'il s'est passé avec Steve, hier.
- Haddie, canım.
- Haddie, chérie.
Imax'te oynayan üç saatlik bir film varmış ve Haddie Max'i ona götürdü. Bu ne demektir, biliyor musun?
Un film de 3 h sur les insectes passe au ciné, et Haddie a emmené Max, tu sais ce que ça signifie?
Haddie neden hukuk okumayı seçtiğimi sorgulattı bugün.
Haddie m'a vraiment fait réfléchir à pourquoi j'ai fait du droit.
Haddie nerede?
Où est Haddie?
Haddie'yle ailecek vakit geçirmeye çalışıyorum. Max için de...
Je veux inciter Haddie à participer.
- Olmaz, Haddie! - Ne oldu?
- Laissez la porte ouverte.
Haddie'nin biyoloji sınavı olacağını söylemeyi unuttum sana. Bir de oturup çalışmamış hiç.
J'ai oublié de te dire qu'Haddie a un exam de bio, et qu'elle n'a rien révisé.
Ona üzülmesem başka bir gerçeğe üzülüyorum. Haddie'yle ilgilenememem gerçeğine.
Quand je ne m'inquiète pas pour lui, je m'inquiète de ne pas m'inquiéter pour Haddie.
Haddie'yle de ilgilenemediğim zaman beynim hiç susmuyor.
Quand c'est pas ça... Ça ne s'arrête jamais. Adam et moi...
Haddie'nin maçı vardı.
- C'est parti. - Le match d'Haddie.
- Haddie... - Canım, pardon.
- Tu sais ma chérie, on est désolés.
Haddie yarın bizim kıza bakabilir mi?
Haddie pourrait faire la baby-sitter, demain?
- Haddie'nin cep telefonu faturası.
- Le portable d'Haddie.
- Haddiebabacığı. - Gerçekten mi?
Haddie... papa.
Haddie'nin lisesinde ikinci sınıftaymış.
Il est en 1re au lycée d'Haddie.
Haddie'nin bir erkek arkadaşı var.
Haddie a un petit ami.
Tabii ki Haddie'nin erkek arkadaşı olur.
Bien sûr que oui.
Mastürbasyon.
Se masturber. On laisse Haddie descendre?
Haddie'yi odasından çıkaralım mı artık dersin? Fıstık ezmesini kavanozdan yemek yasak, baba.
C'est contraire aux règles de manger dans le pot.
Rica etsem kız kardeşine aşağı inmesini söyler misin?
Tu me fais une faveur? Tu dis à Haddie de descendre?
- Merhaba. Haddie resimlerinizi göstermişti.
On a vu des photos.
Sorun yok bizim için. Haddie durumdan bahsetmişti.
On comprend, Haddie nous a parlé de la situation.
Haddie daha 15 yaşında.
Haddie a 15 ans.
Haddie'nin daha o kadar açıldığını sanmıyorum.
Je crois pas qu'Haddie en soit là.
Umurumda değil, Haddie.
Je m'en fiche, je suis ton père.
Baba! Endişelendik, Haddie.
- On s'inquiétait, Haddie.
- Haddie esrar içiyormuş.
- Haddie fume.
- Haddie? - Anne?
- Haddie.
Haddie, seninle konuşurken arkanı dönüp gitme.
Ne t'en va pas quand je te parle.
Sana bir şey diyeyim mi, Haddie?
Tu sais quoi?
- Haddie! - Ne?
- Quoi?
Haddie, etrafına bak.
Regarde autour de toi.
Haddie, git hadi.
- Ça ne me gêne pas.
- Haddielar maçı kazanmış mı?
- Haddie a gagné?
Haddie, çok özür dileriz.
- Haddie, on est désolés.