English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hallmark

Hallmark translate French

85 parallel translation
Hallmark da gidiyor.
Voilà Hallmark.
Hallmark'a layık bir an daha.
Un grand moment de joie familiale.
Şu Hallmark kartlarından birinden çıkmış gibi.
Elle semble sortie d'une carte postale Hallmark.
Sadece kart satmak için tezgahlanmış başka bir Hallmark tatili.
C'est juste une de ces fêtes inventées pour vendre des cartes.
"Sana karşı duygularımı bilmiyorum, o yüzden hiç tanımadığım birine bir papel verip benim yerime işi halletsin diye bu küçük Hallmark orospusunu yaptırdım."
Je sais pas quoi dire, alors je donne 1 $ à un inconnu, et Hallmark fait le boulot pour moi!
HaIImark'dan gelmiş.
C'est une Hallmark.
O Hallmark tarafından düşmana ait bir ele geçirmede elde edildi ve Disney homojenleştirdi ve parça parça elden sattı.
Le romantisme a été acquis lors d'une OPA de Hallmark et Disney, il a été homogénéisé puis vendu morceau par morceau.
Hallmark sahnesini geçelim.
On va éviter de faire dans la guimauve.
Evet. Hallmark için yazmaya alıştı.
Il était auteur chez Hallmark.
Hallmark'ta mı çalışıyorsunuz?
Vous êtes dans le nuptial?
Hallmark'ta harika bir tatil ama ilk olarak hep aynılar.
Une fête inventée par Hallmark, mais notre première tout de même.
- Hallmark gibi bir yere git.
- J'irais dans une carterie.
- Hallmark'ın elinde hepsi var mıdır?
- ll y a tout à la carterie?
Hallmark nerede?
Où est-elle?
Hallmark'ın nerede olduğunu bilmiyorsunuz.
Tu ne sais pas où est la carterie.
Onun hakkındaki Hallmark kartını almadım henüz.
Je n'ai pas reçu de cartes Hallmark pour ça.
Oraya gittiğimizde ne görmeyi umduğumu bilmiyorum... ama Hallmark karton evi, ya da şöminedeki resimleri değil, ya da arka bahçedeki barbeküyü değil.
Je ne sais pas à quoi je m'attendais. Sûrement pas à une maison gentillette avec un barbecue dans le jardin.
Hallmark potansiyeli var dedi, bu çok iyi.
Hallmark dit que c'est prometteur, c'est cool.
Bu hafta bir tane var, ama Hallmark'ın bu sefer kabul edeceğini hissediyorum.
Une seule, cette semaine. Mais elle va mettre un terme à mes râteaux avec Hallmark.
Yıllardır yazılarımı yayınlatmaya çalışıyorum ama Hallmark'ı ikna etmek çok zor.
J'essaie d'être publié, mais chez Hallmark, c'est des durs à cuire. - Hallmark?
- Hallmark mı? - Tebrik kartları yazıyor.
- ll écrit des cartes de voeux.
- Hallmark'tan mektup.
- Une lettre de Hallmark.
Hallmark okuma kartı gibi tehlikeli bir şeye bırakmışsın kendini.
Scarlett, allons. J'ai l'impression de lire une de ces stupides cartes de vœux.
O zaman seni Hallmark kartlarıyla bile mutlu etmek kolay.
Comme les cartes de voeux Hallmark, c'est facile de te faire plaisir.
Bu saçmalıkları bırak.
Arrête ce style Hallmark.
Hallmark'ın "yanlış adamla evlenmediğiniz için tebrikler" diye bir kartı yok.
Hallmark ne vend pas... de cartes : "Félicitations, vous n'avez épousé personne."
Sadece Hallmark şey.
Pas ceux des contes.
Hallmark'takilerin senden haberi var mı? Çünkü doğuştan yeteneklisin.
Tu sais, peut-être qu'il n'a pas pu finir sa pensée parce qu'il devait gérer sa saloperie de famille
- Tanrım, pislik temizlemekten bıktım.
Les gens d'Hallmark ont entendu parler de toi?
Kes şu Hallmark saçmalığını.
Arrête ces conneries à l'eau de rose.
- Hershey's and Hallmark.
- Hershey's et Hallmark.
Birileri "Hershey's and Hallmark" ın çalışmasını sağlamalı.
Quelqu'un doit garder Hershey's et Hallmart à flot.
Hallmark için çalışıyor olmaman büyük kayıp.
Tu devrais bosser chez Hallmark.
Daha çok Hallmark aracılığıyla iletişim kuruyoruz.
On communique surtout par courrier.
Siktir! Hallmark kartı ya da yabancı bir rock grubunun şarkı sözlerini isteseydim çarşıya giderdim Bay Barnell!
Putain, si je voulais un suppositoire ou des paroles pour une ballade de Rock,
Hallmark belasının seni aldatmasına izin verme.
Ne vous fiez pas aux cartes Hallmark.
- Son dakikada haber veriyorum ama elimde bir Hallmark HF var. - Merhaba Adam. Joe Mantegna, Tess Harper.
Je t'appelle à la dernière minute, mais j'ai un téléfilm Hallmark avec Joe Mantegna et Tess Harper.
Hallmark ne demek biliyorsun, değil mi?
Tu sais ce que veut dire Hallmark? Ça veut dire une chance aux Emmy.
- Hallmark hisse senedim var.
- J'aime me déguiser. - Ca ne va pas?
Demek istediğim, şu Hallmark gününü kutlayan aptallara bakar mısınız
Regardez tous ces idiots en train de fêter cette fête commerciale.
Hallmark kartlarına bakarak 22 dakika 18 saniye harcadın.
Elle a passé 22 minutes et 18 secondes à regarder son reflet dans les cartes postales.
Ama haftaya boynumuzda nefes alan Hallmark olmayınca, çıkarız.
Mais quand on ne sera plus envahies par les cartes de la Saint-Valentin,
Hallmark için çalışsaydın.
Tu devrais bosser pour Hallmark.
Bu yüzden kendinden nefret edeceksin ve Hallmark'a bunu telafi etmek için kart almaya gittiğinde, kart bulamayacaksın, çünkü konu çok özgün!
Tu vas te haïr pour ça. Et quand tu iras chercher une carte Hallmark pour t'excuser... tu n'en trouveras pas parce que c'est trop précis.
Tebrik kartı gibi konuşmaya başladın.
Tu parles comme une carte Hallmark.
Evet. Hallmark'daki işe girdim.
Oui, j'ai trouvé le taf pour Omar.
Kusura bakma. Çıkmam gerek. 70 sokak ötede açık hediyelik eşya dükkanı buldum.
Désolé, faut que je me sauve, je viens de trouver un Hallmark ouvert à 70 blocs d'ici!
Hallmark filmlerinden farkı yok.
C'est un film commercial.
Hey, Ben de zamanında Hallmark filmlerinde oynadım.
J'ai fait quelques bons films commerciaux.
Pek nitelikli bir an sayılmaz.
Pas exactement un moment de Hallmark.
Ertesi sabah 100 yıl uyumuş bir prenses gibi.
Hallmark ne vend pas... de cartes : "Félicitations, vous n'avez épousé personne."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]