English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Halde

Halde translate French

31,431 parallel translation
Pekala, anti-anksiyete ilaçlardan dolayı sersem halde.
Elle se sent sonnée à cause des anxiolytiques.
Seninle geleyim o halde.
Laisse-moi venir avec toi.
Aksi halde herkes siktiğimin Spikey'sinin mekanına gider. Herif erkenden uyuyakalıyor.
Sinon, on serait allés dans la caravane de Spikey et il s'endort tôt.
Şu halde mahkemeye çıkmana iyi bir avukatsam göz yumamam.
Je serais mauvaise avocate si je te laissais approcher une salle d'audience.
Ayrıca seni bu halde görmek ne demek bilmiyorsun.
Et tu ne sais pas ce que ça fait de te voir comme ça.
O halde bize katılacak mısınız, Vali Bey?
Viendrez-vous?
O halde kimi dinleyeceksin, Büyük Han?
Alors qui écouterez-vous, mon Grand Khan?
Neymiş o halde, seni bilge?
Et quel est-il, ô grande sage?
Hem de istemediği halde.
Même quand il n'en avait pas envie.
Hayatımın değersiz olduğunu düşündüğü halde.
Même quand il pensait que ma vie ne valait rien.
O halde beni de ekibinizde sayın efendim.
Dans ce cas, c'est d'accord.
O halde ne zaman duyuracağımızı konuşalım.
Parlons de la date de l'annonce.
O halde neden buluşmak istedin?
Alors pourquoi cet entretien?
O halde şehrin en iyi gösterisini sunmalıyız.
Alors montons le meilleur show de la ville.
O halde kurultaya dönüp olacakları görelim.
Retournons sur place.
Hayır, perişan halde.
Non.
- O halde yemek zorunda değilsin.
- Alors ne mangez pas.
O halde geçiyoruz.
Accepté.
Aksi halde sosyalizm olur ki başarısız olmaya mahkûm.
C'est du socialisme, voué à l'échec.
O halde düzeltmeniz gerekecek.
- Que vous allez adapter.
O halde Kongre'de olacağına neden benimle buluştun?
Alors pourquoi me voir, moi?
- O halde yapalım Remmy.
Alors faisons-le, Remy.
O halde hemen düzeltelim.
- Faites-le.
O halde neden hiçbir şey yapmadın?
Alors qu'attendez-vous?
Hiç gerek olmadığı halde insanlar fısıldayarak konuşuyor.
Les passants murmuraient, alors qu'il n'y avait aucune raison.
Tamam, siz konuşun o halde.
Pigé, je vous laisse.
Hiçbir erdemin olmadığı halde bir tümenin komutanı olduğunda asker kaçaklarına ne olduğunu biliyordun, değil mi?
Quand vous avez reçu le commandement d'un tumen, sans l'avoir mérité, vous saviez ce qui arrivait aux déserteurs, n'est-ce pas?
Gerçekten yaptırmadığın halde nasıl canlı yayında kürtaj olacaksın?
Comment allez-vous avorter en direct à la télé alors que vous n'avortez pas vraiment?
O halde bana yardım et.
Alors aide-moi.
Perişan halde.
Il souffre.
- O halde yapma.
Alors ne le fais pas.
- O halde bir ebeveynin öldü.
La mort d'un parent, alors.
O halde hile yapıyorsun ve ben hile yapanları sevmem.
Vous trichez et je n'aime pas ça.
- O halde beni tanımamışsın.
Vous ne connaissez pas du tout.
Güzel. O halde sana yeni Mystic Falls'u gösterirken bana bunu ispatlayabilirsin.
Alors tu me le prouveras pendant que je t'amène à nouveau Mystic Falls.
Kardeşim çok yumuşak çalışmak için zamana ihtiyacı olduğu halde sizinle ilgileniyor
Mon frère est trop doux, à se préoccuper de toi alors qu'il a besoin de calme pour travailler.
O halde ilk profili sunmaya hazırız.
Nous sommes prêts à délivrer un premier profil.
Bayan Nakano kocasıyla Daichan arasında sorun olup olmadığını bilmiyordu, - o halde direk kaynağa gidelim.
Mme Nakano ne savait pas s'il y avait de la rancoeur entre son mari et Daichan, alors allons à la source.
Şimdi stoğu tükeniyor ve çaresiz bir halde.
Et maintenant, elle est à court et elle est désespérée.
Eğer sen biliyorsan konuşmaya başlamanı öneriyorum çünkü aksi halde burada ne yaptığımı bilmiyor olacağım.
Si vous savez quelque chose, je vous conseille de commencer à parler, parce que sinon je ne sais pas ce que je fais ici.
Tanner son yedi senedir kanun dışı tutuklu halde.
Tanner a passé les sept dernières années en isolement extrajudiciaire.
Aldığımdan daha iyi bir halde teslim edeceğim.
Je le ramènerai en meilleure forme que quand je l'ai trouvé.
Fena halde birikmiş kumar borcu bulunan baş mühendis.
L'ingénieur avec une énorme dette de jeu.
Fena halde Donut istiyorum.
Il me faut un donut, genre, wow.
Bitkisel hayatta baygın durumda, tamamen aciz halde.
Se languissant dans un état végétatif, dans une incapacité totale.
Şu anda o bedende kilitli halde bir Huston olduğunu bilen yalnızca biziz.
Actuellement, on est les seuls à savoir qu'il est enfermé dans ce corps.
Daha kaba taslak bir halde ama bir göz atmalısın.
C'est un brouillon, mais tu devrais regarder.
Şimdiye kadar acil servisimde birkaç kez çalıştın ama hiç bu kadar sinir bozucu şekilde konuştuğunu görmedim. Üstelik hak ettiğim halde. Neler oluyor?
Tu sais, tu as travaillé une paire de fois dans mes urgences, et vous ne l'avez jamais obtenu ce Chippy avec moi, et je l'ai mérité, alors quoi de neuf?
- Kim o halde?
Qui, alors?
O halde, tamam.
Alors oui.
- O halde şimdi bir şeyler yapın.
- Alors réagissez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]