English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hai

Hai translate French

493 parallel translation
Lin Hai'de.
Á Lin Hai.
İçi nefret dolu annesinden ve etrafina saçtığı nefretin kendisine nasıl yansıdığından söz etti.
Elle parla de sa mère haineuse, et de combien elle était haï :
Hai "evet" demektir.
"Hai", ça veut dire "oui".
Hayır onlardan nefret ederim ben Monk.
Oh, non. Je les hai, Monk.
Hai! Koş!
Allez!
Beni en çok üzen şey gelinlik giymiş bir genç kızın bana bakıp iğrenç bir şeymişim gibi davranmasıdır.
Il y a quelque chose qui me fait frissonner c'est d'être hai par une si jolie mariée.
- 26 Hai Phong Yolu.
- 26, rue Hai Phong.
Gan Wen Bin Jau Hai Shan ve Shiu Li ile işbirliği içinde ustayı Liu Shou Yi'a karşı kışkırtanda oydu
Il s'est associé à Zhao Hai-shan et Xu Li. Il a poussé M. Shen à attaquer Liao Shou-yi.
O, Jau Hai Shan ve Shiu Li güçlerini birleştirerek, işlerini gittikçe ilerlettiler artık herşey onun kontrolünde
Il a fédéré les affaires de Xu Li et Zhao Hai-shan. Il contrôle tout.
Shiu Li şimdi, Ying Chuen keranesini yönetiyor ve Jau Hai Shan'da, Yung Hing elbise fabrikasını aldı
Xu Li gère la maison close et Zhao Hai-shan, la filature.
Önce Jau Hai Shan ve Shiu Li to'le işim olcak! daha sonra sıra sana gelecek!
Je vais m'occuper de Zhao Hai-shan, de Xu Li, puis de toi.
Daha sonra Jau Hai Shan ve adamları zorluk çıkardı...
Après, ça a été Zhao Hai-shan, puis plein d'autres.
hilelerim olmasaydı, sen Jau Hai Shan bugün burda olamazdınız?
Sans elles, toi et Zhao Hai-shan n'auriez pas si bien réussi.
Jau Hai Shan'nin fabrikasındaki kadınları kandırıp... kendi kerhanende çalıştırıyorsun sonra naylon faturalar düzenleyip... kızları satın aldığını söylüyorsun
Les ouvrières de la filature envoyées au Pavillon du printemps, les fausses factures pour faire croire que tu les as achetées...
Gan Wen Bin, unutma! ben ve Jau Hai Shan'nin yardımı olmasaydı Bugün sende burda olamazdın!
Gan Wen-bin, n'oublie pas non plus que ta position actuelle, c'est aussi à moi et Zhao Hai-shan que tu la dois.
kim yapmış bunu? kim yapabilir ki... arkadaşın Gan Wen Bin'nin... kankaları Shiu Li ve Jau Hai Shan hayatımda o ikisiyle yatmamış... olduğuma şükrederim!
Par ton ami Gan Wen-bin et ses complices, Xu Li et Zhao Hai-shan.
Şu kızcağıza bak! Jau Hai Shan'nin fabrikasında çalışırken onu kerhaneye satmaya çalıştılar
Elle aussi, ils l'ont tirée de la filature de Zhao Hai-shan pour la vendre au Pavillon du printemps.
Jau Hai Shan'ı öldürdüm!
C'est au tour de Gan Wen-bin.
Jau Hai Shan ve Shiu Li ile anlaşıp "Serseri" Jian Nan'ı...
Tu as recruté le Vagabond pour assassiner mon père.
Hai Tang hanım, şaka yapıyon herhalde sen neredeyse satılıyordun ama benim sıpaları... bedava alan bile yok
Hai-tang, tu ironises. Toi, tu peux encore te vendre. Mais nos enfants, personne n'en veut!
Hai Tang, seni bir daha asla satmayacağım
Hai-tang, jamais je ne te vendrai, à aucun prix.
- Sanırım orada Hai Fat için çalışıyordu.
- Je pense qu'il y travaillait pour Hai Fat.
- Nefret ettiğin rakibin.
Ton rival haï.
Milyonlarca Amerikalı adına konuştu. Çok daha fazlasının nefretini topladı. Kane'in gazetelerinde 40 yıl boyunca taraf olmadığı tek bir toplumsal olay şahsen desteklemediği ya da saldırmadığı tek bir kişi yer almadı.
