English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Himalaya

Himalaya translate French

234 parallel translation
Thuggee tarikatı Himalayalar'dan Seylan adalarına kadar yayılmıştı.
Ce culte était pratiqué de l'Himalaya jusqu'à Ceylan.
Bir sürü kutsal nehirden bir tanesiydi. Suları, Himalayalar'ın sonsuz karlarından gelirdi... ve Bengal Körfezi'ne boşalırdı.
C'était un fleuve sacré... issu des neiges de l'éternel Himalaya... et coulant jusqu'au Golfe du Bengale.
Himalaya, Rus, Suriye ve kutup ayıları.
Des ours d'Himalaya, de Russie, de Syrie et du pôle nord.
Bir taraftan Hindistan hükümeti, tren vagonunda toplantı yaparken, diğer taraftan milyonlarca insan, sığınma ümidi ile Himalayalar'a akın etti.
Le gouvernement indien trouvait refuge dans un wagon, tandis que la population fuyait en masse vers la sécurité illusoire de l'Himalaya.
Tam kapsamlı araştırma yapmadan önce erken bir görüş olduğunu düşünmekle birlikte "kar adamın ayak izi" olduğu iddia edilen Himalaya'lardaki keşiften haberdarız.
Je suppose que mon opinion est un peu prématurée... puisque l'enquête ne fait que commencer. Mais nous sommes tous au courant des découvertes dans l'Himalaya des empreintes d'une créature appelée "l'homme des neiges".
YÜKSEKLİĞİN ÖTESİNDE Himalayalar
AU PLUS HAUT DE L'himalaya
Himalayalar'da bir dinlenme mekanı secin. İki hafta izin alın.
Partez en Himalaya pendant deux semaines.
Himalayalar kadar büyük bir kalple çok eğlendin.
Une fille amusante avec un cœur gros comme l'Himalaya.
Lawrence'la Arabistan'da, Sherpa Tenzing'le Himalayalar'da.
Avec Laurence, en Arabie, avec le sherpa Tensing, dans l'Himalaya.
- Dünya'nın çatısı!
Himalaya - le toit du monde!
Tabi şu çivileri yere çakan koca maymun da Himalayalardandı.
Et le grand singe qui était là vient de l'Himalaya?
O zaman, kutsal vatanımız, cennetimiz olan Himalayalar'a yöneleceğiz.
Nous partirons dans l'Himalaya, notre patrie, notre patrie bénie.
Hindistan cephesinde sorun çıkar, üyeler Himalaya'da görülürler, korkunç kar adamını aramak bahanesiyle.
Des troubles à la frontière indienne? Des membres vont dans l'Himalaya, soi-disant à la recherche de l'abominable homme des neiges.
Korkutucu. Bu yıl, uzaklardaki bu Himalaya dağı, dünyanın en zor arazisiyle kuşatılmış bu mistik tapınak bir fethetme çabasını daha geri püskürttü.
Cette année, ce lointain Himalaya, ce temple mystique, un des plus inaccessibles du monde, a fait échouer une nouvelle tentative de conquête.
Bana 3 yıl ömrümün kaldığını, ömür boyu hayalini kurduğum şeyi başarmam için son 3 yılımı Himalayalar'ın kuzey yamacındaki Olman manastırında geçirmemi tavsiye etti. Orada geçireceğim sürenin verimli olması için her şeyi ayarlayacağını söyledi.
Il m'a dit qu'il ne me restait que trois ans à vivre... et m'a conseillé de les passer au monastére de Olman sur le versant nord de l'Himalaya... pour réaliser ce dont j'avais rêvé toute ma vie... et qu'il ferait tout pour que mon séjour soit fécond.
Gemiye atlayıp Hong Kong'a gidiyorum, oradan da Tibet'e geçiyorum... Himalayalarda bir golf sahasında taşıyıcılık yapıyorum.
J'ai quitté le bateau à Hongkong et je suis allé au Tibet... et je deviens porteur dans un golf de l'Himalaya.
Matterhorn'a tırmanacağım
Je grimperai l'Himalaya
Himalayaları geçip İran ve Afganistan'dan gelmişiz ve gittiğimiz her yere havuzlar, bahçeler ve...
Nous sommes venus du désert, au-delà de l'Himalaya, de Perse et Afghanistan. Où que nous soyons allés, nous avons créé fontaines et jardins et...
- Himalayaları gördünüz mü, Bay Fielding?
Avez-vous vu l'Himalaya, M. Fielding?
Himalayalar'a çıkacağıma dair... bahse girdim.
J'ai une échéance pour ma série des paris hors piste en Himalaya.
... Himalayalar'da Kabul Nehri boyunca uzanan tarihi bir yol.
C'est une route antique qui longe la rivière de Kaboul dans l'Himalaya.
Sadece Himalayalar'da bulunur.
Ne poussent qu'en Himalaya.
Nepal'i dene, ahbap. Himalaya'lara uçarsın.
Prends le Népal, ce sera "himalayesque".
Bir Himalayalar haritası.
Une carte de l'Himalaya.
