Harald translate French
179 parallel translation
Şanslı Harald, genç öldü.
Quelle chance pour Harold d'être mort si jeune.
Harald'ı ise bugün hiç görmedim.
Je n'ai pas vu Harald de la journée.
Harald'a göre bu bir cinayet.
Harald pense que c'est un meurtre.
- Yapma şunu Harald!
- Arrête, Harald!
Ama Harald yüzme bilmiyordu.
Mais Harald ne savait pas nager.
- Gran'ın anlamı "ladin"! Harald Gran!
- Gran veut dire "épicéa." Harald Gran!
Peki ya Harald Gran?
Mais pour Harald Gran?
Evet, lordum, Harald?
Alors, roi Harald?
Ben, Harald, İskandinavya kralı, bu gemiyi alıyorum!
Moi, Harald, roi des Vikings, acquiers ce navire!
Majesteleri Kral Harald ve yeni uzun gemisi şerefine içelim. Cenaze gemisi elbette günü geldiğinde.
Buvons à la santé de Sa Majesté le roi Harald, et de son drakkar... son navire funèbre... pour quand le jour sera venu.
Harald'ın önünde utandırmak için mi?
Pour m'humilier devant Harald?
- O Kral Harald'ın gemisi!
- Il est au roi Harald!
Harald seni dolandırdı.
Harald t'a dupé.
- Kral Harald size bira göndertti.
- Harald vous a commandé de la bière.
- Kral Harald mı?
- Le roi Harald?
Kral Harald'ın yurttaşları!
Sujets du roi Harald!
Kızı öldürmeyin, o Kral Harald'ın kızı.
Non, c'est la fille du roi.
Önce, lanet kalksın diye, Kral Harald'ın kızını kurban olarak sundun.
D'abord tu proposes de sacrifier la fille du roi.
İskandinavya Kralı Harald'ın kaptanı.
Le capitaine du roi Harald.
- Buna Kral Harald karar verir.
- C'est à Harald d'en décider.
- Harald, herhalde gemileri çıkartmadı.
- Harald n'est jamais parti.
Harald!
Harald!
Söylemiştin. Kral Harald Fairhair için Berserk'tim... [ Berserk :
J'étais Fou de Guerre pour le Roi Harald Fairhair...
King Harald için her savaştığımda Berserk oldum...
Je suis devenu Fou de guerre dans toutes les batailles où j'ai combattu pour le Roi Harald...
Leif, sen buraya otur. Ve Harald da buraya.
Leif, tu ferais mieux de t'asseoir ici et Harald se mettra là.
Keitel buraya otur. Harald oraya.
Keitel se met assis ici.
Leif oraya, Bjarni oraya.
Harald ici.
Gördün mü Harald? Bitti.
Tu vois, Harald, tête de mule.
Harald.
- Alors, Harald? Comment ça va?
Bu çevre için iyi.
Il me faut mon fric, Harald.
Bu şey nedir? Bu Vuk.
Harald, c'est Vuk.
Harald, bu Vuk.
Vuk, c'est Harald.
Vuk, bu Harald.
- Il a été engagé.
Parayı bulduğundan emin ol, Harald.
T'as de la glace partout.
Harald, bu ışıkta çalışamıyoruz
- Je croyais que tu ne voulais pas de lui?
Günün bu saatinde ziyaretçi yasak.
- Harald... - Vous êtes de la famille?
- Evet, Harald için böyle diyebiliriz.
Laissez-nous 2 minutes. - Quel vantard.
- Harald, oğlum. Ne oldu?
Mon foie est au bout du rouleau.
Hasta olabilirim ; bir sandviç yapamazlar mı? Dinle, bu hapishaneye girmek kesinlikle imkansız.
Il faut dire à Harald qu'on peut pas le sortir de là.
Harald'a, onu asla çıkaramayacağımızı söylemeliyiz.
Tu peux arrêter de donner des coups de pieds, sale gosse.
Harald, istakoz mu yiyorsun? Koltuklarınıza dönün ; buraya girme izniniz yok.
C'est quoi ton plan pour le faire sortir?
Ne yaptı Harald? - Ne demek istiyorsun? Şu Ludvig.
Il est dans la prison la mieux gardée de Suède.
Dinle paramı istiyorum Harald.
Je peux peut-être sortir, d'abord?
Paramı istiyorum Harald tamam mı?
Laisse moi au moins une semaine.
Bir sürü iyi tatlı olacaktır.
Harald?
Dİnlenmek için bir gün izin aldık.
Dis donc, Harald...
Bir dondurma al, Harald.
Pourquoi est-ce que Vuk ne peut pas travailler dans ta cuisine?
Son görüşünüz olabilir.
Harald, on veut plus toucher à ça.
Ailesi misiniz?
- Oui, ça vaut pour Harald. - Oui, on est de la famille.
Nedir bu?
- Harald, mon petit.
Yeniden başlayacağım.
Harald, ça, c'est toi.