Porte-parole de millions d'Américains, haï par des millions d'autres, pendant 40 ans, il intervint dans tous les grands débats.
... zamanımızdaki herhangi birisi kadar sevildi, nefret edildi, çok konuşuldu, ama ölürken zihnindeki bir şey Rosebud'ı çağırdı.
Une nation l'a aimé ou haï, comme n'importe qui, mais quand il meurt, sa dernière pensée est "Bouton de Rose".
Onunla çalışmış herkesle konuş... Onu sevenlerle, ondan nefret edenlerle.
Ceux qu'il a employés, ceux qui l'ont aimé ou haï.
Korkuyordum ve ruh halim çöküktü ama seni sevmekten hiç vazgeçmedim benden nefret etmiş olsan bile.
J'ai peur et je ne vaux rien, mais je t'aime toujours. Même si tu m'as haï.
Eğer yaparsan senden daha önce kimseden etmediğim kadar nefret ederim.
Si vous le faites, je vous haïrai comme je n'ai jamais haï.
Bunu gördüğümde adamı kıskandım ve birden ondan nefret ettim.
La voyant ainsi, j'ai été pris de jalousie et je l'ai haï.
Hatta nefret ettim.
Je l'ai haï.
Cassius bezdi çünkü dünyasından. Sevdiği sevmez, kardeşi üstüne yürür oldu. Bir köle gibi azarlanır oldu Cassius.
Car il est las de ce monde, haï alors qu'il aime, provoqué par son frère, surveillé comme un serf, tous ses défauts détaillés, notés, appris par coeur pour me les jeter à la figure!
Hayır, Joe'dan hiç nefret etmedim.
Je n'ai jamais haï Joe.
Donanmadan hep nefret ettin.
Vous avez toujours haï la marine.
Bir zamanlar.
Avant je t'ai haï.
Hai evet demek, ha?
Ça veut dire "oui"?
Başından beri silahtan nefret ettim.
Dès le début, j'ai haï les revolvers.
- Ben kimseden nefret etmem.
- J'ai jamais haï personne. - Menteur.
Muhtemelen savaşın korkusunu hissettiğimde ve o zamanlar Almanlardan hiç bu kadar nefret etmemiştim.
Jamais je n'ai autant haï les allemands et senti l'horreur de la guerre.
İşte senden böyle nefret etmeye başladım.
En vous observant, je vous ai haï.
Bunun akabinde ondan gerçekten nefret etmeye başlamıştım.
Là, je l'ai vraiment haï.
Düşünüyorum da bu işin karakteristiği ta başından beri bozuktu zaten. Çeyrek yüzyıldır Ruslardan nefret ediyoruz.
Psychologiquement parlant... nous avons haï les Russes pendant vingt-cinq ans.
Leonard? Dünyada gerçekten nefret ettiğim tek adam sen oldun.
Je n'ai jamais haï que vous.
Vurmasaydın, herhalde senden nefret ederdim.
Si tu ne l'avais pas fait, je pense que je t'aurais haï.
Neden babanın izinden gitmekte isteksiz bir Seikichi'nin... onun yerini alması için kendi hayatını bile ortaya koyuyorsun?
Pourquoi voudriez-vous risquer votre vie pour ce milieu haï, en voulant contraindre Seikichi à suivre les traces de son père?
Tyree, o çılgınlıktan gerçekten nefret ettin mi?
Tyree, as-tu vraiment haï cette folie?
Ona hayranlık duyarak büyüdüm, ama sonra savunduğu her şeyden nefret ettim.
Je l'ai d'abord admiré, puis j'ai haï et méprisé les valeurs qu'il défendait.
Jau Hai Shan, ayağıma geldiğin çok iyi oldu!
Je te cherchais, Zhao Hai-shan.
Sonra Babamın durumu öğrenmesinden korktun
Craignant d'être découvert, tu t'es allié à Zhao Hai-shan et Xu Li.
Wagner'den de herkes nefret ediyordu.
Wagner aussi était haï.
Senden nefret ettim.
Je t'ai haï.
Michael, yıllarca senden nefret ettim.
Je t'ai haï pendant des années.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]