Hikaye translate French
10,921 parallel translation
Mısır'da bir hikaye yazıyordum.
J'écrivais une histoire en Egypte.
Muhteşem hikaye.
Quel rapport avec tout ça?
- Teresa Cameron'u korumak için yalan söylüyordur ama niye öyle çılgınca hikaye uydursun?
Tu sais, Teresa pourrait être en train de mentir pour protéger Cameron, mais pourquoi inventer une si folle histoire?
Dekker'ı ölü bulduğumuzla ilgili bir hikaye ortaya atar şüpheli yok, kanıt yok deriz.
On met en scène une histoire disant qu'on a trouvé Dekker assassiné, Aucuns suspects, aucunes pistes.
Ve her gece farklı hikaye okuyabilirsin.
"Les Mille et Une Nuits" et on pourrait lire une nouvelle histoire... chaque nuit.
- Uzun hikaye.
C'est une longue histoire.
Komik hikaye. Liam'ı hatırlıyor musunuz?
Vous vous souvenez de Liam?
Çok uzun hikaye, ama ben döndüm.
C'est une très longue histoire mais je suis de retour.
Olanları içine atmak zor, biliyorum. Özellikle de herkes, yalan olan bir hikaye anlatman için ısrar ettiğinde.
Je sais que c'est dur de garder tout ça pour toi, surtout quand tout le monde insiste pour que tu racontes l'histoire qui n'est pas...
Bak tatlım. Bu çok renkli bir hikaye.
Bon, chérie, c'est une jolie histoire...
Resmi hikaye bu?
C'est la version officielle.
Ya da en azından anlatacağı hikaye bu.
Ce sera la version officielle, en tous cas.
Pekala... Resmi hikaye tünellerde bir çeşit hayvan olduğu gerçeğine mi dayandırılacak?
la version officielle sera qu'il y avait des animaux enragés dans les tunnels avec ces hommes?
Güzel hikaye değil mi?
C'est un bon plan, n'est-ce pas?
Aktör, hikaye anlatıcı, öğretmen...
Acteur, conteur, professeur...
Güzel bir hikaye.
C'est une bonne histoire.
Bu çok uzun bir hikaye.
Ça, c'est une histoire carrément longue.
Babacık sen yatmadan önce hikaye anlatmak için evde olacak.
Papa sera de retour pour te lire une histoire ce soir.
Size anlattığı hikaye hem mahkemeye hem de polislere anlattığı hikayeyle örtüşüyor.
- Ce qu'il a dit correspond à ce qu'il a raconté au tribunal et à ce qu'il a raconté aux flics.
Buraya bir hikaye için geldiyseniz söyleyecek sözüm yok.
Si vous êtes venue ici pour une histoire. Je n'ai rien à raconter.
Uzun hikaye.
C'est une longue histoire.
Tüm hikaye duyulduğunda, onu çarmıha gerecekler.
Quand ils entendront toute l'histoire elle sera crucifiée.
Hikaye su götürmez.
L'histoire est en béton.
Uzun hikaye, ama kimse bilmiyor.
C'est une long histoire, mais personne ne sait.
Bir yandan tek kelimelik harika bir hikaye yazmak için kafa yoruyorum.
De plus, j'ai en tête un mot qui débutera cette super histoire courte.
Uzun hikaye.
Longue histoire.
Başımdaki ödülü sırf birinden bir hikaye duydunuz diye riske atamazsınız.
Tu ne vas pas la risquer sur une faible chance qu'une certaine histoire est vraie.
Bu delice bir hikaye.
C'est une histoire de dingue.
Büyülü Sinematik hikaye anlatma keşfine.. ... giriş yapalım. Bunu en önemli olaylardan biri -
Lançons notre exploration dans la magie de la narration cinématographique avec ce que je considère être l'un...
We work Wallace Universitesi Gazetesinden, geliyoruz, Kappa Evi ile ilgili ir hikaye yapıyoruz.
Nous travaillons pour le Sentinel, et on fait un article sur les Kappa.
Küvet hakkındaki hikaye mi?
Cette histoire de baignoire?
- Hikaye sıkıcı. Tabi işkence edildiğin kısımlar yoksa.
L'histoire est ennuyeuse à moins que ça l'implique en train de te torturer.
Doğru, Paige. Seni beklerken bize hikaye anlatıyordu.
Elle nous racontait une histoire en attendant que tu arrives.
- Komik bir hikaye.
- Oh, drôle d'histoire.
- Eski hikaye Kris.
C'est une vieille histoire, Kris.
Tatlım, hikaye dinlemek istersem sesli kitap indiririm.
Chérie, je téléchargerai le livre audio si je voulais connaître l'histoire.
Caroline, eğer hikaye duymak isteseydim... işitme cihazımı tekrar takardım.
Caroline, je remettrais mes écouteurs si je voulais entendre l'histoire.
Annem kimsenin sorgulamasını istememiş, herkese başka bir hikaye anlatmış.
Mère voulait qu'aucune question ne soit posé, alors elle a racontée cette histoire de fièvre pour que personne ne pense que je suis un monstre.
Ay. Ama uzun hikaye.
Mais c'est une longue histoire.
Affedersiniz, uzun hikaye.
Désolé, c'est une longue histoire.
Sen sadece olayın hikaye kısmındasın, fazla suçun yok Perry.
Tout est une question de narration, Perry.
Uzun hikaye dostum.
Longue histoire.
Sana önemli bir hikaye anlatacağım.
Je vais te raconter une histoire importante.
Çok ilham verici bir hikaye bu, Rae.
C'est une histoire tellement inspirante, Rae.
Duyduğum en iyi hikaye değildi.
C'était pas la meilleure histoire que j'ai entendue.
Hikaye-seanstı.
C'était une séance-histoire.
- Bu hikaye en fazla sabaha kadar idare eder.
Cette histoire ne tiendra pas la matinée.
Kayda değer bir hikaye olmalı.
Ça doit être une sacrée histoire.
Burayla ilgili bir hikaye var.
Vous savez, Il y a une histoire et, hum,
Uzun hikaye.
Une longue histoire.
- Uzun hikaye.
- C'est une longue histoire.