Havaalanında translate French
1,552 parallel translation
Evet, havaalanında.
- Oui, à l'aéroport.
Sana Bağdat Havaalanında kar küresi aldım.
Je t'ai ramené une boule de neige de l'aéroport de Bagdad.
Hey Nellie, bak havaalanında dolnan ne buldum!
Hey Nellie, devine ce que j'ai trouvé à l'aéroport
Havaalanında yolunu kesin kalıntıyı alın ve onu öldürün.
Interceptez-le à l'aéroport. Obtenez l'artefact et tuez-le.
Bana güvenmelisin.Havaalanında görüşürüz.
Aie confiance. À toute, à l'aéroport.
Sharon havaalanında beni bekliyor.
Sharon m'attend à l'aéroport.
Dün akşam, Veronica Dexter, havaalanında erkek arkadaşını karşılamayınca, kaybolduğu rapor edildi.
Veronica Dexter a disparu hier après-midi. Elle n'a pas accueilli son ami à l'aéroport.
Havaalanında müşteri var, Gordon.
Un client à l'aéroport.
- Şey, havaalanında...
- C'est qu'à l'aéroport...
15. otoyolda barikat ve havaalanında güvenlik önlemleri istiyorum.
Barrages sur la 15, surveillance accrue des aéroports.
Balayımın ilk gecesini Houston havaalanında baygın şekilde geçirdim.
J'ai commencé ma lune de miel à l'aéroport, abrutie de calmants.
Heatrov havaalanında kargo ekibinin bir günde yaptığı işi, kötü beslenmiş bir avuç Sierra Leoneliler... on dakikada yaptı.
Ce qu'une équipe fait en un jour dans un aéroport, fut fait en dix minutes par un groupe d'Africains mal nourris.
Havaalanında korkunç bir çatışma vardı, ama rehineler nasıl olduysa, rehineler kurtuldu.
Il y a eu un combat terrible à l'aéroport, mais les otages sont, malgré tout, sains et saufs.
Dokuzu da bu gece havaalanında öldürüldü.
Neuf ont été tués à l'aéroport cette nuit.
Geçen gece seni havaalanında görmedim mi?
Ne t'ai-je pas vu à l'aéroport hier soir?
Havaalanında bir şeyler olmuş!
Un incident à l'aéroport.
Havaalanındaki en iyi nachos burada ve bizim çıkış kapımızın tam karşısında.
Les meilleurs nachos de l'aéroport, juste là.
Treadwell in günlüğüne yazdığına göre, havaalanında, biletinin geçerliliği hakkında, şişman bir görevliyle tartışmış.
Treadwell écrit qu'à l'aéroport il eut une altercation avec un employé obèse quant à la validité de son billet.
Havaalanında yeni haber verdiler.
Je viens de téléphoner à l'aéroport.
Teşekkür ederim, efendim. Bir keresinde havaalanında bir adam görmüştüm.
Un jour, j'ai vu un homme dans un aéroport.
Biz de seni havaalanında bekliyorduk.
Nous t'attendions à l'aéroport.
Sizinle Kunming Havaalanında görüşürüm.
Je vous reverrai à l'aéroport de Kumming.
O havaalanında yolunu bekliyordu..
De voie elle attendait Car à l'aéroport..
Julio, tahmin et Tel Aviv'e giderken havaalanında kimi gördüm?
Tu sais qui j'ai rencontré à l'aéroport au départ pour Tel Aviv?
Sizi havaalanında karşılarlar.
Je t'aime!
Hae-joo, neden seni havaalanında gözaltına aldılar?
Hae-joo, pourquoi es tu venue à l'aéroport?
Cihaz yanımızda. Analiz ekibi beni havaalanında karşılasın.
Que l'équipe d'analystes nous retrouve à l'aéroport.
Bu planı uyguluyoruz. Marshall, havaalanında senin için vize ve pasaport olacak.
Vous aurez un visa et un passeport à l'aéroport.
Bu gümrük memuru hakkında Los Angeles Havaalanında kapsamlı geçmiş araştırması istiyorum.
Je veux une enquête sur ce douanier de l'aéroport de L.A.
- Havaalanında.
- À l'aéroport.
20 dakika sonra havaalanında görüşürüz As.
Je te retrouve à l'aéroport dans 20 minutes, Ace.
Hiç. Çantanı kap ve benimle havaalanında buluş evlat.