Eh, Himalayalarda, özel olarak yetişen tavşanlardan yapıyorlar.
C'est affreusement cher. C'est de la laine de lapins élevés dans l'Himalaya.
Himalayalar'ı ele alalım.
Prenez l'Himalaya en Inde.
Himalaya yürüyüş ayakkabısı için bazı saçmalıklar bulmak zorundayım.
Je dois déjà pondre un tas de sottises pour cette chaussure himalayenne.
Tanrıya şükür, yüksek topuklu ayakkabılarımı çıkarıp Himalaya yürüyüş ayakkabılarımı giydim.
Dieu merci, j'ai délaissé mes talons, et j'ai mis... mes chaussures himalayennes!
- Yeni kataloğu almışsın. Himalaya yürüyüş ayakkabısı yazısı çok güzeldi. - Evet.
T'as le nouveau catalogue.
Ta himalayalardan gelip. nilüfer çiçeği olmuş.
Elle vient du bout de l'Himalaya, padmini, elle-mëme.
Ona Himalaya Joe derdik.
Nous l'appelions Himalaya Joe.
Himalaya Joe.
Himalaya Joe.
Biliyor musun... Himalayalar'ın nerede olduğunu biliyor musun?
Tu sais où c'est, l'Himalaya?
Hep Himalayalar'a gitmek istemişimdir.
J'ai toujours voulu voir l'Himalaya.
- Konu Himalayalar!
- C'est l'Himalaya!
Ne zamandır Himalayalar'dan bahsediyorum?
Combien de fois avons-nous parlé de l'Himalaya?
Hindistan'a vardığımızda Himalayalar'a yöneleceğiz ve dünyanın en yüksek dokuzuncu zirvesi Nanga Parbat'a.
Quand nous atteindrons l'Inde, nous partirons pour l'Himalaya... et le cinquième pic du monde, Nanga Parbat
Himalayalar tam önümüzde.
L'Himalaya est juste en face de nous.
Yeterince büyüdüğünde gerçek babasının Himalayalar'da kaybolduğunu ona söyleyeceğim.
Quand il sera en âge de comprendre, je lui dirais... que son père s'est perdu dans l'Himalaya.
Çok yakında, benim Himalayalar'da kaybolduğumu söyleyecek.
Bientôt, elle lui dira que j'ai disparu dans l'Himalaya.
Çocuk istemiyordum, onun için ben de dağa tırmanmak için kaçtım.
Je ne voulais pas l'enfant, alors j'ai fui vers l'Himalaya.
Bu yaptığınız, Himalayaların.. en yüksek tepelerine çıkıp.. Borneo ormanında gezdikten sonra..
Que vous escaladiez l'Himalaya avant de plonger dans la jungle de Bornéo pour revenir triomphant dans cette délicieuse serre de Westminster exposer vos spécimens.
Güney Çin'in çok çok altında Himalayaları bile saklayabilecek kadar derin, herhangi makinenin ya da insanın hiç keşfetmediği bir su altı dağ silsilesi yatar
Au plus profond de la mer de Chine se trouvent des montagnes aux canyons assez profonds pour y cacher l'Himalaya, plus profonds que tout ce que l'homme n'ait jamais exploré.
Everest Dağı, Asya'nın doğu batı doğrultusunda 2400 km uzanan dünyanın en yüksek sıra dağları Himalaya'nın bir bölümüdür.
L'Everest fait partie de la plus haute chaîne de montagne au monde. L'Himalaya, s'étendant sur plus de 2400 Km à travers l'Asie.
Himalaya'nın buzlu tepelerinin oldukça aşağısında sıcak, astropikal vadinin tadını çıkaran Nepal'in başkenti Katmandu şehri uzanır.
Bien en-dessous des sommets glacés de l'Himalaya, la capitale du Népal, Katmandou, baignant dans une chaude vallée subtropicale.
Birçoğu burada, Himalayalar'da.
La plupart d'entre-elles sont ici, dans l'Himalaya.
Kıtalar aslında hareket eder, ve iki büyük kara parçası çarpıştığında bütün bu kayalar bir yere gitmeli, ve böylece, kayalar yükselir. Ve bu, Himalaya dağlarını yükselten çarpışmadır.
les continents bougent et entrent en collision, toute cette masse rocheuse s'élève alors, jusqu'à former la chaîne de montagnes de l'Himalaya.
Arada kalan kaya, Himalaya'yı şekillendirerek sıkışır ve yığılır.
La roche entre les deux, était alors compressée, et s'empilait pour former l'Himalaya.
Sana hiç "doruklar ötesinde bir doyum verdim mi Himalaya dağları ötesinde"?
Je t'ai déjà fait "atteindre des sommets... dignes de l'Himalaya?"
Bu onun söylediğine göre yokuş aşağı en güvenli yoldu.
Ses précisions étaient parfaites, et bientôt je traversais l'eau glacée qui, quelques jours auparavant, était de la neige de l'Himalaya.
Himalayalar nerede biliyor musun?
tu sais où se trouve l'Himalaya?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]