Il est du genre : " Retrouve-moi sur la piste et on décolle.
Perşembe günü, Newark Havaalanında 9 saat bekleyecekler. Eğer mide ve bağırsakla ilgiliyse...
Ils font une escale de 9 h à Newark, jeudi.
Perşembe akşamı Newark Havaalanında bekleyecekler.
Ils font escale à Newark jeudi soir.
Bu işlerin nasıl olduğunu bilirsin, havaalanında bir bavulunu unutursun...
Vous savez comme c'est : vous laissez votre sac dans l'avion, faites tomber quelques pilules...
Karımı havaalanından almak için, tam zamanında dönmüş olacağız.
Nous serons de retour à l'heure pour récupérer ma femme à l'aéroport.
Havaalanında, başına gelenlerle ilgili hikayeyi hatırladıkça gülesim geliyor.
Je n'arrête pas de me rappeler l'histoire que tu m'as racontée... Quand tu as eu cette aventure dans un avion.
Allison, Adam düğünümüzü kaçırdı çünkü havaalanında sızıp kalmıştı. İnen kalkan uçakları seyredeceğim diye
Allison, ce gars a raté notre mariage parce qu'il était défoncé à l'aéroport et parce qu'il s'est mis à tripper sur les avions en train de décoller et d'atterrir.
- Birkaç saat için şehirdeyim. Aslında, havaalanına doğru gidiyordum ve onu göremezsem...
Je ne suis là que quelques heures Je devrais être en route pour l'aéroport
Bence işçi kesiminin yoğunlukta olduğu eyaletlerdeki insanları savunmaya çalışıyordu. ... 1942 yılında A.B.D. ilk olarak Guadalcanal kıyısına saldırdı. Daha sonra Henderson Field adı verilen Moga Point'de nerdeyse tam teşekküllü bir havaalanı kurdu.
Il voulait défendre les États clés 1942, la 1ère division de la marine prend d'assaut la côte à Guadalcanal, s'emparant d'un terrain d'aviation à Lunga Point, rebaptisé Henderson Field, et d'un mouillage à proximité de Tulagi, plus tard baptisé Iron Bottom Sound
Aslında havaalanına geldim bile.
Je suis déjà à l'aéroport.
Aslında oldu, bu sabah erkenden bir adam havaalanına geldi, asabi bir tavırla Bağdat için uçak bileti istedi.
Tôt ce matin, au comptoir un grand nerveux a demandé un billet pour Bagdad
Havaalanına vardığında, bir otobüs seni almaya geliyor - ve doğruca otele götürüyor.
- A l'aéroport, un bus vient te chercher pour t'emmener à l'hôtel.
İşte bu yüzden askeri istihbaratın elemanları Kimpo havaalanını sürekli gözetim altında tutarlar. Listeleri kontrol eder ve kurbanlarını seçerler.
C'est pourquoi les gars de la Sécurité contrôlent toujours à l'extérieur de l'aéroport de Kimpo, et font une liste de leurs futures victimes.
Seni havaalanında karşılayayım mı?
Avec plaisir.
Aleksander takıma söyle, Teuge Havaalanı'nda buluşuruz.
Aleksander, dis à l'équipe de nous retrouver à l'aéroport de Tuege.
Bu fotoğraf 10 saat önce Berlin Havaalanı'nda çekildi.
Cette photo date d'il y a 10h.
Havaalanı civarında bu tarz araçları tedarik eden bir tek siz varsınız.
Vous êtes la seule agence près de l'aéroport qui loue ce genre de voiture, non?
Telefon ettin. Sonra havaalanına gidip bagajında çocukla arabayı terk ettin. Ardından eve, San Francisco'ya yöneldin.
Ensuite, vous vous êtes rendu au bar The Roost, vous avez téléphoné, conduit jusqu'à l'aéroport, laissé le gosse dans le coffre de la voiture et êtes rentré à San Francisco.
İşe zamanında gitmiş. Güvenlik kartını kasten evde bırakmış. Karısını arayıp havaalanına getirmesini istemiş.
Il est arrivé au boulot à l'heure, il a délibérément oublié son pass, il a appelé sa femme et lui a demandé de le lui apporter à l'aéroport.
İki gün önce, Kuveyt Uluslararası Havaalanı yakınında araba kazasında öldüler.
Ils ont été tués dans un accident de voiture il y a deux jours, devant l'Aéroport International du Koweit.